Nazım Hikmet Gamı / Sabahattin Yalkın
DO / Osmanlı bir damladan doğan ırmak
Zaman içinde kimlerin kanı kimlerde akar
Kimler taşır göğü damarların kırmızısında
Sesi Selanikli bir sabaha açan akasya
Buhurdanlı salonda çerçevesinden çıkan resim
Adını yaşamlar kulağına ezanlı dualarla
Mahyasız bir bayrama döner iki göz arası
Aşksızlıktan kurur Arap dadının siyah karnı
RE / Tamburi Cemil Bey’ in tamburundaki peşrev
Celile Hanım’la Yahya Kemal rengârenk şiirlendiğinde
Bir dal inceliğinde çinili şarkı düm teke düm tek
Kim bilir nasıl allanır kalbe düşen beste
Hangi yalının perdeleri açık kalmıştır
Hangi sular Boğaz’ın sevdasına karışır
Gizli gizli başlar sözcüklerin kavgası
Putlar yıkılır putlar yekinir vakit isyandır
Mİ / Büyük Savaş öncesi ekmeğin bilinmeyen dili
Güneyde çeltik saplarından daha incedir sıtma
Biberli kara ekmeğe katık has un ekmeği
Ve Ankara Hapishanesi’nde voltalı çaylak Nâzım
İlk kez güneşe çıkarılmış şiiri anadan doğma üryan
Konaklarda anlatılanlara benzemiyor kavruk insanlar
Ne Dadaylı Pala Tahir ne Zilli Hasan ne de Boyabatlı Kâzım
Bitlis tütününde her nefes bir başka efkâr
FA / Her gün ölümü yaşamaktansa
Şimdi mayıslı bir İstanbul düşün iç çamaşırı giymeyen
Boğaz vapurlarında çiçeğe düşmüş dağınık saçlarını akşamın
Zencefil kokulu bir gazelin “ mısra-ı berceste ” ağzını
Üstümüzden dolu-dizgin geçen karanfil kanatlı zamanı
Yaşamdandır hep bu tutku bu ağıtlı yüz bu ölüm korkusu
Döne dolaşa yaşımı soruyorsun… Aşkla akran sayılır
Karadeniz’de nokta teknenin kaderine belki gök yakışır
SOL / Bitmez tükenmez bir Anadolu ağıdı
Öyle bir masal ki soluğun bırakmaz soluğumu
Güneşle doğar güneşle ağar güneşle batar
Frenk kentlerinin çıplak heykelli bulvarlarında suskun
Suskun dolaşırken tozlu bir köy yolu sarılır ayaklarıma
O ağlar ben ağlarım yasaklı bir türküde yasımız başlar
Şimdi nerde hangi ağacın altında bana ayırdığın mezar
Türkçemde gömülü olsam da sonsuz zamanlara
LA / Yaşamın sonsuz dengesi
Ayırmak denizi dalgadan suyu tuzdan… Kumsala ihanet
Küçükayı’dan Büyükayı’dan yıldız koparmak… Göğe ihanet
Ağacı yapraksız bırakmak başağı yağmursuz…Toprağa ihanet
Taşı kayadan öpüyü dudaktan aşkı bedenden ayırmak...Doğaya ihanet
Memeden sütü kesmek çocuğu ninniden…Anaya ihanet
Şiiri sazdan düşmek türküyü kınalı gelinden…Anadolu’ya ihanet
Yasaklamak güneşi sevilendiği kenti konuştuğu dili…Nazım’a ihanet
Sİ / Ölüm ya da özlemin ıslak mavisi
Mutluluğun resmini mi soruyordun Abidin’e
İstanbul’un sevdası Bursa’nın Sinop’un aşı suyu kanında
Oysa hiç kimse düşmedi senin düştüğün yalnızlığa
Islak bir özlemdi gözlerindeki Boğaz mavisi
Yere göğe bir başkaldırı olsa da kırık kalpli direnişin
Sözcük sözcük dize dize Türkçe’nin en güzeli anamın dilinde
El ele göz göze şiir şiire nice ölümlerle nice dirimlerle
Sabahattin Yalkın
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR