Hıdrellez
Sıtkı Kardeşim Bizim gençliğimizin en önemli iletişim aracıydı Radyo Aç kaldım, susuz kaldım hâlâ terk etmedim ben radyoyu Sabah ve akşam işe giderken değil Hala iş yerinde Hafta sonu piknikte Bir şey çalışırken Mutfakta salata yaparken Hatta şu anda bunları yazarken Radyo dinlerim. Bak mesela şimdi Clapton, “OldLove” çalıyor Birazdan gitar solo yapacak Sıtkı Hocam Lise çağlarında Üniversite yıllarında radyo dinlerdim Akşam ders çalışırken, 1. Yurtta Radyo dinlerdim O zamanlar çok güzel sohbet programları olurdu. Bal Mahmut (Baler), Orhan Boran vb. vb. vb. Akşam Dr. İhsan Ünlüer anlatır, anlatır, anlatırdı. Bayılırdım O sohbet hiç bitmesin Hayata dair, insan ilişkilerine dair, aşka dair, Kitap, müzik, operaya dair Ama benim en çok ilgimi çeken Mitolojik öyküleriydi. Mitolojiyi ve özellikle Yunan mitolojisini Antik çağ Anadolu öykülerini Öylesine güzel bir dille anlatırdı ki, Sanki sanal bir öyküyü değil, Gerçek bir hikaye dinlerdiniz. Zümrüd-ü Anka Kuşu Kral Midas’ın Kulakları Leandros’unhikayesi İlk güzellik yarışması Apollon, Kasandra ve diğerleri Ama hepsini şiirsel bir dille anlatır. Hepsini hüzünlü ya da duygusal bir sonuca bağlar. İnsanın damağında bir tat bırakarak noktalardı. Gelecek haftayı özlemle beklerdiniz. Belki de, Onun yüzünden mitolojiye merak saldım. Onun yüzünden Şamanizme dair kitaplar okudum. Onun yüzünden sonu hüzünlü hikayelerden hoşlandım. Sevgili Sıtkı, Hızır ile İlyas’ın hikayesini de ondan dinlemiştim. Rivayet odur ki Hızır ve İlyas, Hükümdarın ordusundaki iki askerdir. Hükümdar bir gün ordusuyla birlikte ölümsüzlük suyunu (Ab-u Hayat) aramaya çıkar. Yolculukta, Hızır ve İlyas diğer askerlerden ayrılırlar. Bir subaşında durup, yemek için kurutulmuş balık çıkarırlar. Tam bu esnada deniz suyu balığa sıçrar, balık canlanır ve suya atlar. Böylece Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulmuş olurlar. Bu sırada bir melek gelir. Hızır ve İlyas’ın kıyamete kadar yaşayacaklarını, fakat Hızır’ın karada, İlyas’ın denizde ihtiyacı olanlara yardım edeceklerini bildirir. Hıdrellez günü yani 5 Mayısı, 6 Mayısa bağlayan gece Hızır ve İlyas’ın buluştuklarına, onların buluşmalarıyla ölü tabiatın canlandığına inanılır. Halk inanışına göre 6 Mayıs’ın yağmurlu geçmesi, Hızır ve İlyas’ın buluştuklarında sevinçlerinden ağlamalarının ve bulutların da onlara katılmalarının bir ispatıdır. Sıtkı Hocam, Şamanizm ben de derin izler bırakmış bir yaşayış biçimidir. Doğa ile insanı İnsan doğa ilişkisi İnsanların aşkı, derdi, üzüntüsü Tarih öncesinden başlayarak insanın mutluluğu Eski şaman ritüellerinin 30 000 yıl önceye ait olduğu söylenir. 30 000 yıl önce insan var mıydı? Var olanlara insan denir miydi? Ayrı bir hikaye Ama ateşe tapma Rüzgar ve yağmura misyonlar yükleme Tabiat olaylarını, doğa-insan çerçevesinde yorumlama Şaman gelenekleridir. Bir de Dilek Ağacı Orta Asya’dan, Afrika’ya kadar her coğrafyada Dilek ağacı çok eski bir şaman ritüelidir. İnsanlar gerçekleşmesini ümit ettikleri istek ve taleplerini Dilek Ağacı’na bağladıkları bez ile simgeleştirirler. Binlerce yıllık bir inanış Binlerce yıllık bir özlem Vaz geçilmez bir Anadolu inanışı Sıtkı Hocam, Adana’da, Tepebağ’da eski bir ağaç vardı. Her Hıdırellez geldiğinde Teyzem, teyzemin kızı ve ben Oraya giderdik. Hıdırellez akşamında, Birçok kadın, dilek ağacına çapıt bağlar Ben de onları izlerdim. Sonra ablam, topladığı çiçeklerden ve iğde dalından bir demet yapar. Evimizin kapısına asardı. Üzerinden yıllar geçti. Biz hala 5 Mayıs’ı, 6 Mayıs’a bağlayan Geceyi unutmazsak, hala kutlarız Yazın gelişi ve toprağın bereketi Hıdırellez En azından çiçeklerden Ve iğde dallarından bir demet Bizim evin kapısında Bu sene biraz abarttık ama, Varsın olsun be Sıtkı kardeşim Bazen de şımarmak lazım. Nadir Avşaroğlu
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR