Son Dakika

seninle-kavga-etmek-istiyorum-728063.webp


Senin ne yaptığından haberin varmı? Sen hiç bizi düşünmüyor musun? Sen halen mi bu işleri görüyorsun…eee biz burada ölüp diriliyoruz işte ya birinin kulağına gitse ya biri duysa...dedim ne oldu öyle bir şeyden haberim yok ben bir şey yapmadım…birileri birilerine bağırmış, aramış bilmem ne yapmış benim hiç bir şeyden haberim yok dedim. Bana inanıcaksınız  söyleyim ama inanmıyacaksınız hiç konuşmayalım…konuşamadık kapattım çünkü ev müsait değildi dedim seni sonra ararım..

Sonra seni aramak istemedim doğrusu Türkiye’yi aradım babanı, dedim galiba dedim bir tatsızlıklar olmuş…

“Yani neler oldu neler bitti” dedi “Sizin evi aradım numaranı aramak için Yasemin numaranı vermek istemedi, dışardayım eve giderim veririm iş yerinden veririm dedi sonra tekrar aradım annen çıktı işte öldürürüm gibi laflar etti…”

Dedim annem öyle söylememiş kocasının tarafının kardeşleri var onların kardeşleri var hem sizi hem bizi öldürürler demiş...yalan da değil hani bu sözler aynen öyle olabilir, olur. Ondan sonra işte bana bağırıp çağırdı. Dedim annemin tepkisi korkusundan onu anlamanız gerekir siz de o yaşlarda babasınız, evladı için duyduğu şey yani tedirginlik dedim.

Olanlar tabi ki kimsenin hoşuna gitmedi. Gidecek şeyler de değil…Onların asıl tepkileri bana

....

Bu olay tamamen bitmiştir dedim. Bütün yaşadıklarımı bir daha yaşamak istenmediğimi belirttim. Baban da bana biraz sinirli gibi geldi ama bana iyi yapmışsın kızım dedi.

Ben boşansam da otuz yıl yalnız da kalsam benim iki tane çocuğum var, çocuklarımdan hiçbir şekilde... yani bildiğin hikaye gerçek ama sana hikaye geliyor neyse… onları söyledim o da iyi yapmışsın kızım dedi. Böyle oldu diye bir tatsızlığa, olumsuzluğa kargaşaya neden olup ailelerin bu şekilde karışmasına hiç gerek yok hiçbir şey tutup da bunu değiştirecek güçte değil… ondan sonra öyle konuştuk dedim sizi rahatsız ettim sonra işte ayni gündü ablamı aradım dedim bu kadar telaşınız neden? İşte ne yapıyorsun ne ediyorsun bilmiyoruz... mutfağa bakmam lazım bir dakika…

Evet..

Evet işte böyle ondan sonra da annemle konuştum ve ona anlattım aslında onun anladığı gibi olmadığını… Ben sandım ki Allah korusun baban telefonu açtı…ne bileyim!

-Tabi bütün bunlar konuşmaya da değmez esasında…

Neden değmesin ki canım insanlar orada o kadar rahatsız ve huzursuz oluyor birbirleriyle karmaşa yaşıyorlar konuşmağa değmez diyorsun! Bütün bunlara neden biziz.

-Bütün bunlara neden biz değiliz tabi ki

Tabi canım!

-Bütün bunlara neden senin yaşamın. Bütün bunlara neden biz neden olalım ki?

Herneyse yani sonuçta bu işlere birileri yol açtı değilmi, bu işler kendiliğinden ortaya çıkmadı tabı kı söz etmeğe değmez…ben babanla konuştum dedim...

-Yani sen o şekilde yaşamaya devam ediyorsun?

Ne yapayım? bırak ta hayatımı kendim düşüneyim.

-Efendim? Ne dedin…

Dedim işte duydun...ne yapayım yani ben? benim yapabileceğim bir şey yok ki zaten. Şimdiye kadar seni rahatsız mı ettim bunu bana daha önce de söyledin bırak beni diye ben senin üzerine yapışmışım?

-Ya lütfen şimdi!

Sen zaten kendi hayatını kendin yaşıyorsun sen kendin o yaşam biçimini istedin

-Evet…

Ayni şeyleri söylemek istemiyorum o zaman sen de ayni yanıtları vereceksin. Haliyle ayni şeyler konuşulmuş olucak. Ben kendi tercihimi yapmak gibi bir lüksüm yok tamam mı?

-Var var! yaptın işte kendi tercihini.

Ya ya tabı ki bu benim tercihim, bir gün belki herşeyi değil ama birşeyleri anlayacaksın ama çok geç olmuş olucak o zaman.

-Ama bunu bana aylar önce senin kızkardeşin de söyledi senin tercihin olduğunu

 

Birilerinin söyledikleri beni bağlamaz tamam mı herkes kendi istediğini söyler herkes kendi düşündüğünü söyler benim düşüncemi hiç kimse söyleyemez. benim düşüncemi benim fikrimi hiç kimse sana söyleyemez tamam mı herkes kendi fikrini söyler

-Ne oldu bu değişiklik sende

Hangi değişiklik?

-Bana karşı

Nasıl değişiklik?

-Nasıl değişiklik birden bire görmücem, sormıcam aramıcam diyorsun.

Nasıl birden bire yaaa. Türkiye ye gittiğinden beri konuşmadık, yani söylemeye hacet varmı bunu kendiliğinden anlaşılamaz mı illaki konuşup görüşmemiz mi lazım...heres bana, herkes benim üstüme geliyor herkes ben herkese bir şey anlatmaktan herkese bir şey izah etmekten yani bıktım artık…

-Problem burda zaten senin herkese bir şey anlatmana gerek yok...

Sen beni anlamaya çalışmıyorsun. Herkes kendi derdine düşmüş, birileri işte duyar şu olur bilmem ne bilmem ne ya tamam ben de riayet ediyorum herkesin kurallarına, benim kendi kuralımı koyacak şansım yok. Herkesin istediği kurallara riayet ediyorum. Uymamı istediği herkesin uymamı istediği şeylere uyuyorum…

-Benimkilere uymuyorsun ama

Yaa......

-Değil mi yani..

Sen ama farklı şeyler istiyorsun

-Nasıl farklı şeyler değil her neyse…

Yanı bunları artık konuşmayacaktık

-Ben öyle bir şey bilmiyorum

Sen herşeyi unutmuşsun anlaşılan o zaman sana hatırlatırım yani çenem düşer biliyorsun.

-Yo yo Türkiye ye gitmeden önce çok farklı davranışlar içindeydin geldikten sonra çok farklı davranışlar içindesin?

Ya bu sıralar içinde neler oluyor neler bitiyor hiç mi birşeyden haberin yok yoksa hiç bir şey umurunda mı değil ya?

-Nasıl anlayamadım

Nasıl anlayamadım. Yani her şey oluyor bitiyor biz onlara göre davranış belirliyoruz sonra neden böyle oldu...olanların nedenini sen biliyorsun...neden böyle oldu onu sen biliyorsun bana mı soruyorsun neden böyle oldu diye..

-Ben sana soruyorum sadece

Söylüyorum iste niye senin davranışların böyle yaptı bu olayı.

-Benim davranışlarım yüzünden…

Allahaşkına yani konuşup görüşüyorduk da ne oluyordu yani sonu devamı şey olmayan bir durum. Üstelik herkesin nefretini kazandım bu olay yüzünden yani istemiyormusun rahat edeyim..hiç olmazsa ..

-Bunun tek suçlusu benim çünkü senin rahat etmeni istemiyorum öyle mi?

Evet

-Benim dışımda herkes senin rahat etmeni istiyor öyle değil mi? Çok güzel

Herkes...

-Tabı haklısın..

Herkesin ne istediği..

-Burda suçlu benim tabii...

Ya bilmiyorum neden böyle şeyler söylüyorsun sen halen anlamıyor musun? Olayları, ortamı durumu kavrayamıyor musun halen bu durumun nelere yol açabileceğini...şimdiye kadar nelere yol açtığını...

-Su anda yaşadığın durumun bir sene öncesinden bir farkı var mı?

Neyin?

-Yaşadığın durumun.

Bugün şimdi mi?

-Evet

Eeee tabı seninle olan olaylar yatıştıkça yani aramızda hiçbirşey olmadıkça tabii ki... öyle bir rahatsızlığım olmasında ne yapayım ki...

-Seni rahatsız eden bendim yani. Anladım.

Anlamıyorsun!

-Yoo çok iyi anlatıyorsun esasında.

Hiç bir şey anlamıyorsun anladım diye de şey yapma. İki senedir sana söz anlatıyorum bir şey anlamış değilsin hala... yani bunun ne demek olduğunu benim ailem için ne demek olduğunu ne anlama geldiğini ne gibi sonuçlara yol açabileceğini bu durumda benim ve ailemin halini düşünebilsen… Kavrayabilsen bana bu soruları sormazsın…

-Sen bir şey yapmadın ki

Hiç yapmadım

-Eşinden boşandın.

Yaa yaa… İstersen boşandığım tarihle tanıştığımız tarihe bir bakalım

-Bir dakika sen eşinden boşanmadın mı, bırak tarihi şimdi…Tanıştığın tarihi boşver. Sen şu anda eşinden boşanmış değil misin?

Ya kağıttaki boşanma hiç bir şey değil

-Neden yanıtlamıyorsun sen boşandın mı boşanmadın mı?

Boşanmadım.

-Boşanmadınsa o zaman ayrı, neden bana boşandım dedin ki?

Benim boşanmış olmam hiç bir anlam ifade etmez

-Sana göre anlam ifade etmiyor, sen hala o adamın metresi olarak oturmayı kabul ediyorsan o zaman problem yok…

Metres demek eşi olan adamın yanında yaşamak ben nasıl metres olabilirim. Ben evimde yaşıyorum çoçuklarıma bakıyorum... bu nasıl metreslik yakıştırması olabilir ki?

-O zaman nedir peki?

Hiçbir şey olmuyor ben evimdeyim... Bana hiç bir şey yapmıyorsun, sen kendine zarar veriyorsun

-Ya tamam Gülşah… Off aman!

Kendine… Bana hakaret ettiğini, beni karaladığını, kötülediğini sanarak çünkü bunun böyle olmadığını en baştan sen biliyorsun… Ben biliyorum..

-Ya lütfen konuşup beni daha fazla sinirlendirme. Ben senin ne olduğunu anladım artık biliyorum o nedenle kendini bana karşı savunmaya kalkısma...

Sinirlenmene hiç gerek yok… O zaman ben sana bir şey sorayım o soruya cevap ver. Mademki hakkımda bu kadar kötü düşündüğün bir insanı bunu tanıdıkça bunun böyle olduğunu gördün neden ona o kadar zamanını ve sevgini verdin?

-Valla şimdi herşeyi konuşmaya kalkarsak bu konu uzayabilir..

O kadar aşağılık bir insanla bu kadar çok şey yaşadığın için sana yazık değilmi o zaman?

-Evet maalesef..

Zamanına… Neden o zaman yani daha erken bitirmedin?

-Ben daha önce defalarca bitirmek istedim ama karşımdaki insan izin vermedi buna. Eğer karşımdaki insan geçmişi anımsarsa benim devamlı istemediğimi, beni bırakma diye devamlı yalvardığını bilir...

Peki çok güzel söyledin çok güzel peki bu durumdan sonuç olarak sen ne çıkartıyorsun?

-Ne sonucu?

Yani sana ne şekilde yalvarıldığını sana söylüyorsun, bir insan bir insana ne için yalvarır, ne için? (Sesi titremeye başladı)

-Nasıl ne için. Onun düşünceleri o anda başka olabilir, başka bir takım şeyler olabilir.

Sen her zaman, sana defalarca söyledim ve bu insan o derler ya can çıkmadan huy çıkmaz diye senin huyun kesinlikle böyle. Sana defalarca söyledim ne olduysa yani ne kaybettiysen benle ilgili değil, benle ilgili sen hiç bir şey kaybetmemişsin hatta kazanmışsın bile çünkü senin nazarında ben falan, filan bir insanım her neyse ama ben biliyorum ki onun öyle olmadığını en başta sen biliyorsun…her neyse ama kendimi saymıyorum da kaybettiklerin arasında ne şekilde bir zarar gördüysen, nerde bir olumsuzluk olduysa kesinlikle senin sinirin öfken yüzünden böyle ne olduğunu anlamadan, dinlemeden bağırman çağırman yüzünden yani öfkene hakim olamamaktan, bir anda öfkeni yatıştıramamaktan, sakin olamamaktan olmuştur…kalkıp başkalarına bir takım suçları yükleyip suçu oralarda aramak niye…ama sen bunu alışkanlık haline mi getirmişsin bilmiyorum…Hiç bir zaman ya kalkıp ta ben de böyle yaptığım için, belki de yanlış belki de hatalıydım, ben hatalıydım da böyle oldu demeyi hiç bir zaman demedin...ama bu sinirinin nelere mal olduğunu hiç oturup hesaplıyor musun? Oturup birilerini karalamadan önce birilerine hakaret etmeden önce bir de kendi payına düşen kısmı değerlendirsen..

-Ben hiç kimseyi karalamıyorum

Bu çok kolay böylesi, bu senin yaptığın. Kendinde aramak kusuru hatayı ya da ne bileyim bulmak...hayır artık çok geçte belki zamanında olabilirdi. Ama sen bunu tamir etmek yerine karşıdaki...

-Tamam sen bana bunu söylüyorsun da acaba karşımdaki kişi neden kendisi nerde hata yaptım neden ben düzeltmiyorum diye düşünmedi? Acaba kendisi Mars’tan filan mı inmiş? Herşey neden karşı taraftan bekleniyor?

Hayır!

-Ya lütfen.

Bunun için diyorum ki en iyisini sen bilirsin. Ben sana başından beri yaptıklarımın hata olduğunu, yanlış olduğunu bunları yapmamam gerektiğini söyledim onun için en iyisini sen bilirsin...Sen bana en son konuşmamızda herşeyi açık açık söyledin. Benim hata olduğumu, şu olduğunu bu olduğunu. Tamam lütfen yani beni aramanın bir anlamı yok…Başındanberi değil mi? Bunlar olup biterken ben bunların yanlış ve hata olduğunu biliyordum..

-Ya o zaman ben sana dediğim zaman, ben seni istemiyorum bırak neden bana yalvarıyordun? Daha o zaman bitecekti bu iş yani birbuçuk sene önce bitecekti..

Hangi zaman diliminden bahsediyorsun?.. Ben de sana diyorum ki onun nedenini yani aklın kesmiyorsa hiç bir şey diyemem yani…Böyle hep bir noktaya takılıp orada kalıyorsun bu oradan çıkamamaktan...

-Sen beni eleştirmekten vazgeç.

Oradan çıkamıyorsun

-Sen kendini eleştir.

Oradan çıkamıyorsun ve etrafını suçluyorsun halbuki oradan çıkamamakla en başta sen suçlusun…

-Ya sen benimle değil de git yanındaki o kişiyle konuş bütün bunları benimle değil tamam mı.

Onunla ne konuşucam..

-Ona akıl ver ona söyle neden böyle yapıyorsun diye bana değil.

Ben onunla konuşucak, anlaşıcak olsaydım ayrılmazdım ve konuşup ayrılmayı denerdim, ayrılmadım on sene boyunca da ben ayrılmadım her şeyi her şekilde yola getirmeyi ya da ne bileyim elimden gelen ben kendim yapabileceğim şeyleri hepsini yapabilmeyi denedim ama demek ki artık herşeyin bittiği bir nokta varki o orada bittikten sonra artık hiç bir şey geri getirmiyor...Benim istediğim gibi bir kocam olsaydı o zaman zaten hayatımda sen de olmazdın.

-Ya bütün bu söylediklerine kendin inanıyor musun sen

Bunlar yalan değilki

-İnanıyor musun bütün bunlara?

Tabi ki

-İyi o zaman bir şey demiyorum

Bunlar yalan değilki. Yani o olsaydı sen olmazdın...Bunu sen çok iyi biliyorsun.

-Neyi ben biliyorum tutturdun sen biliyorsun diye ben hiçbir şey bilmiyorum...

Sen herşeyi biliyorsun, kimsenin bilmediği kadarını sen biliyorsun çünkü ben kimseyle konuşmadığım kadar hiç kimseye anlatmadığım kadar yani hiç kimsenin bilmediği şeyleri seninle konuştum, sana anlattım onun için herşeyi sen iyi biliyorsun diyorum. Bu gün sen ağzını doldurup birşeyler konuşabiliyorsan onlara inanmayacağını ben çok iyi biliyorum (sesi ağlamaklıydı) onları nasıl söylediğini bilmiyorum ama...yani böyle sıradan sokak insanlarının ya da ne bileyim yani, yani demek istediğim kendini de beni de bu kadar aşağılara çekmemelisin...ben hiç bir zaman o kadar basit görmedim olayları bunu sende biliyorsun yani, bak kendin söylüyorsun işte şöyle böyle oldu diye...ama bir gün gerçekten anlıyacaksın...

-Ben anlayacağımı anladım bundan sonra bir şey anlayacağımı sanmıyorum

Hayır sen hiç bir şey anlamadın halen sen sinirine kurban gidiyorsun

-Tamam. Gidiyorsam ben gidiyorum seni ilgilendirmez ki.

Sinirine öfkene halen kurban gidiyorsun ama bu arada nelere, kimlere nasıl yazık ettiğini nasıl acımadan o öfkeye onları da kurban ettiğini bi gör. Dedim ya bunu onu ya da bir çok şeyi söyleyebilirsin ben de sen de inanmıyoruz. Söyleyebilirsin belki rahatlatıyorsun kendini bu şekilde..

-Haydaaa

Ama bu arada neyin uğruna neyi harcadığını bi hesap et

-Valla ben hiç bir şey uğruna bir şey harcamıyorum. Harcadığım şeyler tabi ki var, tabi ki bir takım yanlışlarım var ama bir takım şeyler uğruna değil…İnsan yanlış yapabilir, biraz önce kızımla da görüştüm, ona da konuştum insan yanlış yapabiliyor yaşamının her bölgesinde her mevsiminde her yaşında, ne bileyim gözleri kör olabiliyor o kişi hakkında kendisine söylenen ve doğru olan şeylere inanmıyor ama sonunda bir bakıyor ki o kişi hakkında yorum yapanların hepsi haklı çıkmış…Demek ki insanlar ormana baktıkları zaman agaçları göremiyorlar. Ben bazı şeyleri sadece uzaktan görmüşüm..

Ama o kadar zaman içinde gördüğünü tanıdığını anladığını ve sonradan böyle kararlara vardığını da söyledin. Yani karşındaki bu kadar aşağılık bir insandı da onunla bir ilişki sürdürdün..

-Ya olabilir yani insan orospularla da ilişkiye giriyor ve sürdürüyor ne olmuş

Az önce bana dedin ki…

-Pufa gidiyorsun bir tane buluyorsun ve ilişkini sürdürebiliyorsun. O da insan. Mesleğinden dolayı onu suçlayamayız değil mi?

Tamam az önce bana dedin ki bir ay sonra beni arayıp bunları bana neden konuşuyorsun. Tamam haklısın peki sen aradan aylar geçtikten sonra bunu yeni mi anlıyorsun. Beraberken birlikteyken otururken kahve içerken bunu anlayıp aaa sen böyle biriymişsin deyip neden arkanı dönüp gitmiyorsun…

-Gülşah ben iki sefer arkamı dönüp gidecektim biliyorsun ama sırf sana terbiyesizlik olmasın diye onu yapmadım. Hem seni tokatlayıp oradan gitmem gerekirdi..

Tamam onun nedeninin sen de ben de biliyoruz

-Ya onun nedeni falan yok işte belli. Zaten senin karakterin orada yatıyor

Ben orada sana…

-Hem artık kalkıp bana bir takım şeyleri savunmanın da bir anlamı yok.

Hayır savunmuyorum ben orada zaten senin haklı olduğunu söylüyorum...ama orada ortada bir olay var buna da senin tepkin çok normal ama başka bir şekilde adlandırılan ne bileyim başka kılıflara sokulan şeyler o anda belli olur yani, o anda söylenir, aylar sonra değil.

-Valla ben sana ne söyleyim ki aylar sonra ben sana ne söylemişim ki

Sen bana..

-Kime ne söylemişim

Kimseye bir şey söylememişin, sen bana çok defa çok kırıcı olduğunu biliyorsun, neler söylediğini ama yani bilmiyorum bende senin etrafındaki insanlarla o kadar görüşüp konuştum ama senin hakkında ağzımı açıp ta senin hiçmi yanlışın hiç mi olumsuz birşeyin ne bileyim olmadı ben senin için olumsuz birşey söylemişmiyim konuşmuşmuyum?

-Tabi benim de muhakkak olumsuz taraflarım var neden olmasın ki ben bir insanım ama..

O zaman senin etrafındakiler sana demezler mi ki sen yaşamıştın sen seviyordun şimdi onun hakkında neden bu şekilde konuşuyorsun…

Sustu. Heyecanlı bir sesle

Kocam geldi kapatmam lazım. Sonra görüşelim konuşacaklarımız bitmedi… seninle kavga etmek istiyorum…

Dedi telefonu kapattı…

11 Haziran 2000

Erdem Buyrukçu
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM