Aura / Cihat Serbest
Ayın parıldadığı kırmızı bir kış gecesi, şeytan
çıkıp gelmiş kışlaya yeni gelen askerin düşüne ve
fısıldamış kulağına sinsice.
Seni demiş, mareşal yaparım ister misin?
Asker demiş ki: Ben rütbesiz bir erim nasıl olurum
mareşal? Değil ki mareşal olmak için savaş kazanmak
gerekir ordulara komuta ederek.
Savaşlar, demiş şeytan, bir tek topla tüfekle
kazanılmaz, karşındakiler asker olsun yeter.
Bir bedeli olmalı bunun demiş asker, yoksa
neden savaş kazandıracaksın ki sen bana?
Var elbet demiş şeytan, mareşal yapar ruhunu
alırım, başka kimse el süremez ona. İkinci bedel
oyunun bir parçası. Hazırsan başlayalım
Peki, demiş asker, mademki mareşal yapacaksın
beni, başlayalım öyleyse, hazırım bedelini ödemeye.
Dolunayın parladığı o kırmızı gecede
Asker önde şeytan arkada
Dalmışlar düşle gerçeğin birbirine karıştığı
Labirent dolu karanlıklara.
Ve hikâye bitip bedeller ödendiğinde
Söyletir asker yeni rütbesini
Yıldızlı bir meleğe.
Cihat Serbest
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR