Ankara Hayvanat Bahçesi
Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle kurulan Atatürk Orman Çiftliği'nde bir zamanlar Hayvanat bahçesi vardı. Melih Gökçek tarafından kapatılıp park yapılmıştı. Hayvanların akıbetiyse hala bilinmiyor.
1925’de Mustafa Kemal Atatürk’ün sevgisini kattığı, emekle fidan olarak diktiği ağaçların gölgesinde şimdi güvenle, huzurla ve özgürce oturamıyorsak da yüz yılın ardından hala ilkeleriyle yolumuzu aydınlatması; gücünü, varlığını ve gölgesini hissettirmesi değil de nedir? Atatürk’ün 5 Mayıs 1925’te “Milli Ekonominin Temeli Ziraattır” anlayışıyla bizlere kazandırdığı Atatürk Orman Çiftliğinde bir zamanlar Türkiye’nin en büyüğü olan bir hayvanat bahçesi vardı… Atatürk’ün talimatıyla zamanın tarım bakanı Reşat Muhlis Erkmen’in (1891-1985) girişimiyle Gazi Terbiye Enstitüsü hocalarından Necdet Pençe’nin projesiyle 29 Ekim 1940’da hizmete açıldı. Aslan kaplandan tutun da fil, zürafa, su aygırı, timsah, yılanlar, balıklar, maymunlar gibi birçok çeşit hayvan bulunurdu. Her gün dolup taşardı…
1951’de hayvanat bahçesinin müdürü Hâkî Şemsettinoğlu’ydu. Ziraat mühendisi ve hayvan yetiştirme uzmanıydı. O yıllarda bazı hayvanlar Hindistan, Mısır, Bulgaristan gibi ülkelerden getirilmişti. Örneğin, zürafalar Afrika’dan gemi ile getirilmiş, limandan da kamyona bindirilerek, Ankara’ya ulaştırılmıştı. Alt - üst geçitlere gelindiğinde, hayvan kamyondan indirilmiş, geçidin altından yürüyerek geçirildikten sonra tekrar kamyona bindirilerek Ankara’ya hayvanat bahçesine getirilmişti. Diğer hayvanlar getirilirken de benzer sorunlar yaşanmıştı. Bin bir güçlükle getirilen bu hayvanlar, özellikle çocukların ilgi odağı olmuştu.
Maymunlar, kendileri ile ilgilenilmesini beklerdi. Ziyaretçiler kafeslerinin önünden geçerken, onlara seslenir, yanlarında getirdikleri yiyecekleri atarlardı. Onlar da sevinçle buna cevap verir, takla atarlardı. Hayvan türleri çoğalıyordu. Sonra…
1949 yılında Hindistan’ın ilk Başbakanı Pandit Cevahirlal Nehru, Japon çocuklarına bir fil hediye ettikten sonra ABD’ye de bir fil gönderdi. Ardından 1950 yılında dünya çocuklarına hitaben bir de mektup yazdı ve yolladığı fillerin Japonya ve ABD’yle aralarındaki dostluğa nasıl hizmet ettiğini anlattı. Nehru’nun mektubu Türkiye’de çocuk dergisi Doğan Kardeş’te yayımlandıktan sonra bazı okurlar dergiye şu mektubu gönderdi: “Sevgili Pandit Nehru amca, … Japon ve Amerikan çocuklarına birer fil yavrusu bile hediye etmişsin. Biz Türk çocukları ömrümüzde canlı bir fil görmedik. Onun için biz de senden bir fil yavrusu istesek acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz? Türk çocukları büyük dostlarının elini saygı ile öperler.” Hindistan Başbakanı Nehru, Türk çocuklarının isteğini duyunca dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e ve Doğan Kardeş’e yolladığı yanıtta bir fil de Türkiye’ye göndereceğini müjdeliyordu. Derginin 25 Eylül 1950 tarihli sayısında yayımlanan mektupta Nehru, gönderilecek filin adının Mohini olduğunu ve ismi kendisinin koyduğunu belirtti. Beş yaşındaki Mohini 24 Kasım 1950’de yola çıktı. Bir aylık yolculuğun ardından 25 Aralık’ta İstanbul’da büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. Üç gün boyunca Spor ve Sergi Sarayı’nın karşısındaki Sümerbank Pavyonunda halka gösterildi. Filin bakıcısı Muhammed Sultan, Mohini’nin küçük olmasına rağmen günde 150 kilo ot, iki kilo pirinç ve bir kilo şeker yediğini söyleyince yetkilileri bir düşüncedir aldı. İstanbulluların akın akın görmeye geldiği fil üç gün sonra trenle Türkiye’deki tek hayvanat bahçesinin bulunduğu Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’ne gönderildi. Yaklaşık bir yıl sonra… Hürriyet Gazetesi 17 Ekim 1950 tarihli sayısında Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han’dan Türk çocukları için fil istediğini yazdı. Pakistan’ın göndereceği filin adı gazetenin adını taşıyacaktı: Azadi, yani Hürriyet… 14 yaşındaki Azadi 12 Ocak 1951’de İstanbul’a geldi, resmî tören düzenlenmedi. Geceyi İnönü Stadı’nda geçiren Azadi’ye, ertesi gün oynanan Beşiktaş-Austria ve Fenerbahçe-Vefa maçlarından önce sahanın çevresinde tur attırıldı. Üç gün İstanbullulara gösterildikten sonra Ankara’ya gönderildi. Mohini ve Azadi kısa sürede Ankara’daki hayvanat bahçesinde ziyaretçilerin gözdesi oldu. Ankara hayvanat bahçesinin ilk fili Mohini öylesine ünlüydü ki, pek çok kesimde onun adı kullanılıyordu. Örneğin, 1950’lerin tanınmış dolandırıcılarından Kazım Çalışır’ın ve Ankaralı gazeteci ve foto muhabiri Rıfat Atamtürk’ün lakabı Mohini’ydi. Yazar Orhan Pamuk da “Kafamda Bir Tuhaflık” adlı romanında çocukluğunu 1950’li yıllarda geçiren bir karakterine Mohini adını vermişti. Fillerin gelmesinin üzerinden bir yıl geçmemişti ki Pakistan Başbakanı Ali Han bir suikasta kurban gitti. Hindistan Başbakanı Nehru ise farklı ülke çocuklarına fil hediye etmeyi sürdürdü. Nehru’nun tüm dünyada popüler olmasını sağlayan bu yaklaşımı uluslararası ilişkiler literatüründe “Fil Diplomasisi” olarak anıldı.
1972’de bir Afrika fili olan Şirin de Mohini ve Azadi’nin yanına geldi; Ankaralılar artık bir ziyarette üç file kavuştular. Bir süre sonra Azadi, ardından 1996’da Mohini 50 yaşında öldü. Hacettepe Üniversitesi’nde muhafaza edilen kemikleri, 2009’dan bu yana Kemaliye’de bulunan Erzincan Üniversitesi’ne bağlı Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi’nde sergileniyor. Mohini, Azadi ve Şirin’le mutlu olan Ankaralıları bu kez bir haber mutsuz edecekti. Pakize… Ankaralıları heyecanlandıran bir isimdi. 6 metre uzunluğunda, 70 kilo ağırlığında piton cinsi dişi yılandı. Pakize iki kez firar etmişti, ilkinde 2 ay bulunamadı. Birincisinde 10 Haziran 2006 gecesi kayboldu, ertesi gün kafesindeki havalandırma boşluğunda uyurken bulundu. Nasıl bulunduğu açıklanırken Pakize ikinci kez firar etti. Yılanın kaçması başta Tarım Bakanı Bakanı Mehmet Eker olmaz üzere AOÇ yetkilileri ve vatandaşlarda paniğe neden oldu. ‘Arama timi’ yeniden işbaşı yaptı. Çatılar dahil her yer didik didik arandı. İki ay sonra yılanların korunduğu binadaki havalandırma boşluğunda, bir demire sarılı vaziyette uyuyorken bulundu. Çok bitkin görünen Pakize, kafesine geri kondu. Firarlarıyla ünlü Pakize’ye bulunduğu gün ziyaretçi akını vardı. Derken…
Türkiye’nin göz bebeği olan Ankara Hayvanat Bahçesi 73 yıl sonra, 26.08.2013 günü zamanın belediye başkanı İ. Melih Gökçek tarafından kapatıldı, yerine Anka Park yapıldı. Bir süre sonra, 2014’de hayvanat bahçesi müdürü Mustafa Sancar’ın Tübitak’ın önemli birimlerinden Ulakbim’e müdür yardımcısı olarak atandığı duyuldu.
Türkiye şaşkınlık içindeydi… Ankara Hayvanat Bahçesinin hayvanları ne oldu, nereye gönderildiler bilinmedi. Bilinen, Ankara’nın hayvanat bahçesiz kalmasıydı. Yazık oldu Ankara’nın Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat bahçesine.
Kaynakça 1 “Türk çocukları da bir fil yavrusu istiyorlar”, Doğan Kardeş, 11 Eylül 1950. 2 “Müjde! Müjde! Müjde! Fil geliyor!”, Doğan Kardeş, 15 Eylül 1950. 3 “Fil geliyor”, Hürriyet, 17 Ekim 1950. 4 “Şirin Hanım törenle valiye teslim edildi”, Akşam, 27 Aralık 1950. 5 “Nehru’nun Türk çocuklarına hediye ettiği fil yavrusu geldi”, Hürriyet, 26 Aralık 1950. 6 “Hürriyet isimli fil dün sabah şehrimize geldi”, Hürriyet, 13 Ocak 1951.
Selim Esen
Gercekedebiyat.com