Son Dakika

nadir-avsaroglu-han-duvar-3022025220448.jpg


Müdürüm

 

Roman kahramanları vardır

Raskolnikov, Don Quijote, Jean Valjean

Martin Eden, Edmond Dantes

İnce Memed gibi

 

Şiir kahramanları vardır

Ruhi Bey, Mavi Gözlü Dev

Aysel, Fahriye Abla gibi

 

Aslında hepsi ızdırap çekmiş

Hepsinde acı, sıkıntı, dert, tasa

İnsan üzülüyor, kederleniyor

Çoğunlukla da öfkeleniyor

 

Tüm bunların arasında

Benim yüreğimi en çok acıtan

Kahır, kaygı, içimi yakan

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış

 

Faruk Nafiz Çamlıbel'in

Ünlü Han Duvarları şiirinde

İsmi geçen, han duvarlarına

Derdini, kederini, efkarını yazan

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış

 

Huduttan hududa atılan,

Namı kerem, kendisi verem olan

Baharı beklerken bir handa ölüveren,

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış

 

Faruk Nafiz Çamlıbel

1922 senesinin

Soğuk bir mart gününde

Kayseri Lisesi’ne atanır.

Kayseri’ye giderken

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ın

Ruhunu teslim ettiği

İncesu’da bulunan bir hana misafir olur.

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ın

Veremden ölmeden önce

Han duvarına yazdığı şiiri görür.

 

On yıl var ayrıyım Kınadağı’ndan

Baba ocağından, yar kucağından

Bir çiçek dermeden sevgi bağından

Huduttan hududa atılmışım ben.

 

Bir rivayete göre Faruk Nafiz Çamlıbel’in ünlü “Han Duvarları” şiirinde, ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış¸ 'Sarıkamış’tan sağ' dönen bir askerdir aslında. Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen askerlerden olduğu için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur. Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır. Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, köyüne ulaşamadan ölür.

 

Şiirden öğrendiğimize göre

Hancı da bilemez

Maraşlı Şeyhoğlu’nun kim olduğunu.

Sadece “Hana sağ indi,

Ölü çıktı geçende” diyiverir.

 

İnsanın içi acır

Izdırap verir, kanatır

 

Han Duvarları’nı okudukça,

Daha bir yaşarsınız içinde.

Sanki o arabada yolculuk edenlerden

Birisi de sizmişsiniz gibi gelir.

Bu şiiri okurken kurduğunuz hayal,

Bazen yaşadıklarınızdan

Daha gerçek gelir insana.

 

İnsan bu şiiri okuduğu zaman

1922’lerde bozkırın ortasındaki

O üç günlük yolculuğu

Sanki kendi yapıyormuş gibi

Yağmur, rüzgar sanki kendi

Yüzüne vuruyor, ıssız gece,

İnceden bir soğuk

Sanki kendini ürpertiyor,

Gurbet sanki kendini sarıyor gibi

Benliğinde hisseder.

 

Gönlümü çekse de yârin hayali

Aşmaya kudretim yetmez cibali (dağı)

Yolcuyum bir kuru yaprak misali

Rüzgârın önüne katılmışım ben

 

Anadolu’nun yüz yıllardır değişmeyen

Makus talihini bir çırpıda anlatan,

Hatta hissettiren enfes bir şiir.

 

Garibim namıma Kerem diyorlar

Aslı’mı el almış haram diyorlar

Hastayım derdime verem diyorlar

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben

 

Sonu acıdır Maraşlı’nın

Çamlıbel’in Ulukışla yolundan

Orta Anadolu’ya uzanan hikayesinde

Kırgın bir duvar şairi olan Maraşlı,

Uğruna yollara düştüğü,

Köhne duvarlara şiirlerini kazıdığı

Handa ölmüştür.

 

Bana nedense hep uzun

Otobüs yolculuklarını, bozkırları,

Sonbaharın ürpertici soğuğunda,

Akşam üzeri geçtiğim kasabaları

Hatırlatır, hüzünlendirir.

Nerde bir kervansaray görsem

Bu şiirde geçen han tasviri aklıma gelir.

 

Müdürüm

 

Şiiri hafta sonu tekrar okudum

Yine burnumun direği sızladı.

Tekrar kederlendim

Üzüldüm.

 

Sonra düşündüm.

Ne Raskolnikov, ne Jean Valjean

Ne Ruhi Bey ne de Fahriye Abla

Benim kahramanım

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış.

 

Ruhun şâd olsun.

Huduttan hududa atılan,

Bir kuru yaprak misali

Rüzgarın önüne katılan

Aslı’sını göremeden verem olan

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış.

Yüz yıl sonra seni anmak

Ne büyük bahtiyarlık.

 

Nadir Avşaroğlu

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM