‘Türk Sagan’ı
Françoise Sagan ya da asıl adıyla Françoise Quoirez (1935-2004), Fransız oyun yazarı, romancı ve senaryo yazarı. Sanatçı, François Mauriac tarafından verilen “alımlı küçük canavar” takma adıyla da bilinir. Sagan, havalı burjuva karakterler içeren güçlü romantik eserleriyle tanınır. 2 Dorothy La...
10 kitap yazdığı söyleniyordu, ama edebiyat alanında pek tanınmıyordu. Nedeni, yaşadığı çoklu ve çeşitli ilişkilerin edebiyatın önünde yer almasıydı. Zaten adı da ilişkilerinin haklılığını ortaya koyuyordu. Suzan Sözen’di adı… Farsçada, “Yakan, yakıcı, ateşli, coşkulu” anlamına geliyordu. Annesi Galina ilk Rus kadın pilottu. Başbakan Adnan Menderes’in yargılandığı Yassıada Mahkemelerinde, 3 Kasım 1960 günü yapılan duruşmada tanımıştık onu. Beş kız kardeşin en büyüğü olan Suzan güzel bir kadındı… Kalın etli dudakları, uzun boyu, ince beli, yuvarlak göz alıcı kalçaları vardı. Notre Dame De Sion mezunuydu. 1950’li yıllarda aynı okulda okuyup da roman yazan bir diğer genç kız Oya Baydar’dı. 1958’de lise son sınıfta yazdığı “Umut Yolu” adını verdiği roman Hürriyet gazetesinde “Kalbimin Aradığı Erkek” adıyla tefrika edilince okul idaresi Oya Baydar hakkında soruşturma açmıştı. Şehvet dolu bir romandı Oya Baydar’ınki… Oya Baydar “Beyaz geceliğin altındaki vücudun çıplak olduğunu Suat anlamıştı. Ayşin’in kumral saçları dağılmış, Suat’ın göğsünün üzerine dökülmüştü. Suat o saçları kana kana öptü, sonra alevli dudakları Ayşin’in yüzünde ürpererek dolaşmaya başladı.” Diye başlıyordu. Suzan 17 yaşındayken, iş adamı Nejat Verdi (1911-1997) ile evlendi. İlk romanı “Rahika”yı (Pulhan Matbaası, İst, 1949) kocasıyla birlikte gittikleri Elazığ’ın merkez ilçesine bağlı Harput’ta ‘Fatma Esen’ adıyla yazmıştı. Oya Baydar ile aynı duyguları paylaşıyor muydu bilinmez, ama onun romanı da Oya Baydar’ınki gibi derin şehvet içeriyordu. Fransız yazarı Françoise Sagan’ın1 kocası, tanınmış editör Guy Schoeller, İstanbul’daki Haşet Kitabevi’nin müdürü Morrison’a, “Türk Sagan’ı Suzan Sözen’in son romanını hemen bana gönder” dediğinde ortaya çıkmıştı. En azından Fransızlar onu, “Türk Sagan”ı olarak anacaktı. “Sanera” (İnkilap Kitabevi, İst, 1959) adlı romanı bir günlük gazetede yayınlanınca Suzan’ın erkek hayranlarının sayısı daha da artmıştı. Romanın kahramanı “Sanera” seks düşkünü bir kadındı. Vapur kaptanı, boğa güreşçisi Dargo, yarış atı yetiştiricisi Zorno, çiftlik kâhyası Keribat, çiftlik sahibi Razminar, hapishane müdürü Gomol, hapishane doktoru Kamir, çölde rastladığı kervancı Laor, prens Nut, aşiret reisi Noan ve zenci kayıkçı Oka ile yatmıştı. Kendisine benzetilen Fransız yazar Sagan da Fransız Cumhurbaşkanı Mitterand ve Cumhurbaşkanı Pompidou’nun oğlu ile yatmamış mıydı? Her geçen gün ününe ün katan Suzan’ın “Türk Sagan’ı lakabına ilerleyen yıllarda bir yenisi eklendi: “Türk Dorothy Lamour”u2… İşte o zaman çok büyük bir bez portresi Beyoğlu’nda eski Kaymakamlık binasının ön yüzüne asıldı. Gelen geçen hayranlıkla Suzan’a bakıyordu.
Suzan Sözen'in ünlü Sanera romanı Suzan varsıl kocası Nejat Verdi’den boşanmış Ferit Avni Sözen’le evlenmişti. Hukuk Fakültesi mezunuydu Ferit Avni Bey. 27 Ekim 1957 seçimleri sonrasında İstanbul Polis Okulu Hocası olan Ferit Bey Gümüşhane’ye tayin edilmişti. Gitmediler… Suzan tayin’ in durdurulması için çare arıyordu. Bir gün Tarabya’da “Piliç Osman” lakaplı Osman Aytuğ’yla tanıştı. Osman, Başbakanı iyi tanıdığını, tayini ancak onun durdurabileceğini, kendisiyle buluşturabileceğini söylemişti.
Ferit Avni Sözen Sözünde durdu Piliç Osman… Adnan Menderes ertesi gün Suzan’ı arayarak imzalı bir kitabını istedi. Yakınlık kurulmuş, Ferit Bey tayinden kurtulmuştu. 20 Nisan 1959 tarihli gazeteler Ferit Avni Sözen’in İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne atanacağını yazıyordu. Adnan-Suzan ilişkisi başlamıştı… 58 yaşındaki Başbakan 32 yaşındaki evli genç kadının İstanbul’da Teşvikiye Caddesi, Belveder Palas adlı apartmanın birinci katındaki dairesinde buluşuyordu. Buluşmanın olacağı gün Ferit Bey evden ayrılıyor, kayıplara karışıyordu.
Başbakan, Suzan Sözen’le dillere destan bir ilişki yaşıyordu. İlişkisi olduğu bilinen diğer kadın, opera sanatçısı Ayhan Aydan ise Ankara’daydı. Aydan sevgilisinin Suzan Sözen’le ilişkisini öğrenince 1955 yılında Adnan Menderes’ten ayrıldı. Bu arada Sözen, Berrin Menderes’le evli olan Başbakan’a daha da yakınlaşmak için DP Kadınlar Kolu’na üye oldu. “Sanera” adlı kitabını beraberliklerinin bir anısı olarak kendi fotoğrafının eşliğinde Başbakan’a armağan etti. Fotoğrafının altına şu satırları yazmıştı: “Bir kaş çatısıyla cihanı yerinden oynatan Menderes, selam sana…” Adnan Menderes-Suzan Sözen ilişkisini gazeteci Erol Dallı açığa çıkarmıştı. Ama iktidar halkın duymasını engellemek için elinden geleni yapıyordu… Gazeteci Erol Dallı Bu satırların yazarı, Erol Dallı (1930-2004) ile 42.hükümetin (3.üncü Ecevit hükümeti) Ticaret Bakanı Teoman Köprülüler’in 1979 yılında Sovyetler Birliği’ni ziyaret gezisine katılmıştı. Moskova-Talyati arasında yan yana yolculuk ederken Dallı, Menderes-Sözen ilişkisinin ayrıntılarını anlatmıştı: Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışıyordu o zamanlar. Yazı İşleri Müdürü Cevat Fehmi Başkut Başbakan’ın İstanbul’daki temaslarını izlemek için kendisini görevlendirmişti. Ortaya çıkardığı bu aşk olayının hükümet içerisinde de tanıkları vardı, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve İçişleri Bakanı Namık Gedik… Belveder Palas’ı aynı sıradaki Teşvikiye Camii’nin avlusuna saklanarak izlemişti Erol Dallı. Adnan Menderes aşk randevusuna İstanbul’da kaldığı Park Otel’den 73 numaralı Cadillac marka makam otomobiliyle geliyordu. Ferit Bey o gelmeden dışarı çıkıyordu. Park Otel Barmen’i İzzet, komi Komünist Ömer, Başbakan’ın “Nuri Baba” lakaplı koruması, bina kapıcısı İbrahim Polat ile karısının yakın arkadaşı olan Namık Gedik’in kızı Ayla ilişkinin kanıtlanmasında yardımcı olmuşlardı. Fısıltı gazetesinde bile çıkmayan Erol Dallı’nın bomba haberi Cumhuriyet Gazetesi’nde de yer bulmamıştı. Heyecanla Yazı İşleri Müdürü’nün karşısına dikilen Dallı’ya Cevat Bey: “Bak şimdi otur, Suzan Hanım’a gelene kadar ki Sayın Başbakan’ın hükümet kurma konusundaki temaslarını yaz, bana getir… Geri kalan Cumhuriyet Gazetesi’ni ilgilendirmez. Gördüklerin doğru da olsa bu gazeteye dedikodu benzeri haberler girmez, bunu iyi bil! …” demişti. Haber Cumhuriyet’te değil de Yassıada Mahkemeleri sırasında Akis Dergisi’nde yer almıştı. Oraya da haberi Erol Dallı yazmıştı. O süre içinde Başbakan her İstanbul’a gelişinde mutlaka Belveder Palas’a uğramasını sürdürdü. Belveren Apartmanı Seks düşkünü Fransız yazar Françoise Sagan, akciğer rahatsızlığı tanısıyla yattığı Normandiya’daki bir hastanede 2004 yılında öldü. Ferit Avni Sözen “randevu evlerinden haraç aldığı” iddiası ile şoförü Bedrettin Yüksel ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Ahlak Zabıtası Şefi Bahri İnoğlu ile birlikte tutuklandı, bir süre cezaevinde kaldı ve bu suç nedeniyle yargılandı. Duruşmanın tanıklarından “Lüks Nermin” olarak tanınan genelev patronu Şaziye Zeren (Topçu), verdiği ifadede, “Ferit Sözen’i tanırım. Emniyet Muavini iken İstanbul’u haraca kesmiştir. Ferit benden Bedri Bülent Yüksel vasıtasıyla para isterdi. Bu adam önceden serserinin biriydi. Sonradan zengin oldu” demişti. Bir dönem Cumhuriyet Caddesi’nde “Şahane” kulübü işleten “Piliç Osman”, dolandırıcılık iddiasıyla 28 Ocak 1959 Çarşamba günü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı. Seks düşkünü Türk yazar Suzan Sözen, kocası Ferit Avni Sözen’den boşanmak için 1964 yılının haziran ayında mahkemeye başvurdu. Teşvikiye’deki Belveder Palas apartmanını terk ederek Ataköy’deki dairesine taşındı. 1968 yılında kendisinden yaşça küçük bir adamla üçüncü evliliğini yaptı. 1972 yılı temmuz ayında İstanbul’da bir antikacı dükkânı açtı. 2000 yılında, 60 yaşında öldü.
Ferit Avni Sözen’in kendisinden haraç aldığını söyleyen genelev patroniçesi ‘Lüks Nermin’ (Şaziye Zeren ‘Topçu’), yabancı devlet adamlarına da kadın servisi yapıyordu. Bunlardan birisi Endonezya’nın Devlet Başkanı Ahmet Sukarno’ydu. Zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın davetlisi olarak 24 Nisan 1959 Cuma günü Türkiye’ye geldi. Ankara’daki temasların tamamlanmasından sonra hep beraber İstanbul’a geçildi. Yalnız gelmişti, İstanbul’da gece tek başına kalmak istemedi, canı hoş bir hatun çekti ve bu talebi diplomatik yollardan Türk protokolüne iletildi. O yılların İstanbul’unda kalburüstü kodamanların ‘hanım’ talebini iki kadın tellalı karşılardı. Şişli ve Taksim tarafına bakan ‘Lüks Nermin’ ile Avcılar tarafına bakan ‘Çanakkaleli Melahat…’ Hariciye ‘Lüks Nermin’ ile çalışırdı. Endonezyalı konuğu memnun edecek bir kız istendi. 28 Nisan 1959 Salı günü akşamı, kendisine ‘Nil’ adlı kadın gönderildi. Hariciyemiz huzur içindeydi, bu şekilde de olsa memleketimizin tanıtımına katkıda bulunulmuştu. Sıcak bir törenle uğurlandı konuk devlet başkanı.
Endonezya Devlet Başkanı Ahmet Sukarno Ama o da ne, Endonezya’dan ‘teşekkür’ beklenirken ‘teessüf’ geldi: “Cumhurbaşkanımızı hasta ettiniz…” Nasıl, nerede derken ‘Lüks Nermin’in yolladığı Nil’in ‘bel soğukluğu’ hastalığı taşıdığı ortaya çıktı. Nil, İki devlet arasında tatsız sorunların yaşanmasına yol açmıştı. Aslında bir iş kazasıydı ama olaydan ‘Lüks Nermin’ de nasibini aldı tabii. Bahçelievler’de işlettiği evde gözaltına alındı. 18 Mayıs 1959 Pazartesi günü de tutuklandı. Mahkeme mahkûmiyetini açıklarken genelev patronu gazetecilere döndü, yüzünü ekşitti: “Parasını bile vermiyorlar, sonra da çıkıp hesap soruyorlar.” DİPNOT: 1 Françoise Sagan ya da asıl adıyla Françoise Quoirez (1935-2004), Fransız oyun yazarı, romancı ve senaryo yazarı. Sanatçı, François Mauriac tarafından verilen “alımlı küçük canavar” takma adıyla da bilinir. Sagan,
Selim Esen
havalı burjuva karakterler içeren güçlü romantik eserleriyle tanınır.
2 Dorothy Lamour (doğum adı Mary Leta Dorothy Slaton), 1914-1996, Amerikalı bir aktris ve şarkıcı. En çok, başrollerini Bing Crosby ve Bob Hope'un paylaştığı bir dizi başarılı komedi olan “Road to...” filmlerinde rol almasıyla anılır.
Gercekedebiyat.com