Lütfi Ö. Akad
Lütfi Ö. Akad, hayatını idame ettirmek için seri biçimde film çeker. Bu nedenle her anlamda yorulur ve bir süre piyasadan uzaklaşmaya karar verir. Belgesel yapımlarla sektöre geri döner.
Lütfi Ö. Akad, 1916 yılında İstanbul’da doğar. 1939’da Galatasaray Lisesi’ni, 1942’de Yüksek Ticaret okulunu bitirir. Askerlik dönüşü kısa bir süre Osmanlı Bankası’nda çalışır; oradan istifa eder ve film yapım şirketlerinin idari birimlerinde görev alır. Bu, daha önce amatör olarak tiyatro yapan ve oyun eleştirileri kaleme alan Akad’ın sinema macerasının başlamasına vesile olur. Önce, Hürrem Erman’ın yapımcılığımı üstlendiği ve yönetmeni işten ayrılan Damga filminin son birkaç sahnesinin çekimine katkı sunar; sonra yine Erman’ın teşviki ile Halide Edip Hanım’ın Vurun Kahpeye eserini 1948’de beyaz perdeye taşır. Sırasıyla Lüküs Hayat, Tahir ile Zühre ve Arzu ile Kamber filmlerine imza atar. 1952’de, çeşitli yönleriyle sinemamızda önemli yeri olan Kanun Namına’yı ve ardından İngiliz Kemal’i çeker. Akad, anılan son iki filminde kafasındaki sinema anlayışını -tema düzeyinde değilse de- oyun, oyuncu yönetimi, kamera kullanımı, kurgu gibi unsurlar üzerinden oluşturmaya ve eserlerine yansıtmaya başlar. Ama ellili yılların sinema ortamında çektiği her filmin içine sindiğini de söylemez. Çalışmalarını İpsala Cinayeti, Katil, Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar, Öldüren Şehir vd. yapımlarıyla sürdüren yönetmen; Beyaz Mendil, Yalnızlar Rıhtımı gibi filmlerle ellileri tamamlar ve Yangın Var ve Üç Tekerlekli Bisiklet ile altmışlara adım atar. Lütfi Ö. Akad, hayatını idame ettirmek için seri biçimde film çeker. Bu nedenle her anlamda yorulur ve bir süre piyasadan uzaklaşmaya karar verir. Belgesel yapımlarla sektöre geri döner. 1966, Akad için yeni bir dönemin başlangıcı olur ve bu seneden itibaren kotaracağı eserler, onun sinemamızda ustasız bir ustaya dönüşmesini sağlar. Zira Akad artık film değil sinema yapar! O sinemanın ilk ürünleri Hudutların Kanunu ve Kızılırmak Karakoyun, hem içerik ve biçimsellik açısından hayli dikkat çeker. Yönetmen, sinemadaki yolculuğuna Attila Dorsay’ın deyişiyle ulusal aşk filmimiz olan ve Türkan Şoray’ı Türkan Şoray yapan Vesikalı Yârim ile devam eder. Bunu, yine bu yapımdaki gibi incelikli aşk öykülerinin anlatıldığı Kader Böyle İstedi ve Seninle Ölmek İstiyorum izler. Köylülük, kentlilik, göç, çalışma yaşamı, sömürü, ataerki vb. konuların ele alındığı 1973 tarihli Gelin, Düğün ve 1974 tarihli Diyet ile Akad Türk sinemasına adeta bir çıta koyar. Diyet, Lütfi Ö. Akad’ın son sinema filmidir. Yönetmen bundan sonra TRT’de gösterilmek üzere çeşitli tarihi yapımlar üretir. Seksenli yıllarda, Mimar Sinan Üniversitesi’nde deneyimlerini sinema öğrencilerine aktarır. Faal olduğu dönem ve sonrasında pek çok ödüle layık görülen Akad, 2011’de hayata veda eder. Alper Erdik
Gercekedebiyat.com