Ferdi Tayfur’un verdiği karikatür esprisi
Ferdi Tayfur kötü bir adam falan değil, görüldü ki aksine iyi bir insanmış, evet, ama Brecht’in, 'İyi bir insan olmanız yetmez, arkanızda iyi bir dünya bırakın' savsözünün usuma gelmesini önleyemiyorum onun hayat hikâyesine bakınca.
Lise yıllarıma ilişkin güzel anılarımdan birisi de “mezuniyet etkinlikleri” kapsamında ‘halk müziği korosu’ içinde yer alışımdır. “Saz heyetinin” içinde hasbelkader kaşık çalmamı saymayın, asıl görevim bir konuşma metni hazırlamak ve konser öncesinde sunmaktı… Edebiyat öğretmenimin övgüsünü de alan sunumumda halk türkülerini yüceltmiş, arabesk müziğe saydırmıştım. 1979’dan söz ediyorum. Yükselişi önlenemeyen arabesk müziğe kendimce bayrak açan metnimi yazarken gözümün önüne sadece Ferdi Tayfur’un gelişi rastlantı değildi. Toplumun “sağ-sol” diye bölündüğü o günlerde, “bizimkilere” en çok zarar veren belalı tarafın destekçisi olduğunu duymuştum Ferdi Tayfur’un. Yaptığı müziğin içeriğiyle de o belalı tarafın, sürmesinden yana olduğu düzen namına “afyon” taşıyordu bana göre. Öyle düşünüyordum! Örgütlü bir kötülüğün parçası değilse şayet, hiç kimse pür kötü olamaz, bunu öğrendim yıllar içinde… Ferdi Tayfur kötü bir adam falan değil, görüldü ki aksine iyi bir insanmış, evet, ama Brecht’in; “İyi bir insan olmanız yetmez, arkanızda iyi bir dünya bırakın” savsözünün usuma gelmesini önleyemiyorum onun hayat hikâyesine bakınca. Toplumu bölerek yol alan 12 Eylülcülerin devrinde, günlerden bir gün babamla yolcusu olduğumuz bir minibüsün şoförü kasetten Ferdi Tayfur dinleterek “kamu hizmeti” yapıyordu. İyi bir Türk Sanat Müziği dinleyicisi olan babam, “bu hangisiydi” diye alaylı sordu bana önce, sonra yanıtı kendisi verdi: “Ferdi Tayfur bu galiba?” “Evet, Ferdi Tayfur… Ağlaya ağlaya zengin olan şarkıcı!” Benim öfkeyle söylediğim bu sözler babamı güldürmüştü. Sonra o da zaman zaman tekrarladı; “Ağlaya ağlaya zengin olan şarkıcı…” Yıllar geçti. 2020’ye geldik… Küresel salgın yüzünden uzun zaman evlere kapandığımız günlerdi… Üretmek için fırsata çevirdiğim bu süreçte, “Hayat Sanat Durumlar Anlar” adını verdiğim karikatür albümümün hazırlığı sırasında “müzik üzerine” de konular düşünürken, babamı güldüren bu esprimi karikatüre dönüştürmek fikri geldi usuma. Ve bu karikatürü çizdim: Öyle ya da böyle, rahmetli Ferdi Tayfur’un “aile içi sorunlar” yüzünden son yıllarını huzurla yaşayamadan bu dünyaya veda etmesine samimiyetle üzüldüm. İnsanlık hali mi diyelim?.. Bir zamanlar kendisi gibi yetenekli yoksul halk çocuklarının, müzisyenlik yolunda desteklendiği bir vakıf kursaydı örneğin, yakışmaz mıydı bir “müzik adamı” Ferdi Tayfur’a… Arabesk müziğin öncülerinden olduğu kadar, böylesi güzelliklerin öncülerinden de olsaydı, fena mı olurdu?.. Hele tabutunun başındaki bencil itiş kakışı görünce çer çöp olacağı bugünden belli geride kalan onca mal mülk… Yazık oldu, mu denir… Yoksa, “zenginin malı züğürdün çenesini mi yorar”, benim gibi! Mustafa Bilgin
Gercekedebiyat.com