Gıdı Gıdı
Gıdı Gıdı, Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası işçilerini fabrikaya, iş dönüşü de evlerine taşıyan servis aracına, Sümerbank personeli tarafından, çalışırken çıkardığı seslerden yapılan benzetmeyle takılmış isim. Gıdı Gıdı bu haliyle TCDD’na ait olmayan ülkemizin tek tarifeli trenidir.
Televizyonda Tayfun Talipoğlu’nun hazırladığı ve sunduğu bir programda tanıdım Gıdı Gıdı’yı. Gıdı Gıdı ile Nazilli Basma Fabrikası’nın öyküsü; bir makine ile bir yöre halkının oluşturduğu ortak bir yaşam biçimi. Gıdı Gıdı, Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası işçilerini fabrikaya, iş dönüşü de evlerine taşıyan servis aracına, Sümerbank personeli tarafından, çalışırken çıkardığı seslerden yapılan benzetmeyle takılmış isim. Gıdı Gıdı bu haliyle TCDD’na ait olmayan ülkemizin tek tarifeli treni. Nazilli Basma Fabrikası’nın kurulduğu 1937 yılından, son yolculuğunu yaptığı 2005 yılına kadar başta fabrikadaki vardiyalarına giden işçiler olmak üzere, lojmanlarda oturan yüzlerce aileye hizmet vermiş bir araç. Fabrika işçi, memur ve mensuplarının eşlerini, çocuklarını çarşıya, pazara, okula yorulmadan taşıyıp durmuş. En önemli görevi elbette 9 teşrin 1937 de özel treniyle Nazilli’ye gelen Atatürk’ü, Türkiye’nin ilk basma fabrikasını açmak üzere önce Nazilli Şehir Gar’ından fabrikaya, sonra yine özel trenine taşıması olmuş. Sadece lojman alanları değildi elbette getirdiği yenilik Sümerbank’ın. Nazilli merkezi ile fabrikayı birbirine bağlayan ve çıkardığı sesten esinlenerek yöre halkının “Gıdı Gıdı” olarak adlandırdığı sevimli minyatür tren, ülkemizde işletilen raylı toplu taşımacılığın ilklerinden. Sadece Sümer Mahallesi’nde yaşayanlara değil, tüm Nazilli halkına hizmet ederdi Gıdı Gıdı. Gıdı Gıdı, Nazilli’de yaşayan bir dönemin çocuklarının anılarının başköşesinde yer alır. Kent merkezinden yaklaşık 4 km. kadar uzak olan Basma Fabrikası ile sinemaların, çarşının, bayram yerlerinin olduğu Nazilli şehriyle olan bağlantıyı Gıdı Gıdı sağlamaktaydı. O zamanlar elbette belediye otobüsleri de vardı ama onlar paralıydı. Gıdı Gıdıyla gitmek hem eğlenceli, hem koca bir müessesenin parçası olmanın gururu hem de cepte harcamak için kalacak ekstra 25-50 kuruş harçlıktı. Gıdı Gıdı’nın hareket saatleri herkes tarafından ezbere bilinir, hatta yöre halkı doğru dürüst saat bile kullanmaz Gıdı Gıdı düdüğüyle vaktin hesabı yapılırdı. Dolu olduğunda ağır ağır, nazlı nazlı Yukarı Nazilli’ye doğru gider yükünü boşaltınca uçarcasına Aşağı Nazilli’ye fabrika kapısına doğru son sürat dönerdi. Fabrikaya 400-500 metre kala hiçbir aracın kornasına benzemeyen meşhur düdüğünü çalar, fabrika tren kapısı bekçisine “Kapıyı aç ben geliyorum” diye bağırırdı. Fabrika nizamiye kapısıyla tren istasyonu arasında 100 metre kadar bir uzaklık vardı. Nizamiyeden girip 25-30 metre yürüyüp köşeyi dönünce tren karşıdan görünür gelenleri acele ettirmek için bazen sanki hareket ediyormuş gibi küçük bir kalkış hareketi yapan uyanık makinistler gelenleri treni kaçırma korkusuyla rekortmen koşucu gibi koştururlardı. Biz genelde erkenci olduğumuzdan tren penceresinden koşuşanların trene yetişip yetişemeyecekler heyecanını yaşardık. Gıdı Gıdı nadiren kalanlar olsa da genellikle kimseyi bırakmamaya çalışırdı. Gıdı Gıdı ile Nazilli Basma Fabrikası’nın öyküsü; bir makine ile yöre halkının ne kadar özdeş bir yaşam sürdüğünün öyküsüdür. Gıdı Gıdı öyküsü; fabrikanın bir yöreye ve o kente neler verilebileceğinin öyküsüdür. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 14.11.2000 tarihinde aldığı “Nazilli Basma Sanayii İşletmesi’nin kapatılarak, Adnan Menderes Üniversitesi’ne devredilmesi” kararı alınmıştı. Gıdı Gıdı ile Nazilli Basma Fabrikası’nın öyküsü bir makine, bir fabrika ile yöre halkının ne kadar iç içe geçmiş bir yaşam sürdüğünün öyküsüdür. Gıdı Gıdı, Basma Fabrikası ve Nazilli’nin öyküsü bir makine, bir fabrika ve bir yörenin öyküsüdür. Bu öyküde bir samimiyet, bir sıcaklık, iç içe geçmiş bir yaşam öyküsü vardır. Bir makine ve bir fabrika, Anadolu toprağının bir parçasına bir yaşam biçimi taşımıştır. Sadece o fabrikada çalışan işçiler değil, eş ve çocuklarına da. Bu öykü insanı ve yaşamı korumayı ve yüceltmeyi sağlayan etkilerin öyküsüdür. Gıdı Gıdı, Basma Fabrikası ve Nazilli’nin öyküsü; yaşamdan keyif almaktır, sevmektir, üretmektir, aşık olmaktır, insanca yaşamaktır, gülümsemeyi ve gülümsetmeyi bilmektir... Hani Sait Faik’in dediği gibi: “bir insanı sevmekle başlar her şey”. Yorgun Gıdı Gıdı’nın bakımı şimdilerde Adnan Menderes Üniversitesi tarafından yapılıyor. Seferden kaldırılalı pek çok seneler geçmesine rağmen, şimdilik yılda bir kez de olsa Atatürk’ün Nazilli’ye gelişi anısına, şerefli seferini Sümerbank’ın son makinisti Cihan Toka nezaretinde sadakatla yapmaya çalışıyor. Belki Atatürk ve onu götüreceği fabrika artık yok ama o inatla seferini sürdürmeye gayret ediyor. NOT: Yazının büyük bölümü Sn. İlhan Öden’in “Siz Gıdı Gıdı’yı Bilir misiniz?” yazısından alınmıştır. Nadir Avşaroğlu
Gercekedebiyat.com