sukru-erbas-koyluler-ahme-1122024165401.jpg


Çünkü onlar ağır toprak adamlardır
Değişen dünyanın kötülüklerine karşı
Kerpiç duvarları kale
Susuz çakırdikenleri mızrak yaparak
Bağımsız ve özgür yaşarlar.

Kaba ama aptal değildirler

Kendilerini karalayan kötü şairler gibi
Yalan söylemeyi asla beceremezler
Paraları olmasa da
Yoksul görünmeyi sevmemek gibi bir hünerleri vardır
Her şeyi hafife alır ve yalan söyleyene söverler.

Gerçekçidirler
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünmeye zamanları olmaz.

Miras kalan topraklar için kavga ederler
Ama işaretlenmiş sınırların ötesini sürmek akıllarına gelmez
Tarlalarını büyütmeye çalışmazlar, yetinmeyi bilirler.

Köylüleri niçin öldürmemeliyiz?

Çünkü onlar şehirliler gibi karılarını dövmezler
Seslerinin tonu yumuşak olmasa da
Dışarda ezilseler de
İçerde kadınlarına saygılıdırlar.
Tarlaya önde arkada değil yan yana giderler.

Gazete okuma olanağı yoktur ama
Fena halde ajans dinlerler
Ve haksızlık dünyanın öbür ucunda olsa da
Küfrederler.

Adım başı pınar olmasa da köylerinde
Şakır şakır su akmasa da evlerinde
Temiz giyinmeye dikkat ederler
Tarla bağ bahçe ahır elbet bir karış sakalla gezerler
Ama ilk fırsatta mutlak tıraş olurlar.

Çocuklarının okumalarını istemek
Bu dünyada tek arzularıdır
Kasabada onlara tuttukları odaya
Tereyağı peynir yumurta, kışlık odun taşırlar.

Evlerinde kitap tablo olmasa da
Yurttan sesler dinlemeyi çok severler.

Diş fırçalamayı onlara kimse öğretmedi
Doğrudur üç kuruş çıkar için
Herkesin önünde eğilmeyi bilmez
Şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

Köylüleri niçin öldürmemeliyiz?

Çünkü onlar köpekleri boğuşsa bile kavga etmezler
Birbirlerinin evlerine
Yalnızca ölümlerde ve düğünlerde değil
Serbesttir, her zaman girerler.

Kederlenmekten utanırlar ama
Şarkı söylemekten asla
Duvarda asılı sazları her zaman ayarlıdır
Dünyanın en güzel türkülerini onlar söylerler.

Gülmek ayıp değildir eğlenmek doğal şeydir
Duyguludurlar, hasta ineklerine
Ölen taylarına günlerce üzülürler
Ama onurludurlar  
Olur olmaz ağlamazlar!

Yürekleri bir gaz lambası kadar da olsa
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Aydınlıktır
Aldatmayı bilmedikleri için
Aldatan karşısında zayıftırlar. 

Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarıyla birlikte yürürler
Onları herkesin ortasında asla dövmezler
Çünkü hiç dövmezler!

Köylüleri niçin öldürmemeliyiz?

Çünkü onlar bilinenin tersine
Kentteki aydın züppelerin hep ıskalamalarına inat
Doğru partilere oy verirler
Kendilerinden olanları iyi bilip
Kendinden olmayana inanmazlar.

Şükür ki Türkiye’yi ayakta tutan
Onların bu siyasal olgunluğudur. 

Devlet, tapu dairesi banka borcu değildir
Biraz hastane biraz okul
Ve topraklarını koruyan anadır
Devletsiz kalınca neler olacağını
Engin tarih bilinciyle bir tek onlar bilirler
Devletten değil devletin yıkılmasından korkarlar.

Askerde subay dövmek akıllarına gelmez
Bir memur karşısında da saygıları
Yalnızca devletedir.

Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
On bir ay gökyüzünden bereket beklerler
Dindarlıkları bereket beklemek kadardır.

Köylüleri niçin öldürmemeliyiz?

Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarmaya utanırlar
Ayak ve ağız kokusu içinde ses çıkarmadan
Kimseyi rahatsız etmemek için yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini
ve hayırsız oğullarını anlatmazlar.

Yoksul olurlar ama aç hiç kalmazlar
Bunun, Tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar
Ve kara kalpli Şükrü’ye küfrederek şükrederler.

Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Akrabalarını asla unutmazlar, vefalıdırlar. 

Çekingendirler lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ve burunları tıkansa da kentin pisliğiyle
Tükürmek sümkürmek akıllarına gelmez.

Köylüleri niçin öldürmemeliyiz?

Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Düş kurmaya rüya görmeye zamanları yoktur
Yarın yapacakları işleri düşünürler.

Gökyüzünü baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yeşertirse severler.

Hayal güçleri kıt değildir ama hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine her gün ama her gün
Toprağa tohum düşürerek
Sabırla inatla ve
Başka hiçbir sınıfın yapmadığı kadar
Mülk düşkünlüğü nedir bilmeden
Katkıda bulunurlar!

Çünkü onlar Türk köylüsüdür.
Asırların bilinci zamanın derin ırmakları gibidir
Ve birer kaya parçası gibi düşerler Erbaş’ların başına.

Köylüleri öldürmemeliyiz çünkü

Onlar toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar
çokturlar.

Ve biz dahi şairlerin onlardan öğreneceği çok şey vardır
Yediğimiz içtiğimiz her şeyde onların hikâyeleri vardır!

Ahmet Yıldız
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler