Son Dakika



24 Kasım 2015 tarihinde Sukhoi Su-24M tipi savaş uçağın düşürülmesi  tarihin kırıldığı gündür.  Daha önemli tarih 31 Ekim 2015’te sivil Rus uçağı Metrojet’in Mısır’da sabote edilmesidir ( Beslan2).  Bu sivil uçağı içinde kadın ve çocuklarla düşürenlerle,  Beslan’ı düzenleyenlerin aynı odaklar olduğunu düşünüyorum.

 

İnce ayrıntılara girmeden tarihin kırılmasına neden olabilecek gerçekleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

1 Eylül 2004 tarihinde karanlık güçler tarafından Rusya’da  Beslan baskını gerçekleştirildi. Suçsuz çoluk çocuk katliama uğradı. Türk ve Rus ilişkilerinin gelişmesinden endişe duyan güç odaklarınca tezgahlandığı çok açık olan bu çirkin terör eylemi sonrasında, Ankara’ya Rusya’dan olacağından daha sönük bir ziyaret gerçekleşti.  O zamanın Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı  Vladimir Putin,  4 aralık 2004’te Beslan ertelemesinden sonra Ankara’yı ziyaret etti.

 

Bu önemli bir tarihti. Batılıların kabusuydu bu.  Bu iki dost halkın Avrasya ekseninde yakınlaşıp işbirliğine girmesi. Hem de Türkiye bir NATO üyesi . Vladimiroviç, Türk halkına dost politikalarla geldi sahneye.  Türkler’e  Avrasya’nın kapılarını açtı. Hiçbir Rus liderin yapmadığı kadar yakınlaştırdı bize akrabalarımızı. Buna kendi halkı da dahildir. Bu ülkenin en güçlü ve en akıllı bürokratlarından biri olarak gördüğüm Dimitri Peskov bir Türkolog.  Çok değerli bir devlet adamı. Onun da olumlu katkılarının olduğu açık bir gerçek.

 

Türkiye’nin batıyla ilişkileri o zamanlar sancılıydı. Türkiye’yi son derece rahatsız edecek bir fabrikasyon hem halkımızın, hem de önemli devlet adamlarımızın ve üst düzey ordu mensuplarının tepkisini çekiyordu.  Bu yüzden Vladimir Putin ve gelişen ilişkiler bir tehtid olarak görüldü.  Türkiye jeopolitik hesaplarını Avrasya coğrafyasına kaydırabilirdi.  

 

1991’de SSCB’nin dağılmasından sonra Rusya ile yaşanan iyi ilişkiler 24 yıl sonra neden şimdi durma noktasına geldi? Tabii ki tarihte yaşanan 13 savaş ve yüzyılların soğuğu 24 yılda ısınamazdı.

 

İlişkiler AKP hükümete gelmeden başladı. Ticari ilişlkiler gelişti ve bireysel bazda devam etti. Yaklaşık çeyrek milyon evlilik bu iki halkın birbirine olan benzerliğinin ve dostluğunun kanıtıydı.  Rusya’nın Baltık ülkelerini ve Ukrayna’yı kaybetmesi ve kısa süreli Gürcistan savaşı, Rusya’nın dış politikasını yeniden revizyondan geçirmesine neden oldu. Türkiye boş huhuksal davalar sonucunda yeni bir eksene doğru itildi.  Asimetrik savaş mekanizması darp edilmek istendi!

 

Bu arada Rusya’da Türk şirketleri gittikçe güç kazandı. Vizenin kalkmasıyla charter uçuşları arttı. Rusya’ya gidiş kolaylaştı. Türklerin sayısı hızla çoğalmaya, evlilik ve bu evliliklerden olan çocukların sayısı artmaya başladı. Rus kadınlarına olan ilgi öyle arttı ki, özellikle Antalya bölgemizde bir çoğu seçkin olan vatandaşlarımız bu bayanlarla evlenmek için ailelerini terk ettiler. Rusya’ya Türk göçü iyiden iyiye hızlandı. Bir dönem sosyal medyada, örneğin V Kontakte Türkiye’den Rusya’ya erişimi engellendi. Türk erkekleri gece gündüz Rus bayanların peşindeydi. Budan rahatsızlık duyanlar vardı ama sessizdi.

 

Rus toplumu gerçek anlamda bir bilim ve kültür toplumu.  Rus insanı saf, iyi niyetli ve dost-akraba canlısı, paylaşımcı, eğitimli ve hobi sahibi.  Onlarla konuşmak, bilgi alış verişinde bulunmak, balık tutmak, garajda hem votka içip hem de araba tamir etmek büyük bir zevk. Oraya giden Türklerse Ruslar’a ters gelmiş olabilirler. Azgın kapitalizmi bilen, ticaret dehası yüksek,  yüz dolara yüz takla atan, sekse aç ve kadın canlısı tavırlarından söz ediliyor maalesef. Bu yalnızca endişenin küçük ve gülünç bölümü. Bu sorun bir ara Türki Cumhuriyetler tarafından da dile getirildi.

 

Türkler farklıydılar.  Orada iş yapan bir çok konuk yabancı ve şirket var, ama hepsi öksüz ve gidiciydi. Oysa Türklerin çoğu kalıcıydı. Türklerin bu günün Rusya topraklarında tarihi, eski bir geçmişi, akrabaları ve soydaşları vardı. Rusya’da yerleşik Tatarlar, Başkurtlar, Azeriler ve daha bir çokları gelen Türklerle yakınlaşmaya başladı. Bir atasözü oralarda hep söylenir;  ‘’ Poskrebi russkogo i uvidish tatarina’ yani ‘’Rus’u kazı, altından Tatar çıkar.’’

 

Bir yandan batılıların Avrasya’da Rus-Türk yakınlaşması korkusu hakimken, Rusya yönetiminin maalesef  TURAN ENDİŞESİ duyduğunu ve ajanda hazırlamış olabileceğini düşünüyorum. Çünkü Rusya’yı yalnızca Putin ya da Peskov yönetmiyor. Dev bir imparatorluktan söz ediyoruz. Kontrol ettikleri Avrasya coğrafyasındaki halkların bir çoğu etnik Türk, ama Rus kültürüyle doktrine edilmiş durumdalar.  Anadolu’dan gelenlerse farklı bir aşı etkisi yaratabilirdi. Bu endişe Moskova’da aslında hep vardı. Ermenistan üzerinden Azerbaycan’a karadan bağlantıyı kesmek, Karabağ oyununun en önemli hedefidir.  Türkiye’nin Şangay işbirliğine girme konusu da Türkçe konuşan uluslar olmasından dolayı Moskova’nın çekincesine maruz kaldı. Uçağa verilen yüksek tepki çok önceden hazırlanmışa benziyordu.

 

Turan konusundaki endişenin  gelecekte olabilecek  gelişmelerden dolayı da meydana geldiğini düşünüyorum.  Rusya’da etnik Slav-Rus sayısının azalması önemli bir sorun. Rusya her zaman demografik yapının kontrolü konusunda profesyonel bir devletti.  Hem yumuşak,  hem sert asimilasyonlar,  hem de akıllı sürgünler, güçlü eğitim sistemi, cazibeli kültür yaşamının bu günün dev Rusya imparatorluğunu  yarattığını herkes biliyor. Putin yönetimi ikinci ve üçüncü çocuğa ekonomik prim veriyor. Ülkenin doğusunda  Çinlilerin, genelinde Kafkasya ve  Özbek kökenlilerin sayısı hızla artıyor. Bu da endişe verici onlar için.

 

Bu bağlamda hava sahası ihlalaleri, Türkmenlerin bombalanması, PYD ve PKK ile flört aslında o uçağın düşürülmesinden önce başlamıştı.  Akdeniz’de bir Türk savaş uçağı da düşürüldü ama Türkiye’de Suriyelilere veya Ruslar’a karşı düşmanlaştırma kampanyası düzenlenmedi. Oysa Suriye Rus füzeleri ve personeli kullanıyor, buna rağmen Türkiye ölçülü tepki verdi.  Ekim ayında gelen “birinci uçak” düşürülmedi. Türkmenler bombalandı, nota verildi.  İkincisi düşürüldü ve maalesef pilot hayatını kaybetti.  Rusya bence Türkiye ile arasına bilinçli olarak biraz mesafe koydu. Bu iki ajanda kapsamında olabilir.

 

Kısa ve öz:

 

Ajanda 1: Demografik planlama ve ileriye dönük Turan endişelerden dolayı Türkiye’yi kendilerinden biraz uzaklaştırdılar. Türk sivil halk akımını kestiler. Türk erkekleri ve Rus kadınları arasına başarılı bir şekilde set çekildi. Türkiye istedikleri her adımı atsa bile ilişkilerin eskisi gibi olmayacağını her fırsatta belirtiyorlar. Çünkü belki de istediklerini aldılar.

 

Ajanda 2: Umarız böyle bir ajanda yoktur.  Kerkük’ten Mersin’e  ‘Karanlık bir devlet’ kurmak için batılı ülkeler Türkiye’nin üzerine daha fazla gidemez.  Bu saldırı NATO’ya çok zarar verir.  Rusya ile Türkiye’yi savaştırmaktan başka çareleri ve sabırları kalmadı. Muhtemel ciddi bir savaş yaşayacak Türkiye yara alır, büyük Ermenistan denemesinde olduğu gibi ayaklanma başlatılır ve Türkiye paralanır. İskenderun’a Haçlı donanması saldırır. Deniz kuvvetlerimizin üzerine belki de bundan çok gidildi. Davalar, hapisler ve istifalar. İskenderun Deniz Savaşı.  Projenin ana hedefi  işte o körfez.  PYD, aldığı haçlı desteğiyle  Arap ve Türkmen halklarına kan kusturarak toprak kazanıyor.  En önemli hedef kesinlikle İskenderun.  Ancak! Önce Türkiye hedefinin yumuşatılması lazım.  Bu görev Rusya’ya biçilmiş olabilir. Ruslar’a ‘Türkiyeyle savaşın, diğer cephelerden size saldırmayız ’ kağıdı açılmış olabilir. Bence Metrojet olayını yapan caniler, bunu Türklerin üzerine atmak için Moskova’ya kağıt açtılar. Biri sivil, iki uçak birden bu siniri doğurdu.

 

Sonra ne olur? Rusya’da birden başlayan bu «ülkücü» alerjisi neden?

 

Rusya muhtemelen sivil Türk işgali olarak gördüğü kalabalığı azaltmaya başladı dedik. Bu bağlamda en öne çıkan kişiler milliyetçi, MHP li ve Turancı olabileceğinden kuşkulanılan Türkler. Rusya Federasyon Konseyi Anayasa Hukuku Komitesi Başkanı Andrey Klişas, Türkiye'de faaliyet yürüten MHP'nin gençlik kolları olarak bilinen Ülkü Ocakları'nın, Rusya'da yasaklanmasını talep etti.  Mısır’dasabote edilen Rus sivil uçağının arkasında sanki ülkücüler varmış gibi yarı bulanık bir açıklama geldi FSB liderinden. NEDEN? Ülkücüler böyle bir eylem daha önce yapmadılar. Yapsalar onlara önce Avrasya Türkleri’nden iğrenti gelecektir. Kazanacakları sıfır, kaybedecekleri korkunçtur.  Ama neden Rusya bu zümreyi kara listede istiyor?

 

Ajanda 2’ye devam:  Bu ajanda yürürlüğe  sokulup Rus Türk savaşı çıkatmayı başarırlarsa, büyük kitle ölümlerinden sonra hayatta kalan Türklerin siyasi eğilimi bugüne hiç benzemeyecektir.  Muhafazakar islam-merkez sağ kesinlikle bitecektir.  68 kuşağı devrimcilerinin ana ideolojisi o zaman SSCB’den yönetiliyordu ve ulusalcılığa yer yoktu. Türki cumhuriyetler ve Turan endişesinden dolayı bizim devrimcilerimiz bilinçli bir şekilde ulussuz, mitolojisiz, sırf enternasyonel sosyalizm mücadelesi verip kaybettiler. Ülkücü ve Turancılar onlar için hem faşist hem de düşmandı.  Oysa ajanda 2. gerçekleştiği taktirde hayatta kalan Türk halkının çoğunluğunun şimdiki Slav toplumlarında gördüğümüz sosyalist-su katılmamış milliyetçi dokuya benzer bir eğilim göstereceğini düşünüyorum.  Geriye kalan Türkiye’nin tamamı ‘ yaşanacak travmadan’ sonra tam Türkleşir.  Sol kesim tamamen ulusalcılaşarak, islami eğilimini törpüleyen milliyetçi kesimle dayanışmaya girer. Turancılık tavan yapar. Geriye kalan Türk halkı ‘kafatasçı olmayalım’ paranoyasından kurtulur. Akan kanlar ve paralanan ülkenin sorumlusunu Rusya olarak görülür. Diğer yandan Türkiye’ye karşı yapılan bu kanlı oyun yüzünden Rusya’nın Avrasya Türk toplumlarıyla ilişkileri çok bozulabilir. O liderlerin koltuğu sarsılabilir. Oradaki halkların kalbi ve dimağı değişebilir.

 

Birleşik ‘Babil Devleti’ daha doğrusu İSRAİL II.  Bu fabrikasyon bölgedeki tüm halklara kan kusturmak  için kullanılacak, bunun için sabırları taştı. Tek umutları Rusya kaldı. Türkiye’ye karşı açılan savaş, karşılığında Turan-Türk Birliği mücadelesini  orta ve uzun vadede aşırı körükleyebilir.  Ağır ve kanlı bir senaryo.  Yazarken bile rahatsız oluyorum, yanılmak istiyorum.  

 

İşte şimdilerde  Rus yönetiminde gördüğümüz Ülkücü -Turancı alerjisinin nedeni Ajanda 2. olabilir. Gelecekteki  hasmına karşı önlemler.

 

Dost ve akrabamız Rus halkına ve devletine sesleniyorum.  Oyuna gelmeyelim. Türk Rus dostluğu devam etsin. Türk halkı size düşman değil.  Medyanızdaki kampanyayı durdurun. Her olumsuzluğun ardında Türkiye bulmaya çalışılmasın. Haçlı oyunundan çıkın. O size fayda getirmeyecek.  Tarih halklarımızın lehine kırılsın. Emperyalizmin oyununa gelmeyin.  Rusya ve Türkiye halkları acılar yaşamasın.  O iki Alman zırhlısının Sivastopol ve Odesa’yı bombalaması ve çarlık Rusyasının sazan gibi bu oyuna gelmesini anımsayın.  Bu gülünç oyun  o iki imparatorluğun da sonunu getirmişti.  Asıl tehlikeli ‘kurtlar’ yüz binlerce Türk ve Rus’un kanının akması için sabırsızca bekliyor.  Bu oyunu beraber bozmalıyız.

 

Cem Güneş

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM