Bakü'de kapalı gişe oynayan oyunun yazarı Mehriban Elekberzade'yle konuştuk
Bakü'de oynanan Kod Adı V.X.A. adlı oyun Stalin döneminde vurulmuş Azerbaycan Türklerinin eşleri kadınların çektiklerini anlatıyor. Oyun tam 4 saat sürüyor ancak seyirciyi koparmıyor, ilgi artarak sürüyor. Oyunun yazarı ve yönetmeni Mehriban Elekberzade sorularımızı yanıtladı.
Ahmet Yıldız: Biraz kendinizden söz eder misiniz? Edebiyatın ve sanatın hangi alanlarına ilgi gösteriyorsunuz? Mehriban Elekberzade: Azerbaycan Kültür Bakanlığı Genç Oyuncular Tiyatrosu Genel Müdürüyüm. 35 yıllık faaliyetimin 25 yılında Ulusal Tiyatro Akademisinde yönetmenlik yaptım ve ardından 10 yıl Bakü'de diğer tiyatrolarda oyunlar hazırladım. Televizyonda da araştırma ve belgesel filmler çektim. “Kod adı V.X.A” son yazdığım ve yönettiğim oyun halen Bakü’de tiyatromuzda oynanıyor. Ahmet Yıldız: Son oyununuz “Kod adı V.X.A”nın konusu nedir? Mehriban Elekberzade: Konu, SSCB’nin en baskıcı yıllarında (1934 - 1953) geçiyor. Stalin'in Azerbaycan'daki baskıları 1920'lerin sonlarından 1950'lerin başlarına kadar aralıksız devam etti. Bu baskı, Azerbaycan'ın önde gelen liderleri, din adamları, aydınları ve zengin köylüleriyle birlikte tüm Azerbaycan halkını etkilemiştir. Azerbaycan halkı o yıllarda, sözde karşı-devrimci faaliyetlerden, casusluktan, Sovyet karşıtı propagandadan suçlandı. Güya zenginliklerin toprakların malların kamulaştırılmasına engel olacağından şüphelenilen insanlardı ve hepsi kurşuna dizilerek acımasızca infaz edildi. Tutuklamak, çalışma kamplarına göndermek ve SSCB'nin diğer bölgelerine sürmek gibi baskılar kesilmedi. Hapishane duvarları içinde vurularak, sürgün edilerek ve işkence edilerek öldürülenlerin büyük çoğunluğu, bazı istisnalar dışında, Sovyet rejimi, komünist ideoloji ve mevcut yapı için gerçek ve ciddi bir tehdit oluşturabilecek güç ve zekâ sahibi kişilerdi. Kod Adı V.X.A. şair Ahmed Cevad'ın eşi Şükriye Cevad'ın hayatının merkezinde sürgünde ölen tüm Türk kadınlarına adanmış Baskı yıllarında 100 bine yakın aydın, asker, kültür sanat emekçisi, bilim adamı, yazar, öğretmen, din adamı Azerbaycan topraklarından Sibirya'ya, Kazakistan'a ve başka yerlere sürgüne gönderildi. Bununla Azerbaycan toplumunun zeki, bilimsel, yetenekli, çalışkan, manevi tabakasının çok büyük bir bölümü yok edildi. Şu bir gerçektir ki, Azerbaycan'ın kişi başına düşen baskı kurbanı sayısına göre eski Sovyet cumhuriyetleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Özellikle 1930-40'larda ve 50'lerin başında Azerbaycan'da 29000'i aydın olmak üzere 70000 kişi teröre maruz kaldı. Sadece 1937'de 16 Azerbaycan generali öldürüldü. Azerbaycan'ın Kazakistan Büyükelçiliği'nin bilgilerine göre, Stalin'in baskıları sırasında Kazakistan'da 150000 Azerbaycanlı öldürüldü, 28000'i yargılanmadan ve soruşturmadan kurşuna dizildi. İşte bu oyunumda, Azerbaycan milli marşının ve sizin de bildiğiniz ünlü Kafkas İslam Orduları geldiğinde yazdığı 'Çırpınırdı Karadeniz' şiirinin şairi, katledilen Ahmed Cevad'ın sürgüne gönderilen eşi Şükriye Cevad'ın hayatını merkeze koyarak bu yıllarda Azerbaycan’da tutuklanan ve ölüme mahkûm edilen aydınların baskı altına alınan aile üyelerinin çektiklerini konu ettim. O zamanlar Moskova’dan gelen emir ve uygulama, vurulan muhalifin eşinin de sürgüne gönderilmesiydi. 8 yıl 10 yıl... Bazen 15 yıl Sibirya'da kalıyorlardı. Fikirlerini değiştirmeyenlerse Kazakistan çöllerine sürülüyordu. Bu yerlerden biri de Akmola'daki Kadınlar Kampıydı. Çoğu kadın buradan sağ dönmedi. NKVD İnfaz timi Oyunumun kahramanı Şükriye Cevad Şubat 1938'de bu hapis cezasını çekmek için 8 yıllığına Kazakistan'ın Akmolinsk bölgesine sürgüne gönderildi. Oyunumu zaten kadınlardan Alp kadını Şükriyye'nin (Ehmed Javad'ın eşi) anısına ithaf ettim. Ama amacım Azerbaycan'dan sürgün edilen tüm kadınları anmak... Zaten oyunum “Kod Adı V. X.A.”nın açılımı 'Vatan Hainlerinin Avratları’dır. Ahmet Yıldız: Oyun belgelere mi (vesika) dayanıyor? Bilgileri nereden aldınız? Mehriban Elekberzade: Oyunun türü tarihsel dramadır (Verbatim kompozisyonu). Tarihsel gerçekler mutlak referanslardır. Belli tarihin belli olayları, tarihsel gerçekler olarak gösterilir. 23 yıldır bu konuda belgesel filmler ve araştırmalar yapıyorum. Yıllardır arşivden bu kadınlar hakkında bilgi topluyorum. Ve sonunda... yazmaya karar verdim. İster Ulusal Güvenlik Arşivi, ister Ulusal Arşivler İdaresi... veya tarih bilim adamlarının bilimsel araştırmaları olsun hepsinde çalıştım. Araştırmalarımda elde edilen belge ve bilgilerin çoğu Ulusal Güvenlik, İstihbarat Arşivlerinden alınmıştır, hepsi vesikadır. Ben, yazar olarak bu belgeleri çarpıtmadan ortaya koydum. Ahmet Yıldız: Oyununun müziklerini kim yaptı? Mehriban Elekberzade: Müzikleri Azer Hacıasgerli yaptı. https://www.youtube.com/watch?v=a1rJXoEOop4 Azer Hacıasgeri’yle ilk kez çalıştım. Çok uzun ama çok yararlı bir çalışmaydı. 35 değişik çalışma yaptı ben 30’unda duralım artık dedim. Leitmotif olarak biraz geç yazıldı. Ama muhteşem oldu. Facianın bütün dehşeti bu müzikle daha da etkili oldu. Çekilen acılar müziğe aktarıldı bu müzikle acılar seyirciye daha iyi aktarıldı. Bu nedenle oyunumun müziğini tiyatro müzikleri içinde birinci sıraya koyuyorum. Ahmet Yıldız: Oyuna nerelerde sahnelendi? Oyuncu tepkileri nasıldır? Mehriban Elekberzade: Daha önce söyledim. Ben Genç Oyuncular Tiyatrosu’nun Genel Sanat yönetmeniyim. Çalışdığım tiyatroda bu oyunu sehneleşdirdim. Çok böyük ilgi ve takibler var. Bu konuda böyle ilgi olacağını arzuluyordum ancak bu kadarını düşünmemiştim. Bunun nedeni daha çok tiyatroya istirahat etmeye, eğlenmeye dolaysıyla komediye gelmeye alışkın seyircinin 4 saat bu tarihi dramı izlemesi inanılmaz bir şey. Ahmet Yıldız: Oyun 1937 yıllarını anlatıyor? O dönemde siyasi atmosfer nasıldı? NKVD’nin sorgu yöntemleri nelerdi? Mehriban Elekberzade: Yukarda bunları yanıtladığımı düşünüyorum. İlave olarak NKVD’nin sorgu yöntemlerinde söz edilebilir. 30 Temmuz 1937 tarih ve 00447 sayılı SSCB İçişleri Komiserinin emrine göre Halkın İçişleri Komiserliği (Sovyet karşıtı unsurları bastırma operasyonu) 1936'dan 1938'e kadar 1 565 041 kişiyi tutukladı. Bu süre zarfında 1 336 863 kişi hüküm giymiş, bunlardan 668 305'i (%50) kurşuna dizilmiştir. Belgelerde ortaya çıkan sürgün kurbanlarından yazar Ümmügülsüm Sadıkzade Soruşturmalar çok sert ve tavizsiz bir şekilde yürütülmüştür. Beraat imkansızdı. Ya vuruldu ya da sürgüne gönderildi. Suçlandıkları konuda imzaya zorlandılar. Tutuklanmak mahkeme kararıyla suçlu olmak anlamına geliyordu. Soruşturma yok... Suçu kanıtlamak için adil bir süreç yok. Tutuklananların hepsi hükümete karşı olmakla suçlandı. Şüpheliler sürgüne gönderildi... Suçlular ölüm cezasına çarptırıldı. Bu, NKVD olarak adlandırılan İçişleri Halk Komiserliği'ne verilen merkezi bir emirdi. Düşünen beyinler olmamalı. Tehdit olabilecek aydınlar-bağımsızlık yanlıları aydınları ve milli kimlikleri olan insanlar yok edilmeliydi... Ve bu yapıldı. Ahmet Yıldız: "Sadakat" ve "ihanet" kavramları sizde neyi çağrıştırıyor? Düşünceniz nedir? Mehriban Elekberzade: Vatan hainliği denen suç o dönemde ulusal kimliği olanlara yapıştırılırdı. Bu rejimde millî düşünce, kültür, dil, din, tarih, yurttaşlık, vatanseverlik, millî fikir düşüncesi Sovyetler için tehdit oluşturuyordu. Türk kültürüne sahip olan insanlar Türk kimliğini taşırlar ve bu bilinç milliyetçilik duygusunu oluşturur. Sovyetlerin Türkülizm diyerek iğrenç saydığı Pantürkizm diye bir suç vardı. Bugün milliyetçilik normal bir düşünceyse de o yıllarda suçtu. Bunun için ölüme ya da sürgüne gönderildiler. Sadakat - o zaman söylediğimiz bu pozisyonda geri çekilmemekti. Ölümü pahasına... ailesinin yok olması pahasına. Ama paradoks şu ki... dünün vatan haini bugünün kahramanı... Dünün kahramanlığı, bugünün vatan hainliğidir. Tarihe nasıl bakarsanız… Ahmet Yıldız: Türkiye’deki Türk tiyatro izleyicisine neler iletmek istersiniz? Mehriban Elekberzade: Kültür ve sanat alanında en canlı ve tesirli sanat, tiyatrodur. O bize yalnızca gerçeklik değil, hayal gücü de verir. Tiyatro bizi olayları canlı olarak yaşamaya yönlendirir. Odur ki... Tiyatroya ilginizi söndürmeyin. Azerbaycan’ın en ünlü yazarı Hüsey Cavid şöyle demişti: Turana kılıncdan dah yüksek ulu küvvet Sevgili Atatürk’ün sözleriyle: Kültür zeminle orantılıdır. O zemin milletin seciyesidir. Yazar yönetmen Mehriban Elekberzade Kazan'da Nevruz şöleninde Biz iki ülke halkı tarihi aynıdır, birbirine çok bağlıdır. Bir millet, iki dövlet boşuna denmiyor. Birbirimizin tarihini, geçtiği yolu yeniden düşünmeliyiz. Birbirimizi daha iyi daha yakından tanımalıyık. İşte bunun en iyi yolu kültürel ilişkidir. En iyi yolu kültür ve sanattır. Ahmet Yıldız: Teşekkür ederim. Ben de bu ilişkinin gerekliliği nedeniyle bu soruları sordum. Muhteşem olduğuna inandığım oyununuzun Türkiye’de de oynanması dileğiyle. Mehriban Elekberzade: Ben ilginize teşekkür ederim. Azerbaycan Sanat Onuru Ödülü sahibi, sinema televizyon ve tiyatro yönetmeni Mehriban Elekberzade, Azerbaycan Ulusal Dram Tiyatrosu Akademisini bitirdi. 1988 yılında mezun olan Elekberzade’nin diploma tezi Jean Paul Sartre'ın "Gömülmemiş Ölüler’i üzerineydi. Ayrıca Y. Cocteau'nun "İnsan Sesi", M. Vezir'in "İlik"i, N. Hajizade'nin "Yeryüzünün Yedi Beyazı", "Birinci Burjuvazi"yi yönetti. Azerbaycan Devlet Tele Radyo Şirketi'nde birbiri ardına M. Norman'ın "İyi Geceler Anne" ve A. Mesud'un "Ceza" adlı oyunlarında senarist ve yapım yönetmeni olarak diziler çekti.1991 yılında tiyatroda, ardından kono stüdyosunda çalışmaya başladı. Gazetecilik faaliyetine ilk olarak 1994 yılında “Yazar” adlı programın yaratıcısı olarak başladı. (AZ TV) . 1991’de Azerbaycan Film Stüdyosu'nda ilk kısa film olan "Ayna"yı çekti. 1999'dan beri bağımsız TV "SPACE"de kreatif direktör olarak 80'den fazla film dizisinde çalıştı. "Azerbaycan Hanlıkları" filmi Milli Eğitim Bakanlığı'nın tavsiyesi ile ortaokullarda görsel öğretim yardımcısı olarak onaylandı. 2001-2007 yıllarında Yazar Programları Daire Başkanı olarak çalıştı. 2007-2008 yıllarında Azerbaycan Devlet TeleRadio Kapalı Anonim Şirketi'nde (AZ.TV) "Aydınlanma" stüdyosunun (4 yazı işleri ofisi) başkanı olarak çalıştı. 2008'den 2015'e kadar Azerbaycan Ulusal Dram Tiyatrosu'nda büyük oyuncularla (yapım yönetmeni olarak) 2 oyun sahneledi. 2010-2011 yıllarında Azerbaycan Film Stüdyosu'nun "Salname" belgesel film stüdyosunda (senaryo yazarı ve yapım yönetmeni) tarihi bir belgesel film üzerinde çalıştı. 1997-2000-2011 (3 kez) HUMAY Ödülü 2002 H. B. Z?rdabi madalyası 2003 Y. M?mm?d?liyev Yılın En İyi Gazetecisi Ödülü Bakü Gizemli Film Festivalinde 1.lik - En İyi Film Ödülü Tiyatro-Deneysel Gösteriler Festivali'nde Elchi'nin "Postanede Bir Düş" oyunuyla "En cesur yönetmen çalışması ödülü", "Persona - seyirci sempatisi", "En iyi program ödülü", "Altın derviş" ödülü. Gazeteciler Cemiyeti'nin televizyonda sunucu, uluslararası ANİM film festivalinde,"Gizli belge ve gerçekleri araştırma" ödülü... 2006 "Omrun sarı közünde" adlı belgesel filmin en iyi yönetmen çalışması dalında "Altın Lamba" Ulusal Film Ödülü 2007 J. Abdullayev'in "Mahkumlar Cenneti" hikâyesine dayanan "Mahkumlar" filmiyle Doğu-Batı Film Festivalinde özel ödüle layık görüldü. 2010-11'de Azerbaycan Film Stüdyosu'nda (Salname) 3 serilik uzun metrajlı bir belgesel "Mart Etkinlikleri veya Kara Oyunlar" çektim. 2013 Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Azerbaycan Sanat Onuru Ödülü 2018'den beri Yugh Tiyatrosu'nun Başyönetmeni, 2022'den beri Genç Seyirci Tiyatrosu'nun Başyönetmeni olarak çalışıyor. Ahmet Yıldız
Yalnız medeniyyet...medeniyyet...medeniyyet.MEHRİBAN ELEKBERZADE KİMDİR?
MEHRİBAN ELEKBERZADE’NİN ÖDÜLLERİ
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR