Ankara’ya sonbaharın geldiğini nasıl anlarız? / Nadir Avşaroğlu
Sıtkı hocam, İnsanlara sonbahar geldi mi? Diye sorduğunda... Havalar serinledi, Battaniye çıktı. Yapraklar sarardı Günler kısaldı gibi Klasik cevaplar alırsın. Oysa Ankara’ya sonbahar Türlü biçimlerde gelir. Mesela evde Pikeden vazgeçip, battaniyeyi alıyorsan Şort giymeyi bırakıp, eşortman giyiyorsan Evde paçalarını çorabın içine sokuyorsan Televizyon seyrederken battaniyeni arıyorsan Yastığın soğuk tarafından rahatsız oluyorsan Gece uykudan uyanıp üzerindeki battaniyeyi Hava kanalı kalmayacak şekilde örtüyorsan Ankara’ya sonbahar gelmiştir. Mesela Su damacanasını iki güne bir yerine Haftada bir değiştiriyorsan Kağıt mendil kullanmaya başlıyorsan Klozete oturduğunda bir ürperti hissediyorsan “Ulan bugün ne çok tuvalete gittim” diyorsan Duştan sonra başın üşümeye başlıyor Saç kurutma makinası kullanmaya başlıyorsan Ellerin ve cildin gerilip kuruyor ve nemlendirici krem kullanmaya başlıyorsan Giymekten yıpranan hırkanı nedensiz düşünüyorsan Aklına birden doğalgaz faturası geliyorsa Gayriihtiyari elinle kalorifer peteklerine dokunuyorsan Ankara’ya sonbahar gelmiştir. Artık balkona sigara içmeye çıktığında ürperiyorsan Balkondan yanan sokak lambalarını fark ediyorsan Dolaba sakladığın ıhlamurun yerini hatırlamıyorsan Pencerenin önü ceviz yaprakları kurumaya başlıyorsa Artık evin içine kara sinekler dolmaya başlıyorsa Nedensiz yere aklına kot ceketin geliyorsa Müzik, kahve ve filmler daha çok zevk veriyorsa Ankara’ya sonbahar gelmiştir. Ankara’da yaşayanlar artık yazlıklardan dönüyorsa Üniversitede okuyanlar yavaş yavaş kente geliyorsa Atkestanelerinin yaprakları kızarmaya başlıyorsa Sarı, yeşil, kahverengi, kızıl birbirine karışıyorsa Lüferin fiyatını ve palamudu düşünüyorsan Sabah spora gittiğinde üşümeye başlıyorsan Cep telefonundan hava durumuna izliyorsan İnternette dolaşırken mont fiyatlarına bakıyorsan Burnunun sızladığını hissediyor, üşüyorsan Akşamları arabanın farlarını yakmaya başlıyorsan Sade kahve sana daha tatlı gelmeye başlıyorsa Ankara’ya sonbahar gelmiştir. Artık karpuz yemek sana ferahlık vermiyorsa Markette karpuz reyonunda mandalin duruyorsa Caddenin başındaki kamyonetteki amca Artık gözükmüyor ve karpuz satılmıyorsa Pazar yerinde turşuluk kornişon satılıyorsa Ankara’ya sonbahar gelmiştir. Yaprak, çiçek ve kuş dağılıp, târümâr oluyorsa Eksiliriz sonbaharda, yaşlandığın aklına geliyorsa Yapraklar ölüyor, göçmen kuşlar gidiyorsa Yine dönerler, yeniden bahar gelir deniyorsa O büyülü sarı renk, sonbahar yüzünden seviliyorsa Öyle bir boş vermişlik ve yorgunluk hissediliyorsa Ama yine de hayat bir şekilde akıp gidiyorsa İçinde garip bir hüzün, sebebini bilemediğin ve hiç sevmediğin melankolik bir halin varsa Hafif bir üşüme gelip, sevdiklerine sarılmak İçini ısıtıyorsa Artık sonbahar gelmiştir. Sıtkı kardeşim Tüm bunları yaşamışsan Ankara’ya sonbahar gelmiştir. Sebepsiz yere gelen iç sıkıntısı, Bir şeyler yapma gayreti, İş bırakma isteği, Yataktan çıkmama hali ... Gibi belirtiler başlıyorsa Artık sonbahar gelmiştir. Ankara’da sonbahar Yüksek doz dram ve hüzün içerir. Sen sonbaharın geldiğini sanırsın ama Aslında sonbahar misafirlerini ağırlar Anlamsız yere içinde hüzünle karışık bir mutluluk “Pastırma yazı” ile kendini avutuyorsan Melankolik bir hal, devrik cümleler ve hazan Şairinin de dediği gibi Yaprak döker bir yanın, Bir yanın bahar, bahçe Nadir Avşaroğlu
Gercekedebiyat.com