Son Dakika

mustafa-bilgin-saraydan-k-26012025171541.jpg


Karikatürcüler Derneği yönetim kurulunda yer aldığım 1996 yılı ortalarına doğru yönetime; “Demokrasi İçin Karikatür Ödülü” vermeyi önermiş, Musa Kart’ı o yıl için aday göstermiştim…

Musa Kart, Cumhuriyet’teki karikatürleriyle dönemin hükümetine kök söktürürken yüreğimizin yağlarını eritiyordu çünkü.

2003 yılına, Cumhuriyet gazetesine bant karikatürler çizerek Musa Kart ile çalışma arkadaşı olacağım günlere daha 5 yıl vardı.

İlk göz ağrım karikatürle bağımı koparmadan kişisel çizgi film atölyemde ekmeğimi taştan çıkarmaya çalışırken bir gün telefonum çaldı…

Arayan Musa Kart: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi partilerinden Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat aradı… Kıbrıs’ta yakında ‘genel seçim’ varmış… Partilerinin seçim kampanyası için ‘8-10 adet 1 dakikalık’ çizgi filmler yapmamı istiyor… Beraber yapabilir miyiz”, diye sordu…

Süre -her zaman olduğu gibi- çok azdı, hemen kolları sıvamıştık…

Bir önceki seçimde yüzde 24,20 oy alan CTP’nin,kısa çizgi filmlerimizle “destek olduğumuz” 1998 seçiminde 13.37’ye inmesinde suçumuz olduğunu düşünmemekle birlikte elimizde olmadan üzülmüştük!

Sözü getirmek istediğim asıl yer başka…

Musa Kart her zaman göz önünde olmayı başaran, bu nedenle herkesin “ilk aklına gelen” karikatürcüdür…

Üstelik en başından beri böyledir bu.

Güneş gazetesi kurulurken örneğin, düşünülen 5 karikatürcüden biri olmakla beraber, diğer dört karikatürcü bir odaya tıkılıp ona “özel bir oda tahsis edildiği” konuşulurdu...

Bunu ona sağlayan, işini iyi yapan bir ‘basın karikatürcüsü’ oluşu yanında başarıyla taşıdığı ‘sanatçı karizmasıdır’.

Gazete sayfa sekreterleri, bir yazının yanına çizilecek “vinyeti” diğerlerinden rahatlıkla isteyebilirlerken, Musa Kart’tan asla…

Basın karikatürcüsü olarak bir köşe yazarının hak ettiği saygıyı bekler ve bunu yine kendisi mutlaka sağlar…

Musa Kart işte böyle bir karikatür sanatçısıdır…

Bana kalırsa, tam da bu özelliğiyle sefa da sürdü, bela da çekti…

2013 yılına gelindiğinde, Cumhuriyet gazetesinin sahibi görünen yeni Vakıf yönetim kurulunda karikatürcü Musa Kart da vardı artık…

(Bu değişimin sonucu mudur bilmiyorum fakat benim de içinde olduğum birçok yazar-çizer gazeteden uzaklaştırıldı.)

“15 Temmuz 2016” sonrasında AKP’nin olur olmaz her yerde FETÖ izi aradığı günlerde Cumhuriyet Vakfı’nın yöneticisi Musa Kart’a bile çamur atıldı; devamında tutuklandı…

Musa Kart, 24 Temmuz 2017’de yargılandığı mahkemede, genel ağda kolayca bulunan, altına imzamı atacağım savunmasının bir yerinde bakın ne diyor:

“… Ben de 3 günlük Bodrum tatili için, gazetelere tam sayfa ilanları yayınlanan, herkesin bildiği bir seyahat şirketini aramışım. Bu arama, terör örgütüyle irtibat sayılarak, önüme suç kanıtı olarak konulmuş…”

 “Herkesin bildiği bir seyahat şirketi” demiş ya Musa Kart, bu şirket hangisi biliyor musunuz?

‘ETSTUR’…

Sevgili Turizm Bakanımızın sahibi ya da ortağı olduğu turizm şirketi…

Bu yazının yazıldığı günden bir hafta önce 78 yurttaşımızın öldüğü, onlarcasının yaralandığı Bolu-Kartalkaya yangın belasının sorumluluğundan ustaca kaçmaya çalışan, bunca yıl Cumhurbaşkanı’nın yamacındaki bakanımızın şirketi…

Şirketin masası sandalyesi FETÖ’cü ama sahibi değil…

“Hiç komik değil, trajedi bu” mu dediniz?..

Valla haklısınız!..

Musa Kart yayın hayatına yeni başlayan, baş karikatürcüsü olduğu Nefes gazetesinde bu olayın da traji-komiğini bulup çizer, yüreğimizin yağını eritir nasıl olsa!

Türk basın karikatürünün yüz aklarından Musa abinin Silivri zindanlarında geçirdiği o dokuz ayın çektiği son bela olmasını diliyorum...

Fakat böyle giderse çekilecek belaların sonu gelmeyeceğini de adım gibi biliyorum.

 

Mustafa Bilgi

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM