Tekin Aral’ın Brigitte Bardot’su
1978-79’da karikatür dünyasına adım attıktan sonra, henüz bizi terk etmemiş ustalarımız içinde elini sıkma şansı bulamadığım tek karikatürcü Tekin Aral’dır. 1999’da, genç denecek bir yaşta ölmesiyle küçük de olsa bir anımın olamaması ukdelerimden biridir. Başından beri hep böyle miydi, bilmiyorum; kurucusu olduğu Fırt dergisinin amatörlere ayrılan sayfasına götürdüğümüz karikatürleri mizah ustalarımızdan İsmet Çelik değerlendirir, seçerdi. Daha çok Oğuz Aral’ın Gırgır’ında, kendimce “yazısız karikatür” kavgası verdiğim bu süreçte İsmet ağabeye bir karikatürümü beğendirip, Fırt’ta yayınlatabilmiştim. Fırt’ın koridorlarında gözlerim Tekin Aral’ı arar, 70’li yılların sonlarında, kendisiyle yapılan bir sohbeti televizyondan izlediğim ustayı yakından görmeyi, selamlaşabilmeyi çok isterdim. Televizyonda gördüğümüz bir ünlüyü yakından görmenin duygusu bambaşkaydı o yıllarda… Biz ölümlüler için bir ayrıcalık nedeni gibiydi bu. Hele el sıkışmak, konuşmak “torunlara miras” hatıramız olurdu. Tekin Aral, ağabeyi Oğuz Aral kadar ünlü, aynı zamanda “artis” gibi bir adamdı… Sözünü ettiğim televizyon izlencesinde Tekin Aral, dingin, kendinden emin ses ve edayla karikatürle ilgili bir anısını anlatıyordu: “Karşıma bir kadın oturdu. Karikatür portresini çizecektim. Kadının burnu-kulağı biraz büyükçeydi… Zorlanmadan çizdim, kendisine gösterdim. ‘Aaa, bu ben miyim?.. Hiç benzemedi’, dedi. O anda aklıma bir fikir geldi; o yıllarda Brigitte Bardot’yu o kadar çok çizmiştim ki, gözüm kapalı bile çizebilirdim. ‘Haklısınız, hanımefendi ben de beğenmedim çizdiğimi… İzin verirdeniz yeniden denemek isterim’ dedim. Kadın izin verdi, yeniden ama bu kez ezberimden çizdiğim Brigitte Bardot portresi gösterdim. Kadın sevinçle; “Evet, şimdi oldu işte, dedi.” Tanrının ömür yazarken babasından da cimri davrandığı kızı Ayşe Aral, Hürriyet gazetesindeki son köşe yazısında, “Teko’suna” özlemle yazdığı mektubunu şöyle bitirmiş: (…) Sabah akşam karikatürle uğraşıyordun. Tekin Aral ustamız, portre karikatürünü isteyen güzel kızına da, yine ezberinden Brigitte Bardot portresi çizip verseydi, diyorum… Brigitte Bardot bile, sevgi dolu bir baba için, kızının yanında karikatür kalır çünkü. Mustafa Bilgin
Ben de geldim sana sordum: “Benim de karikatürümü çizer misin?”
Senden şu cevap geldi: “Bu kadar güzelliği karikatürize edemem ben!”
Ne çok severdik birbirimizi...
Ne çok özledim seni...
“Baba” demeyi...
Senin sesini duymayı...
Küçükken birlikte oynadığımız oyunları...
Hamileyken sırtımı kaşıyıp, ayaklarımı ovalamanı...
Sana sımsıkı sarılmayı...
Kokunu içime çekmeyi...
18 Haziran hem Babalar Günü hem senin doğum günündü babam.
Yokluğun çok ağır geliyor babam...
Acın hiç dinmiyor, zaman geçtikçe daha da katlanıyor hatta.
Bilirim sen sevmezsin ağlamamı, güçsüz olmayı.
Her yaptığım iyi şeyi “Baba bak başardım” diye sana gösteriyorum içimden...
Ve biliyorum ki sen görüyorsun beni.
Seni ne kadar çok özlediğimi de görüyorsun değil mi Teko’m?
Seni çok seviyorum çok hem de...
Gerçekedebiyat.com