acik-radyo-gercek-edebiya-17102024204707.jpg


Türkiye'de karasal yayına 13 Kasım 1995 gibi, Türkiye’de neoliberal atağın koşu için adım tazelediği bir tarihte İstanbul'da kuruldu.

Radyonun kuruluşundan altı yıl sonra da 2001 yılında da George Soros’un devasa vakfı Açık Toplum Vakıfları Türkiye şubesi ‘açıldı’! Radyo esas büyük misafirin gelmesi için alanı yumuşatma görevi görmüştü.

Açık Toplum Vakfı Başkanı Can Paker, neoliberal saldırıların iktidara getirilen AKP vasıtasıyla Cumhuriyetimizi her yönden kemirmeye başladığı günlerde (27 Ocak 2004) Tempo Dergisi'ne uluslararası spekülatör George Soros'un Türkiye'de hangi kurumlara yardım ettiğini ‘açık açık!’ açıkladı. (O günlerde kimse Türkiye Cumhuriyeti yasalarından korkmuyordu!) Derginin haberine göre Soros TESEV, Açık Radyo, Açık Site, Bianet, Umut vakfı, AÇEV, Tarih Vakfı ve Avrupa Hareketi'ne mali destek veriyormuş.

Vakıf faaliyetlerini, Kasım 2018’de FETÖ görüntülü Batı darbesinin püskürtüldüğü ve Açık Radyo’nun da desteklediği ‘Açılım-Çözüm Süreci’nin rafa kaldırıdığı  fena halde silahların konuşmaya başladığı zamanda “Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik kalkınmasına olumlu katkılarını yanlış tanıtan temelsiz hükümet kampanyası nedeniyle faaliyetlerini sonlandırdığını duyurmuştu.

(Bilindiği gibi George Soros tarafından kurulan ve 1 milyar dolar üzerinde bir bütçeye sahip Açık Toplum Vakıfları, dünya genelinde insan hakları, adalet ve hükümetlerin hesap verebilirliği konularında çalışan gruplar için dünyanın en büyük özel fon sağlayıcısıdır. Kuruluş amacına göre, ‘Dünya genelinde, her biri önde gelen yerel uzmanlardan ve kanaat önderlerinden oluşan bir yönetim kuruluna sahip 20’den fazla ulusal ve bölgesel vakıftan oluşan bir ağ aracılığıyla 120’nin üzerinde ülkede faaliyet göstermektedirler.)

Açık Radyo, babası Açık Toplum Vakfı’nın kendini feshetmesine karşın yayınına bugüne dek devam etmeyi başardı. Hükümet yanlısı basın yayın organları yüzlerine kapatılan onlarca neoliberal yazar, şair, gazeteci müsveddesi de Açık Radyo’da aile ilişkilerini devam ettirdiler.

Açık Radyo, resmi sitesinde kimleri konuk ettiklerini, TESEV’den MAZLUMDER’e, KADER’den KAMER’e, Amnesty’den Greenpeace’e, Adbusters'dan 350.org'a... her gün en az üç kişi ve/ya kuruluş temsilcisi Açık Radyo stüdyolarına konuk oldu ve olmaya devam ediyor." diyerek açık etti.

Ancak son zamanlarda Açık Radyo kuruluş yıllarındaki saldım çayıra yayıncılığına döndü. 24 Nisan 2024’te “Açık Gazete” programında ünlü neoliberallerimizden Cengiz Aktar’ın, “Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl anma etkinlikleri yasaklandı biliyorsunuz.” ifadeleri nedeniyle RTÜK’ten 189 bin 282 TL para cezası ve beş program durdurma cezası aldı.

Oysa “6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin dördüncü fıkrası” orada duruyordu, Açık Radyo yöneticileri bunu biliyorlar ama uymuyorlardı.

Maddede, “yasanın bir yıl içinde ikinci kez tekraren ihlali nedeniyle Kanun’un 32’inci maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca Yayın Lisans İptali” yazıyordu!

RTÜK, Cengiz Aktar’ın yayın sırasında ‘soykırım’ ifadesini dile getirmesi ve düzeltme yapmamasının “sorumlu yayıncılık” anlayışıyla bağdaşmadığını söyledi. Nihayet mahkemeye gidildi. Nihai kararda radyonun lisansının iptalinin hukuka uygun olduğu dile getirildi.

Heyhat! Türklerin ceza kanunu bize vız gelir tırıs gider diyenler yasa harekete geçirilince her zamanki gibi mazlumları oynamaya başladılar.

Murathan Mungan’ın generali olduğu hazır kıtalarını harekete geçirdiler! Radyo binası önünde basın açıklaması yaptılar.

Acaba şunu söyleyebilirler mi: “Ermeni soykırımı yaptık. Bunun savunulması basın yayın organlarında dile getirilmesi ifade özgürlüğü içine girer. Yasanın orada olması bizi bağlamaz, yasalar bize göre kendini düzenlemeli!

ERMENİ SOYKIRIMI VARDIR ERMENİ SOYKIRIMI YOKTUR  

Bu satırların yazarı konuyla ilgili -ünlü Perinçek Davası’nda ortaya çıkan- İsviçre’nin Ermeni· soykırımı yoktur, olmadı abi·’ demeyi hapisle cezalandırmayı nasıl yanlış buluyor, bunu ifade özgürlüğü görüyorsa Türkiye’de 'Ermeni Soykırımı vardır’ demenin de ifade özgürlüğü kapsamında olmasını savunuyor. Elbet yayıncıların 'yayıncılık sorumluluğu' etik ilkesine güvenerek...

Ama Murathan Mungan ve tayfası sayın Doğu Perinçek’e verilen cezaya aynı tepkiyi göstermediler!

Edebudsman Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler