Basınımızda Noktalı Virgül kullanma çılgınlığı / Ahmet Yıldız
Noktalı virgül nerelerde kullanılır? Doğru noktalı virgül kullanma. Noktalı virgül kullanma örnekleri.
Duyarlı okurlar ve gerçek yazarlar, haber metinlerinde, köşe yazılarında, kurum ve kuruluşların sitelerindeki açıklamalarda, olur olmaz yerde neredeyse virgül yoğunluğunda yanlış kullanılan bir noktalama işareti görüp kahroluyorlar: Noktalı virgül! Noktalı virgül noktalı virgül olalı böyle meşhur olmadı mı desek, böyle işkence görmedi mi desek. Bir virüs gibi yayılmaya başlayan bu işaret, üstelik hep yanlış kullanılıyor. Nokta yerine, virgül yerine, hatta hiçbir işaret kullanılmaması gereken bir yere gelişigüzel koyulabiliyor. Bu yanlış kullanımdaki ortak payda da kararsızlık, verilmek istenen düşüncenin kuşkulu olduğu kanısı, ürkeklik, cahillik! Bu yüzden köşe yazısı, haber, değerlendirme neredeyse okuyamaz oldum. En uygunsuz yerde önüme çıkan bu işaret beynime bir şimşek gibi saplanıyor. Bu yanlış kullanımla okumak zorunda kaldığım her yazı bilincimde hemen eriyor, ciddiyetini yitirip bir ilkokul öğrencisinin yazdığı düşünceler düzeyine iniyor. Oysa kullanım alanı çok sınırlı olan ve ancak Türkçe ustalarının kurduğu tümcelerde görülebilen noktalı virgül, üç beş yıl öncesine dek anımsanmayan, unutulmuş bir noktalama işaretiydi. Ünlü yazarlarımızın yapıtlarında beş on sayfada bir kullanılırdı. O hüzünlü köşesinden kim çıkarıp çılgınlaştırdı bu işareti; merak ediyorum. Noktalı virgülün ana vatanı Fransa’da bu işaret için ateşli tartışmaların yapıldığıyla ilgili Notos dergisinde (Temmuz 2014) Ceren Usta tarafından Guardian’dan çevrilmiş, “Noktalı Virgülün Başına Gelecek Var!” başlıklı yazıyı okudum. Bilindiği gibi Latin alfabesine geçip “1 Kasım 1928 gün ve 1353 sayılı kanunla kabul ve tespit” edilen “Türk alfabesi”nden sonra, Türkçe yazım kuralları (imlâ) epey sorunla karşılaşmıştı. “Dil Encümeni” 1929’da “İmla Lügati” hazırlamış, daha sonra TDK’ca birçok yazım kılavuzu yayınlanmıştı. Ancak bütün kılavuzlarda noktalı virgülün (Fransızca ve İngilizce’de de olan) bu tanımı hiç değişmemiş ve bildiğim kadarıyla hiç tartışılmamıştı. “Noktalı virgül: Birbirine bağlı cümleleri ayırmak için kullanılır. ‘At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.’” Guardian’daki yazıda Fransızların, (İngilizlerin Fransızları değerlendirmesi çok hoş) Fransızca’da noktalı virgülün hiç kullanılmamaya başlandığını saptayıp bundan panik düzeyinde rahatsız oldukları belirtiliyor. Örneğin Nouvel Observateur’un yazıişleri müdürü Sylvie Prioul’a göre noktalı virgüle giderek rastlanmamasının nedeni, “Fransızca üzerinde İngilizce etkisinin artması ve cümlelerin giderek kısalmasından” kaynaklanıyormuş. Yazara göre, noktalı virgül olmasaydı Hugo, Flaubert, Maupassant, Proust, Voltaire’in eserleri yalnızca soluk birer gölge olarak kalırdı. Noktalı virgülün güzelliği ve ihtişamı, zengin ve ince analizler yapıp oldukça karmaşık düşüncelerin aktarımını kolaylaştırmasından kaynaklanıyor. Hatta Fransa’da “Noktalı Virgülü Savunma Komitesi” adıyla bir internet sitesi bile kurulmuş. Gazete ve dergilerde, tv ve radyolarda onlarca konuşma yapılmış. Görüldüğü gibi Batıdaki tartışma, noktalı virgülü yanlış kullanma cahilliği üzerine değil, noktalı virgül kullanmaya gerek duyulmayacak denli kısa cümleler kurma üzerine odaklanıyor. Benim söz ettiğim ise tümüyle cahillik ve yazım kılavuzuna bakma gereği duymayan Türkçe sevgisizi bir vurdumduymazlık. Türkçemiz Suriye sınırı gibi! Herhalde bizim gazetecilerimiz kompozisyonda “imlâ”dan sıfır alırlar. “O tarihlerde inşaatın 15. katında işçiler tarafından çekilen görüntülerde; Erdoğan Polat ve arkadaşlarının çalışması yer alıyor.” (10 Eylül 2014, Sözcü haber metni) “Çünkü sol siyaset etnik; ya da mezhepler farklılıklar üzerinden değil; sınıfsal, ulusal ve uluslararası eşitsizlikler üzerinde bir stratejiyi ve mücadeleyi örgütlemektedir.” (Dr. Ali Haydar Fırat, Cumhuriyet, 18 Eylül 2014, 2. Sayfa) Görüldüğü gibi, birinci haberdeki kullanım dâhil iki alıntıda da değil noktalı virgül, hiçbir yazım işareti kullanmaya gerek yok. Doktorasını yapmış ama Türkçenin en basit kuralını öğrenememiş “Dr.” Ali Haydar’ın yaptığı yanlış gerçekten yürek yakıcı cinsten. Yazım yanlışıyla dolu bir yazının içeriği de yanlış oluyor. Yanlış kullanımlar için her gün, her an –maalesef– bolca örnek bulabilirsiniz: “A Milli Takımımızın 11'i: Onur, Mehmet Topal, Ersan Gülüm, Ömer Toprak; Caner, Emre, Selçuk, Gökhan, Arda, Olcan, Burak” (Milliyet, 9 Eylül 2014) “Bayraktutan; ‘Artvin’de Cerattepe madeni bahane edilerek Oruçlu köyüne giden yolda bir genişletme çalışması yapılmak isteniyor.’ dedi. (Sözcü, 9 Eylül 2014) “Genel başkan seçimlerindeki geçersiz 26 oy arasında; Ankara, Aydın ve Antalya milletvekillerinin oy kullandığı 2 nolu sandıktan çıkan 5 oy da dikkat çekiciydi!.. Kuşkunuz olmasın; Bu sorunun yanıtı 2015 seçimlerinde çok daha ilginç biçimde sandığa yansıyacaktır... (Mehmet Faraç, Aydınlık, 9 Eylül 2014) “Bir yıl sonra; basma üretimi 12 milyon metreye ve iplik üretimi 407 tona çıktı. 10 yıl sonunda; basma üretimi 20 milyon metreye ve iplik üretimi 2 bin 800 tona çıktı. Ardından; Nazilli’de Pamuk İstasyonu kuruldu. (Soner Yalçın, Sözcü – 31 Ağustos 2014) Mehmet Faraç ve Soner Yalçın dostumuza, “Amanı bilir misin?” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden. “Strateji; siyasi olarak çevrelemeyi, askeri operasyonla zayıflatmayı, coğrafi olarak küçültmeyi ve sonunda yenmeyi hedefliyor. (Milliyet, Nihat Ali Özcan, 9 Eylül 2014) Virgül yerine noktalı virgül kullanan “Dr.” Nihat Ali Özcan’ın yıllardır düşüncelerinin ciddiye alınmamasının nedeni sanırım daha iyi anlaşılıyor. Türkçemiz, başıboş bırakılmış durumda. Çünkü ülkeyi çökertirken, önce, hedef ulusun dilini çökertmeleri gerektiğini biliyorlar. Fransa’nın ünlü dil uzmanı ve Robert Sözlüğü’nün editörü Alain Rey, “Güzel noktalama işareti politik ayrımların üstündedir ve mantıkla işleyen bir cumhuriyetin simgesidir” diyor. Gazetelerde “düzeltmen”, yeniden eski saygınlığıyla yerini almalı; deneyimli yazar ve şairler gerekirse yüksek ücretle bu birincil göreve getirilmeli. (Necati Güngör bu işin ustalarındandır; Cumhuriyet’te bu işi yaparken kovulan şair Cenk Gündoğdu hâlâ işsiz.) Yoksa rezalet gittikçe büyüyor! Guardian’daki yazıda bu örnek var. Amerikalı öykü yazarı, gazeteci George Saunders, “Ben seviyorum, pek çok şeye yarıyor. Anladığım kadarıyla aralarında bir anlam ilişkisi bulunan iki tam cümleyi birbirine bağlamak için kullanılıyor; okurun aradaki bağı ince bir biçimde de olsa anlamasını sağlıyor. O kadar çok seviyorum ki aslında şu an noktalı virgüllerden oluşan bir hikâye yazıyorum; çok zor olsa da başaracağıma inanıyorum.” diyor. Aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılır: a) Birbirine bağlı ama her biri kendi içinde bağımsız cümleleri ayırmak için kullanılır: Yağmur yağıyordu; ince, sık, sert bir yağmurdu bu. Bilge KARASU Duyguları, coşkuları yansıtan; çeşitli ruhsal durumları belirten ve seslenme niteliğinde olan yargılı ya da yargısız anlatıma ünlem cümlesi denir. Hikmet DİZDAROĞLU Canı pahasına elde ettiği ipekli mendili; avucundan su gibi fışkıran ipekli mendili sevdiğine veremeyecektir. Turhan BARAZ b) İki cümle birbirine “ve, ama, fakat, çünkü, ancak, ne var ki, bu nedenle” gibi bağlaçlarla bağlanıyorsa, birinci cümleden sonra konur: Yücel öldüğüne inanılmayan insanlardandır; çünkü sağken ölmüşlerden, dünyasına doymuşlardan, yarından çok dünü düşünenlerden değildi. Sabahatin EYÜBOĞLU Yüksek memurları çizgili koyu renk kumaştan dikilmiş kruvaze elbiselerinden, fare rengi ağır paltolarından, küçük kara, gölge bıyıklarından; ama daha çok boyunlarını tutuş biçimlerinden tanıyor. Adalet AĞAOĞLU c) Bir cümlede, virgülle ayrılmış örnek kümeleri ya da değişik örnekler arasında kullanılır: Artık konular alabildiğine genişliyor, biçim, ölçü, uyak önemini yitirerek yazıdan siliniyor; anlam gölgeler, sisler karanlıklar arkasına siniyor. Tahir Nejat GENCAN
Ahmet Yıldız (Aydınlık, 28 Eylül 2014)NOKTALI VİRGÜL’ÜN TARİHİ
FRANSA’DAKİ TARTIŞMALAR
NOKTALI VİRGÜL YANLIŞ KULLANIM ÖRNEKLERİ
NE YAPILMALI?
NOKTALI VİRGÜLÜ GÜZEL KULLANIMA ÖRNEK
NOKTALI VİRGÜL NERELERDE KULLANILIR?
“Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı” s. 101
“Tümcebilgisi” s. 334
“Türk Dili” s. 106
“Mavi ve Kara” s. 229
“Ölmeye Yatmak” s. 92
“Dilbilgisi" s. 437
YORUMLAR