aksakallilar-konsey-gerce-13032025212747.jpg


Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım’ın, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla, Hukuki Araştırmalar Derneği tarafından düzenlenen ’Türkiye’nin Sivil Anayasa Yolculuğu Projesi’ toplantısındaki konuşması hayli tartışıldı.

Binali Yıldırım önce, "Bazen anayasanın değişmez maddeleri neden var deniyor. Bu dünden bugüne olan bir şey değil. Türkiye ne badirelerden geçti, ‘Türkiye’nin ilk 4 değiştirilemez’ maddesi 100 yıllık bir birikimin sonucudur. Dünden bugüne konmuş bir şey değil. Üniter devlet yapısı, demokratik laik cumhuriyet bunlar bize Atatürk ve silah arkadaşlarını emanetidir. Bunun üzerine hiç kimse iş yapamaz, bunları tartışmaya açamaz.” dedi.

Ancak biraz sonra, "Bu milletin unsurları var. Bin yıldır bu topraklarda Kürtler, Türkler, Süryani, Abaza, Çerkez’i var. Vatandaşlık tanımı yeni anayasada gözden geçirilebilir. Bir etnik kimliği tanımlamak, öne çıkartmak değil de etnik kimliğinin kim olduğuna bakmaksızın vatandaşlığı önceleyen bir güncelleme yapılabilir. Bu bazı etnik grupların kendilerini ihmal edilmiş düşüncesinden kurtarabilir. Buna mani yok, şovenizme gerek yok, bizi bağlayan bayrağımız, toprağımız, milletimizdir. Kürdü, Türkü, diğer etnik gruplarıyla milletimizdir. Bunu esas alan bir güncelleme yapılabilir." demesi tartışmaların ana odağı oldu.

Bununla da yetinmeyip bir zamanlar Karen Fog’lu AB’nin dayattığı ‘Yerel yönetimlere özerklik şartı’nı savunur cümleleri hepten tepki topladı:

"Her şeyi Ankara’dan kontrol etmek yerine, yetki devrinin yapılması. Belediyeleri hem kaynak hem yetki olarak güçlendirmek lazım. Onlar da büyük millet meclisi olduğu gibi yerel meclislerdir. Menemenin işlerini, neyi yapıp yapmayacağını Ankara’daki bakanlık karar vermesin, kendi karar versin. Kaynaklarını kendi oluştursun, tabi ki devletten alacağı payı alsın. Bu da yeni anayasada düşünülebilecek bir husus olarak ele alınabilir."

Ne var bunda, herkes düşüncelerini özgürce söyleyebilir diye düşünülebilir ancak konuşan kişi halen ülkeyi yöneten AKP kurucusu, eski Başbakanımız; konuştuğu salonda Vali yardımcısı dahil resmi zevat var.

Bu da kabul edilebilir bir şey hadi geçelim, ama bir sıfatı var ki bu sıfat Yıldırım’ı ağzına biber sürülesi hale getiriyor: Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Konseyi Başkanı!

Bu sıfat tüm Türklerin başı sıfatıyla aynıdır. Bilgeliği ifade eder. Yukarıdaki sözlerse Türkiye ve Türk dünyasının geleceğini baltalayacak sözlerdir.

Bu sözler Türk dünyası kamuoyu gözünde Binalı Yıldırım’ı Aksakal’lıktan Karasakal’lığa düşürecek sözlerdir.

Bu sözleri söyleyen kişinin Türk milletinin, Türk soyunun en kutsal, kadim postunda  Aksakallılar Konseyi Başkanlığında oturmaması lazım.

İstifa etmeyecek, çünkü oraya seçilmedi ona gönül borcu olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından getirildi.

Ancak bu konsey hatır gönül makamı değildir, eski yol arkadaşlarının onurlandırıldığı dinlenme makamı hiç değildir; ciddi bir makamdır.

Maalesef Türk Devletleri örgütlenmesinde yaptığımız onca doğru şeye ters düşün tek iş Binali Yıldırım gibi birisini Aksakallılar Konseyi Başkanı yapmaktır.

Hele bu konuşmasından sonra derhal o makamdan indirilmelidir.

Edebudsman

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler