Osmanlı dönemi mizahımızın önemli mizah dergilerinden Aydede, Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci devletlerden yana tavır almak gibi bir gaflette bulunduğu için Cumhuriyetin kurulmasıyla kapanmıştır.
Ancak aynı dergiyi çıkaran aynı kadro tarafından 7 Aralık 1922’de yeni bir dergi çıkarılır. Daha doğrusu Aydede yeni bir dergiye dönüşür. Sadece adı değişen Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından çıkarılan bu dergi de 20. yüzyılın en uzun ömürlü dergisi Akbaba olmuştur.
Akbaba dergisi uzun yayın hayatı boyunca bir kaç kez kapansa da, yayını bir kaç kesintiye uğrasa da 1922’de başlayan yolculuğu 1977 yılı sonunda, 55 yıllık bir ömrünü bitirir.
1930 tarihli Akbaba'nın kapağında hem Serbest Fırka nedeniyle muhalefet hem de olimpiyatlarda başarılı olamayan sporcularımız eleştiriliyor.
Bugün bile tazeliği koruyan Yusuf Ziya imzalı 'Muhalifet lehçesi...' başlıklı yazı şöyle:
"Ali Kemal mezarından kalkıp memleketi dolaşsa Türkiye'de olduğunu anlamaz.
"Erkekler o erkekler değil, kadınlar o kadınlar değil...
"Sokaklarda dolaş: Fes yok, sarık yok. Peç yok, çarşaf yok!
"İdare o idare değil.. Saltanat o saltanat değil..
"Caddelerde gez: İngiliz polisi yok. Hintli asker yok.. Saraylara bak: Padişah yok, halife yok!
"Medreseler kapanmış, meşihat lağvedilmiş! Şer'i mahkemelerin yerinde yeller esiyor.
"Memleketin adı: Osmanlı imparatorlyuğu değil Türkiye Cumhuriyeti.
"Asırlardan beri milletin diline kilit vuran arap harfleri çoktan unutulmuş ve eskiden köylünün mektubunu okuyan imam, şimdi kendi mektubunu köylüye okutuyor!
"Evet Ali Kemal mezarından kalkıp memleketi dolaşsa Türkiye'de olduğunu anlayamaz. Çünkü her şey tanınmayacak kadar değişmiştir.
"Fakat Bab-ı Ali yokuşundan geçerken bir muhalif gazete alıp okusa derhal anlar ki Türkiye'dedir. Çünkü her şeyi değişen Türkiyenin muhalifet lehçesi hiç değişmemiştir!
Yusuf Ziya"
AKBABA DERGİSİ KAÇ YIL YAYINLANDI
Uuzun ömürlü sayılan ünlü Gırgır dergisinin bile sadece 17 yıl yaşadığını düşünürsek Akbaba’nın 55 yılına şapka çıkarmak farz.
bu kadar uzun ömürlü olmasını doğrusu patronu Yusuf Ziya Ortaç'a borçludur!.. Çok zeki bir yayıncı ve edebiyatçı olan Ortaç, Akbaba'yı dönem dönem muhalif, dönem dönem dönem de iktidara yakın bir dergi olarak, çok kurnaz bir şekilde yayınlayarak, bir şekilde her devrin dergisine dönüştürmüştür. Onun ölümünden sonra oğlu Ergin Ortaç, dergiyi biraz yenileyip, atağa kaldırmaya çalışsa da 60'ların sonlarından itibaren Akbaba devrini tamamlamış bir dergi olarak, o eski ve güçlü etkisini kaybetmiştir. 1972'de Gırgır gibi "genç" beyinli bir derginin fırtına gibi esmeye başlamasıyla Akbaba, Gırgır dönemine sadece 5 yıl dayanabilmiş ve 1977'nin sonundaki yılbaşı sayısıyla tarihe karışmıştır. Anlayacağınız 7 Aralık 1922'de yayın hayatına başlayan AKBABA, gene bir Aralık ayının 28'inde son sayısıyla 55 yıllık upuzun bir serüveni noktalamıştır.
Bu ilginç ve en uzun ömürlü dergiyi son 60'ların ortasından kapanana dek iki emekçi ve özel yetenekli çizer
Cafer Zorlu ve
Zeki Beyner sırtlamış, bu iki büyük usta son sayısına dek bu dergiye emek vermiştir.
(Kaynak: Cihan Demirci / mizahhaber)
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR
Hayrettin Soyer
07.05.2023 16:46
Hallucinations or did you wash your brain with OMO.?