Kadının ve erkeğin insanlık hali: Halley’de Yedi Kadın
Bir yazın tiyatro sinema
insanı olarak Sadık Aslankarayı tanıtmak bilineni bildirmekten
öte bir şey olmayacak. Ama kısaca söylersek O edebiyatımızın
yorulmak bilmez karıncasıdır. Öyküleriyle, romanlarıyla elbette
oyunları, eleştiri yazılarıyla. O eleştiri ki edebiyat
piyasasının cangılında edebiyatın bir türü, söylem üzerine
bir söylem olduğu unutulup gitmişken. Bir eseri okumak anlamak
anlamlandırmak ve değerlendirmek bir yazarı tanımaktır. Metni
düşünerek kavrayarak okumak , anlamak eseri değerlendirmenin ilk
adımı olmalıdır. Bir eser kurgusu, dili, anlatım kıvraklığı
ile başarılı olabilir. Ancak her başarılı eser değerli midir ?
Bu değer eserin insanlık dünyası içindeki yeri ile belirir. Aslankaranın metinlerinde
sanat adımının arkasında felsefi birikimi de sezinleriz.
Yazınsal anlatıda anlam yaratan bağlantıları kurmaktaki
başarısıyla belirir. Halley i okurken de onca kalabalık roman
kahramanlarının bir birinden farklı tiplemelerinde, yaşamlarının
bir birine teyellenen akışlarında ustalıkla ortaya çıkıyor. Romanın kurgusunda
sinemasal birikim roman tekniğini özgün özel biçimde yoğuran
nitelikte beliriyor. Zaman mekan iç içe sarmallanıp gelirken,
romanın iskeleti üzerine anlatı levhaları ustalıkla
yerleştiriliyor. Fazlalık eksiklik sapma sallanma yok. Ne ne kadar
gerekiyorsa o kadar. Dile gelince. Aslankara
dili dediğim şey artık iyece serpilip genişleyerek karşımıza
çıkmakta. Türkçenin olanaklarını anlatım inceliklerini
genişleten sözcükleri vardır o nun. Gençleşmek yerine
“gencelmek “, kuzey yerine “Kuz “, etkileme yerine “etkime”
gibi. Yazında yerel dil yazın kahramanlarının dilidir elbette.
Ama burada yapılan kuramsal olarak sözcüğü iyice damıtan
sıkıştıran bir söyleyiş var.
Bu sözcüklerle yapılmış
imgeler simgeler betimlemeler de var; “ Kış artığı yaz pörsüğü
güneş“ daha ilk sayfadan merhaba diyor okura. “Böbür
böbür konuşmak, birer çiltim firezya , Aklarla papatyalanmış
saçlar, duygu kertmesi dilsiz konuşmalar.“
Bunlar romanın bilge kahramanın, Sofyanın gömülmesi sahnesinden.
Sonra kimilerinin altını çizmişim. Denize bakık oda, süt
köpüğü bir taşımcık kabarmak. Bunun yanı sıra kimi
halk deyişlerini de yazınsal metnin uyarına getirip
söyleyiveriyor. Yerel dili yazında kullanmamın dil bilinciyle
ilgili olduğunu, dilin kamusal bir yaratı olduğunun, dili
oyuncaklaştırmanın dilde ustalık olmadığını bilen bir yazış
bu. Sonra birden kamera giriyor işin içine, uzay gemisinin beyin
odasında Ulviye ile sohbet devam ediyor. Sözcükleri
yoğunlaştırmak isim vermekte de beliriyor. Kimi zaman kadınlar
yerine kimi zaman feministler yerine Femiler kullanılıyor. Hatta
femi mamiler. Yani Kadınana denir ya Anadoluda, hem sevecen hem
özverili,hem üretken kadınlara. Eh mekan Halley olunca kadın
analarımız da Femi Mami oluyor. Gülümseten bir hoşluk. Bu
gülümseten hoşluklardan niceleri var. Kimi zaman olay örgüsünü
sıçratıyor kimi zaman hüzün veriyor. Yani sadık Aslankara
sözcüklere sözcük katarak anlamı alabildiğine genişletmek
peşindedir har zaman. Sağlam bir pusula ile. Bu dil dünyasında
olduğu kadar değerler dünyasında da şaşmaz bir pusuladır. Halley de Yedi Kadın,
kadın erkek dünyasında insanın halleri üzerine bir roman.
Yolları bir pansiyonda karşılaşmış kişiler bunlar. Yani
kadınlar Halley pansiyonu işletmekte .Her birinin yaşamı bir
birine şöyle böyle teğetlenmiş. Burda söylemeden
geçemiyeceğim. Okullar da öğretmenler gibidir. Yaşamımızda
sıcak yuva esintisi verirler anımsadığımızda. Bir vefa borcu
ile anarız onları. Bütün bunları bize anlatırken yazar bu vefa
borcunu da yerine getiriyor sanki cumhuriyetin temel kurumlarından
Dil tarihe .Ama siyasi bir tarihini de hem okulun hem ülkenin.
Kadınların yaşamlarıyla kimileyin ilişkilendirerek . Sonra
“Çocuklarını büyütüp okutan sonra onları yiyen bu memlekete”
acılı bir sevda. Femilerin sevdasına sadece acılar değil her şey
dahil. Yazarın kimi zaman mizahı da.. Evet, pusula şaşmıyor
dedik ya son örnek bundan olsun : “Acılı
kadın acılı erkek! Fark etmiyor. Acıyı duyan insan! İnsan
olduktan sonra cinsiyet fark etmiyor. İnsanlığın olmadığı
yerde acıdan geçilmiyor.” Renk
renk, masmavi canım yeryüzünü, kapkara bir dünya haline
getirenler elbette insan değildirler mi demek istiyor bize Sadık
Aslankara? Yanıt okurlarda elbet. Mucize
Özünal Halley’de Yedi Kadın
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR