cem-gunes-iskandinav-dugu-11082025092000.jpg


Yer: Norveç’in üçüncü büyük kenti olan Trondheim. 

Norveçli genç bir çift evleniyor ve bu eğlenceye davetliyiz. Üç ay önceden isimlerimize düzenlenen davetiyelerimizi aldık. Geleceğimizi teyit ettik. Gelecek kişi sayısına göre hazırlık yapıldığını biliyoruz. Yanımızda başka birini getiremiyoruz. 12 yaşından küçük çocuklar için üç bakıcıyla anlaşılmış ve çocuklar seçilen bir evde ayrı programa alınıyor. 

Toplam altı kattan oluşan kültür ve sanat evinin ilk katlarında orta boy bir kitaplık, müzik kurslarının verildiği ve müzik enstrümanı kolleksiyonunun sergilendiği lokaller, büyüklüğüne göre konserlerin, tiyatro ve piyeslerin düzenlendiği salonlar yer alıyor. En üst kat ise zaman zaman bu tip etkinliklere ve toplantılara ayrılıyor. 

Yukarı kata çıkıyoruz. Masalar hazırlanmış ve evlenen çift bizi karşılıyor, el sıkışıp tebrik ediyoruz. Çift gündüz vilayette yapılan ve yalnızca anne babaların ve nikah tanıklarının geldiği küçük bir seremoni ile imzaları attılar. 

Eğlence akşamı altın veya para borsası yok. Daha önceden arzulayanlar katkı olarak damadın hesabına para aktardı, kimileri de seçtikleri armağanları geline teslim etti. 

Akşamın programı üzerinde isimlerimizin yazılı olduğu masa ve yeri bulup oturuyoruz.  

Derken ön atıştırma için anons yapılıyor. Gıcırtılı yüksek, asimetrik ve kulak tırmalayıcı ses tonlarıyla mikrofon ayarı yapılmıyor, çünkü ayar çok önceden yapılmış. 

Ön atıştırmadan sonra gelinin annesi ve ardından damadın annesi birer konuşma yapıyor, alkışlanıyor ve kadehler kalkıyor.

 

Sıcak yemek servisi yapıldıktan ve yemek bittikten sonra da gelin ve damadın babaları konuşmalarını yapıyor. 

Bu konuşmalardan sonra bir ara verilip tatlı ve kahve çay servisi yapılıyor. Bu sırada isteyen akraba ya da dost konuşma yapma şansını yakalıyor. 

Akşamın ilerleyen saatlerinde dans ve müzik başlıyor. Eğlenmek ve dans etmek çok keyif verici çünkü gelinin eteğine asılan, yerlerde sürünen, ağlayan, ortalıkta koşuşturup bağıran çocuklar yok. Onlar toplandıkları evde başlarındaki sorumlu bakıcılarla beraber mutlular. 

İçki ve yiyecek servisi bittikten sonra bar ve servis görevlisinden isteyen ücret karşılığında ek içecek ya da yiyecek siparişi verebiliyor. Dans müziklerin arasında zaman zaman lirik melodiler daha düşük ses seviyesiyle çalınıyor ki birbirini tanımayan konuklar konuşabilsin. 

Bu özel ve hep anımsanacak gecenin doğasını bozacak hiçbir olay olmuyor. Örneğin ağlama krizine giren bir yetişkin, bağırıp çağıran ve kavga çıkaran gençler yok. 

Programda belirtilen bitiş saati yaklaştığında gelinle damat çıkışa yakın bir yerde bulunuyor ve konuklar tekrar tebriklerini ilettikten sonra lokalden ayrılıyor. 

Hava ılık, gece 12- 13 derece. İskandinavya’da tipik bir yaz akşamı. Rıhtımda teknelerin yanından bir yürüyüş yapıyoruz. Geceleri halen yarı gündüz olmasından dolayı sanki Samsun’da bir akşam üstü gibi. 

Geceye bizim de ruhumuzdan tonlar karışsın diye cep telefonumdan bir Türk müziği açıyorum. Biraz hüzünlüyüm aslında ama o hüzün çook derinlerde. Şartlar ve coğrafya ne olursa olsun ruhumuzun melodileri böyledir; 

Cem Güneş
Gercekedebiyat.com
 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler