sergi-kitabevi-erdal-oz-g-1262024134403.jpg


Buradan kitap çalmak yaygındı... Sahibi de genelde göz yumardı. İşin garibi, kitap çalanlar dükkân sahibi ile sohbet ederlerdi. Öte yandan kitap kurtları, dönemin sağ görüşlü gençleri Adalet Partisi Basın Müşaviri Cenk Koray’ın önderliğinde Kitabevi’nin camlarının indirildiği saldırıya da tanık olmuşlardı.

Sergi Kitabevi 

Sol görüşlü gençler için Sergi Kitabevi bir tür sosyal buluşma ortamıydı. Özellikle cumartesi günleri en az bir kez uğranırdı buraya. Aslında gündelik buluşma yeriydi. Parasız okuyucular alamadıkları kitapları karıştırır, edebiyat ve özellikle de politika tartışmaları yapardı. 

Kitabevi’nin sahibi Erdal Öz, 1959 yılının Kasım ayında gelmişti Ankara’ya. Dönemin önde giden muhalif dergisi Akis’te düzeltmen olarak çalışmış, 1961 yılında Türk Dil Kurumu’nda çalışırken dergici yönü ağır basınca Değişim dergisini yayımlamaya başlamıştı. İlk sayısı Kasım 1961 yılında çıkan dergi, toplumcu gerçekçi bir çizgideydi. Türk Dil Kurumu’nda çalışan aynı zamanda dergi de çıkartan Öz, bu iki işin yoğun ve yorucu olması nedeniyle Mayıs 1962’de yedinci sayı yayımlanırken dergiden ayrıldı. 1965 yılı başlarına kadar Ankara Radyosu Söz ve Temsil Yayınları bölümünde raportörlük yaptı. 

Ve… ardından… 

Arkadaşı Ünal Üstün ile Sergi Kitabevi’ni açtı. 

Atatürk Bulvarı girişinde Büyük Sinema’nın balkon katının girişinde küçük bir dükkândı. 1960’ların Ankara’sında Bilgi, Toplum, Hitit, Tarhan, Onur ve Haşet gibi başka birçok kitabevi vardı. Ancak bunların hiçbiri Sergi Kitabevi kadar ses getirmedi, popüler olmadı. 

Sergi’nin önemi hem okurlarıyla kurduğu iletişimden hem de kitap paketlemek için kullanılan kâğıtların sosyalist kuramcılardan, devrimcilerden ve yazarlardan alınmış sözlerle yazılı olmasından kaynaklanıyordu. Paketlemede kullanılan bu kâğıtların üzerinde Mustafa Kemal, Nazım Hikmet, Mao, Fidel Castro, Che Guevera gibi isimlerin özlü sözleri basılıydı. Gençlerin ilgisini çeken bu kâğıtlar bir süre sonra öğrenci yurtlarının ve kantinlerinin duvarlarını süsleyecekti. 

Kitabevi’nin bir başka özelliği de okurların edebiyatımızın ustalarıyla orada tanışmalarıydı. O yıllarda Ankara’da yaşayan ya da bir nedenle Ankara’ya gelmiş olan yazarları; Turgut Uyar, Yaşar Kemal, Fethi Naci, Muzaffer Buyrukçu, Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Hilmi Yavuz, Ceyhun Atıf Kansu, İlhan Berk’i orada tanıyacaklardı. Kitabevi’nde Türk ve yabancı plaklar da satılır, devrimci müzikler çalınırdı.

Turgut Uyar ve Erdal Öz Ankara Güven Park'ta 

SERGİ KİTABEVİ ve 50 KUŞAĞI

1950 Kuşağı yazarları, has edebiyatçılardan oluşuyordu. Anlayışları da yazdıkları da edebiyat anlayışları da farklıydı. Bildiklerini, yaşadıklarını, okuduklarını, edebiyat kurgusu, gerçekliği içinde eritip yeniden yaratma başarısını gösterdiler. 50 Kuşağı yazarları, tavır alan bir kuşaktı. Benmerkezci değildiler. Kendilerinden öncekiler ‘kötüdür’ gibi toptancı bir yargıya sarılmadılar, saplanmadılar. Bu kuşak, farklılık içinde bir anlayış, algılayış ortaklığını temsil etti. Çok sesli bir anlayıştı. Elbette edebî gelişimleri, değişimleri yaşadılar ama, edebiyattan ödün vermediler. Edebiyat akımlarında bulunmayan bir özellikleri de birbirlerini desteklemeleri, birbirlerinin başarısıyla gönenmeleriydi. 

Sergi Kitabevi de bu görüş ve düşünceler ile donanmış bir bilgi yuvasıydı. 

Öğrencilerin, yazarların ve gazetecilerin uğrak yeri olan yirmi beş-otuz metrekarelik bu ufak mekân gençlerin sol ideolojiyi öğrenmeye çalıştıkları 60’lı yıllarda, yeni çıkan kitapları rahatlıkla bulabildikleri, bir araya getirip özgürce tartışabildikleri bir ortamı sunuyordu onlara. Adı öylesine duyulmuştu ki, İstanbul’dan ya da başka kentlerden gelenler de Sergi’ ye uğramadan edemezlerdi. 

SERGİ KİTABEVİ ve 12 MART

1968 gençlik hareketlerinin coşkusunun ardından 12 Mart darbesinin acılarına da tanıklık eden Sergi Kitabevi, 8 Ekim 1971 tarihinde Deniz Gezmiş ve arkadaşları, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından idama mahkûm edildikten sonra, Yargıtay kararının çıkması beklenirken idamlara karşı imzaların toplandığı merkezlerden biri oldu. İmza kampanyasında etkin olarak çalışanların tutuklanmasıyla birlikte Sergi Kitabevi de yolun sonuna gelecek; işyerini devretmek zorunda kalacaktı. 

Daha önce de ‘yasaklanmış sol yayın’ bulundurmaktan polis tarafından basılan, fakat bir türlü suç kanıtı bulunamayan Sergi Kitabevi sonunda kitapların paketlenmesinde kullanılan yazılı kağıtlar, Erdal Öz’ün 12 Mart Balyoz Harekâtında tutuklanmasına yol açtı. Kitabevi mühürlendi, mühürlenmeden önce de kitaplar çürüsün diye yetkililer tarafından içeriye su basıldı. Böylece, “kitap imhası” konusunda “kitap yakma”nın dışında yeni bir “yöntem” bulunmuştu!.. Mühür kaldırıldığında kitaplar çoktan çöp yığınına dönüşmüş, Kitabevi de tarihe karışmıştı...  

Erdal Öz, yıllar içinde bir kez daha yeniden başlayarak yayıncılığı seçerken, onu bu alana bir daha ayrılamayacağı biçimde yaklaştıran Sergi Kitabevi serüvenini, kazandırdığı dostluklar ve yaşattığı acılarla hayatı boyunca hep içinde taşıyacaktı. 

Selim Esen  Gercekedebiyat.com 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler