Ve Yayınevi'nden açıklama
GERCEKEDEBİYAT'IN NOTU:
Sayın Ahmet Yıldız,
3.11.2018 tarihinde Gerçek Edebiyat adlı internet sitenizde yayımladığınız "Eleştirimizi yayınevleri mi yönetiyor? Ve Yayınevi'nin açıklaması ve bizim açıklamamız" başlıklı yazınızı üzüntüyle okudum.
Yayınevimizin -ekran görüntüsünü- paylaştığınız açıklamasından nasıl olup da "eleştiriyi yönetme, yönlendirme çabası" çıkarttınız, nasıl böylesi bir düşünceye savruldunuz, anlamak olası değil.
Yayınevimizin açıklamasında "İnternette yayın yapan ve belli bir düzeyi hedefleyen yayın mecraları yayımladıkları yazılarda -tıpkı basılı mecralarda olduğu gibi- belirli bir niteliği gözetmelidirler." çağrısı vardı. Ne dünkü evlere şenlik "Feminist Faşizm!" manşetiniz, ne de sözünü ettiğim bugünkü yazınız bu çağrının en azından sizin ve haber sitenizin nezdinde bir karşılık bulmadığını, bulamayacağını gösteriyor. Yine de yazdığınız her şeyi tek tek yanıtlayacağım.
Zihniyetinizin yansıması daha ilk cümlenizde kendisini ele veriyor: "Merve Çanak adlı genç bir öğrenci kızımızın..." Kitabını henüz okumadığınız bir şairi bu sözcüklerle küçümsemek ne eleştirinin ne de haberciliğin etiğine sığar. Merve Çanak yirmili yaşlarında, İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan, ilk şiir kitabıyla güzel bir ilgi görmüş, iyi şiirler yazan genç bir şairdir, düşünceniz ne olursa olsun yazarken nezaketli ve saygılı olmanız gerekir. Okumadığınız bir şiir kitabı hakkında "Merve Çanak'ın metinlerine şiir giysisini kim giydirdi?" diye sormanız da gerçekten takdir edilesi! (Sabahki versiyonda vardı, neyse ki sonradan yazınızdan çıkartmışsınız bu ibareyi.)
"...yazıya şairin feminist vs. etrafını örgütleyerek hem yazarına hem yayın yönetmenine ahlaki sınırın üzerinde tepki göstermesi, gazeteduvar'ın da yayınladıkları yazıyı savunacak yerde yazıyı kaldırması..." diye yazmışsınız. Vasat bir veriştiri yazısını okuyan insanların yazıyla ilgili düşüncelerini, eleştirilerini, rahatsızlıklarını sosyal medyada paylaşmalarından niçin rahatsızlık duyuyorsunuz? Niçin bunu bir linç kampanyasıymış gibi gösterme uğraşı içindesiniz? "Ahlaki sınırın üzerinde tepki" demekle neyi kast ediyorsunuz? Ortada bir linç varsa, bunun odağında genç bir şair ve onun ilk şiir kitabı Hiçölüm var! "Feminist Faşizmi!" başlığı eşliğinde genç bir şairin fotoğrafını afişe etmek mi sizin habercilikteki ahlak anlayışınız? İnsanlar vasat olduğunu düşündükleri bir yazıya vasat diyemeyecekler mi, eleştiremeyecekler mi? Sorular daha da çoğaltılabilir... Gazete Duvar'ın yazıyı önce yayımlaması, sonrasında kaldırması tümüyle kendi tasarruflarıdır, yazının kaldırılması için yayınevimizce herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.
"Bu gelişmelerden sonra Ve yayınevinin yayınladığı bildiri işin tuzu biberi olmuştur. Kendisine istediği kitabı 'edebiyat yapıtıdır' yaftasıyla (tartışmasız!) yayınlama özgürlüğünü savunmuş, ama bu kitaba eleştirileri 'eleştiri dışıdır' diyerek yayınlanmamasını, sansürünü önermiştir!" diye yazmışsınız. Sayın Yıldız, açıklamamızın hiçbir yerinde söz konusu yazının sansür edilmesi önerilmemiştir. 'Edebiyat yapıtı' yayımlama konusuna gelince, evet, Ve yayınevi, kurulduğu ilk günden beri edebiyat yapıtları yayımlıyor, niteliği gözetiyor. Yayın listemize şöyle bir göz atmanız bile bunu anlamanıza yeter. Bir yayınevi hakkında yazarken insan bir merak edip bakmaz mı neler yayımlıyorlar diye?! Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma hastalığı ne yazık ki her alanda sürüyor. Dilerseniz Ve Yayınevi'nin tüm kitaplarını inceleyin, bir teki için "edebiyat yapıtı değildir" derseniz, çok açık söyleyeyim, yayıncılığı bırakır, dükkânı kapatır gideriz!
"Yaşadığımız bu son tartışma özellikle yayınevi yönetimleri kaynaklı nasıl bir sefalet içinde olduğumuzu göstermektedir." diye yazmışsınız. Yaşanan bu tartışmaların gösterdiği tek bir şey var bana göre, o da yazın ortamının nasıl bir sefalet ve cehalet içinde olduğu. Ve Yayınevi sizin sandığınız türden bir yayınevi değildir sayın Yıldız, tanımadan, bilmeden hakkında kalem oynatmak, bir yayınevinin yıllar içinde, tırnaklarıyla kazıyarak yarattığı değere karşı girişilmiş bir itibar suikasti olur ki bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Yazdıklarınızın bizi de ilgilendiren kısımlarına sizin verdiğiniz numaralarla madde madde yanıt vereyim:
1) "Artık günümüzde yayınevlerinin yayınladığı bir kitabın bir edebiyat yapıtı olup olmadığına güven sıfırlanmıştır. Bunu bir takım eleştirileri yasaklayarak filan artık engelleyemezsiniz!"
Toptancı ve haksız bir yargı bu. Yayınevlerinin de kimlikleri, kişilikleri vardır, yıllar içinde hem neleri yayımladıkları hem de nasıl yayımladıklarıyla oluşur bu kimlik. İyi okur hangi yayınevlerinin yayımladığı kitaplara güveneceğini bilir. Günümüzde de birçok değerli yayınevi çok zor koşullarda da olsa nitelikli yapıtlar yayımlama çabasını sürdürüyor. "Eleştirileri yasaklamak" konusuna gelince, bizim eleştirileri yasaklamak gibi bir çabamız -sözü edilen vasat yazı da dâhil olmak üzere- asla olmamıştır.
2) Sizin de belirttiğiniz gibi Ve Yayınevi kendisini "nitelikli içerikleri estetik tasarımlarla okura sunan butik bir yayınevi" olarak konumlandırmıştır, "koleksiyon değerinde kitaplar" yayımlamak için gecesini gündüzüne katarak çalışmaktadır. Gelen her başvuru titizlikle değerlendirilir, yayımlanmaya değer görülenler iyi bir editoryal çalışmayla ve estetik bir tasarımla okura sunulur. Yayınevimizin yayımladığı kitaplara göz atmak, şairleri, yazarları, çevirmenleri, editörleri konusunda bilgi verdiği gibi nasıl bir yayın çizgisi izlendiğini de gözler önüne serecektir. Yazınıza sonradan eklediğiniz (sabah yayımlandığı hâlinde yoktu) "...yayınevinin Özdemir İnce gibi önemli şairimizin kitabını, Kaan İnce gibi intihar etmiş genç bir şaire vefayı ve nitelikli gençlere yer vermeye çalışmasını saygıyla karşılıyoruz." sözleri yazıyı yayımladıktan sonra yayın listemize kısaca bir göz attığınızı ve bunun ne kadar yararlı olduğunu gösteriyor.
2) (Mükerrer 2. madde): "İnternet ortamında yayıncılık yeni bir durumdur. Basılı eserlerde sonradan düzeltme olanağı yoktur. Ama internet yayıncılığında vardır. Ama bu olanak vardır diye her yazı yayınlanmamalıdır. En az matbaa/ baskı yayıncılığında olduğu gibi yayından önce dikkat etmek gerekir. Bu nedenle yayınlanacak bir yazı ya yayınlanmamalı ya da yayınlandıktan sonra hangi nedenle olursa olsun silinmemelidir."
Ve Yayınevi'nin dünkü açıklaması da bu yöndedir: "İnternette yayın yapan ve belli bir düzeyi hedefleyen yayın mecraları yayımladıkları yazılarda -tıpkı basılı mecralarda olduğu gibi- belirli bir niteliği gözetmelidirler."
6) Ve Yayınevi, tüm eleştirmenlerin, duyarlı okurların, yazın insanlarının yayımladığı kitapları didik didik etmesine her zaman açıktır. Nitelikli eleştirilerden her zaman sevinç duyar. "Yeni Elif Şafak'lar yaratma çabalarına izin vermeyeceğiz!" türünden bayağı, ucuz söylemlere ise gülüp geçer.
7) Biz yayınlıyoruz, buyrun eleştirin!
Toparlayacak olursak, gerek basılı mecralarda, gerekse internet yayıncılığında, neleri yayımladığı, nasıl yayımladığı, nasıl bir dil kullandığı, nasıl bir tavır aldığı, kısaca çizgisi, duruşu, niteliği yayıncının karakterini, kişiliğini belirler. Bu kimlik önemlidir. Ve Yayınevi bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da nitelikli çizgisini sürdürecek, yazın ve düşün dünyamızı zenginleştirmek için tüm gücüyle çalışacaktır.3.11.2018
VE YAYINEVİ
Genel Yayın Yönetmeni
Kenan Yücel
Konuyu fazla uzatmak istemiyoruz. Olay istediğimiz düzeyde açıklığa kavuştu. Okur son kararı verecektir. Biz yalnızca yazarın başına ne geldiğini -kendi yazısından- bir kez daha aşağıya alıyoruz:
"1 Ekim 2018 tarihinde Gazete Duvar’da Merve Çanak’ın kitabı Hiçölüm üzerine bir eleştiri metni yazdım. Metin yayınlandıktan hemen sonra gerek Merve Çanak gerek başka kişiler (isim vermeyeceğim) tarafından yazdığımın bir eleştiri metni olmadığı söylendi. Bu durum çok normal.
Yazılan metnin eleştiri olup olmadığı elbette tartışılabilir. Her zaman da tartışmaya açıktır. Ancak ilerleyen saatlerde metnin cinsiyetçi bir metin olduğu, 'şiiri en iyi ben bilirim' argümanını savunduğumu, güya metinde şair Merve Çanak’ın psikolojisinin bozuk olduğunu söylediğim cümlelerin olduğu, şiire sınır biçmeye kalkıştığım cümlelerin olduğu… gibi eleştiriler(!) geldi. Bir gün boyunca sustum, bir insan ya da bu kadar çok insan daha ne kadar alçalabilir diye sessiz sessiz bekledim.
(…) Gazete Duvar’da yayınlanan bu eleştiri yazısı, akşam 18.00 saatlerinde Anıl Mert Özsoy’un yazıyı kaldırmak istemesiyle -benim itirazıma karşın- siteden kaldırıldı. Kaldırma sebebi olarak eleştiri metninin 'yıkıcı bir dil'i olduğu ve gelen tepkilerin Gazete Duvar’ın çizgisine yakışmaması olarak bana bildirildi. (…)" (http://gercekedebiyat.com/haber-detay/hicolum-merve-canak-ve-gazete-duvar-uzerinden-elestirilere-bir-cevap/3428)
YORUMLAR