nadir-avsaroglgercek-edeb-14072025215818.jpg


 Müdürüm

 

Ortaokul, lise çağlarında

Yaz tatiline girdiğimiz zaman

Hocalar yine de ödev verirlerdi.

Yaz tatilinde şu kitaplar okunacak

ve kitapların özeti çıkarılacak diye

 

Tahmin ediyorum, Lise 1’deydim

Verilen 5 kitaptan biri

İhtiyar Adam ve Deniz’di

Ernest Hemingway'in

Pulitzer ve Oscar ödüllü romanı.

Kısa olması nedeniyle

Ondan başlamak istedim

Başladığım gece bitti.

Çok etkilendim.

 

Bitirmek için sabırsızlandığım

Fakat bittiğinde de içimi

Tuhaf bir sızı bırakmış bir kitaptır.

Sanırım ne kadar farklı olduğunu

İnsan bitirince anlıyor.

Umudun değerini, kaybetsen bile

Ondan sonraki gün o işe aynı şevk ile

Heves ile başlamanın önemini...

ve onca şey arasında kalan masumiyeti.

 

Hemingway’in edebiyatta yalınlığın

En başarılı temsilcisi olduğunu kanıtlayan bir kitap.

Kübalı ihtiyar bir balıkçının balık avlamak için

Denizde geçirdiği günleri anlatır.

Öyle güzel anlatır ki, betimlediği birçok olaydan

Kendi hayatınıza çıkarımlar yaparsınız.

İhtiyar adam hayalindeki büyük balığı yakalamak için

Denize açıldığında siz de düşüncelere dalarsınız.

 

İhtiyarı adam günlerce

Küçük teknesiyle balık bekliyor.

Öyle bir balık oltadaki yemi yutuyor ki,

Büyük kocaman bir kılıç balığı

İpi çekeceğim derken ellerini mahvediyor

Beklerken hayatının çeşitli küçük ayrıntıları

Rüyasına, hayaline, aklına geliyor

Sonra büyük bir kılıç balığı yakalıyor

Kıyıya dönerken, yedeğine aldığı,

Teknesinden yarım metre daha büyük olan

Bu kılıç balığı, yol boyu kan kokusuna gelen

Köpekbalıklarınca didik didik ediliyor.

Bu mücadeleden elinde kala kala

Dev balığın iskeleti kalıyor.

 

Kan revan içinde, uykusuz ve bitkin

Sahile yanaşırken “beni adamakıllı yendiler...

Hem de ne yeniş.” diye geçirir içinden.

Sonra silkinir ve yüksek sesle şunu söyler;

“Yenilmedim aslında, biraz fazla açıldım, o kadar...”

 

Hayat yolculuğumuz da öyle değil midir?

Kimi için güzel bir kadındır “büyük balık”,

Kimi için zengin, iyi bir hayat, hayırlı evlat

Güzel bir ev, son model araba

 

Kimi, “büyük balık”ı hiç göremeden ölür.

Kimi, bir kez tuttu mu, bir daha denize açılmaz

Onunla gömülür.

 

Kimi ise yaşam denilen,

Şakaya gelmez deryanın dalgalarında

Yalpalana yalpalana arar büyük balığı

Bir ömür boyu...

 

Bu kadar dramatik bir hikayeyi,

Bu kadar uzaktan, bu denli yalın

ve tarafsızca anlatabilmek,

Hemingway’in en büyük başarısı.

 

İhtiyar Adam ve Deniz'i okurken ve

Bitirdikten sonraki ilk yarım saatte dahi

Dalgalarla sallanan sandalın üstünde,

Avuç içinizi parçalayan ve

Bir an olsun bırakamadığınız olta ipini

Düşünüp içiniz kıyılırken,

Bir yandan etinize geçmiş bir kancayla

Günlerce yol almanın ve git gide güçten düşmenin,

Her an ölüme yaklaşmanın hüznünü duyarsınız.

Denizin kokusunu ve dalgaların şiddetini hissederek

 

İhtiyar Adam ve Deniz’de

Süslü laflar, veciz sözler, monologlar yok ama

Okurken o sandalda siz oturuyorsunuz.

Taze yunus etinin yavanlığı midenizi bulandırıyor,

Rüzgarı ve bulutları hissedip havayı kokluyor,

Köpek balıkları ile mücadele etmeye başlıyor,

Olta ipinin ağırlığı omzunuzda bir yara açıyor,

Elinizden damlayan kana şaşırıyor,

Deniz tuzu kirpiklerinizi ağırlaştırıyor,

Gün batımını ve sefaleti hissediyorsunuz.

 

Müdürüm

 

2002 tarihli Radikal Gazetesi’ndeki bir haberde

Hemingway'in kitabına konu olan

Kübalı denizci Gregorio Fuentes’in

104 yaşında balıkçı köyünde öldüğü yazıldı.

Gerçekten var mıydı, yaşamış mıydı?

Hemingway'in hayalinde miydi?

Bilinmez

 

Seyahati çok seven ve

İspanya İç Savaşına katılarak

Çanlar Kimin İçin Çalıyor’u yazan

Afrika tepelerinde safari yaparken

Kilimanjaro’nun Karları’nı yazan

Ernest Hemingway

Küba’da bir balıkçı köyünden

Aldığı ilhamla bu kitabı yazmış

Keşke Yağmur Ormanları’nı da

Hindistan’ın tapınaklarını da

Asya’nın uçsuz bucaksız tundralarını da

Gezebilse, yazabilseydi.

 

İhtiyar Adam 

Saatlerce, günlerce, gecelerce

Avıyla mücadele eden,

Mücadelesini avına duyduğu saygıyla kazanan

Fakat ne yazık ki birkaç köpekbalığına

Kaybeden yaşlı, sessiz ve ne yazık ki talihsiz

Bir balıkçının hikayesi.

 

Keşke çocuk ihtiyarın yanında olsaydı dediğim

Okurken avuç içlerimin halat kesiği olduğu bir kitap.

 

“Yaşlı adam düşünde aslanları görüyordu.”

Diye biter bu şahane eser.

 

Orhan Veli'nin nasırı gibi düşünülebilir bu roman,

Kim neylesin bir ihtiyarın balık tutma macerasını?

Halbuki gerçek tam bu kitapta anlatıldığı gibi.

Köpek balıklarının canı cehenneme

Sen kazandın

Sen kazandın ihtiyar

 

Nadir Avşaroğlu
Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler