Son Dakika



 

O Taştagöl, benim Tashtagöl'üm

Otların ve çiçeklerin ruhuyla kaplı!

Dağların azalıyor olsa da

        demir ve altın madencileri

Senin yeşil köknar ağaçların gibi

Güzde sararmış huş ağaçlarından farklılar.


Kesinlikle Yeti’deki fırtınalara aldırmadan

                 hayatta kalabilirsin

 

***

Göklerin umurunda değil:

Ne yağmur, ne güneş,

Ne gündüz, ne gece ...


Yağmurda ve güneşte yaşıyoruz.

Herkes gökyüzünden mutsuz!

 

***

Cep telefonu

Akrabalarımızı uzaklaştırdı bizden

             arkadaşlar ve sevdikleriniz

Her yerde bizimle birlikte fakat!


Eğer aniden evde unutursak -

İşaretleri durdurma:

Geri gel.

 

***

“Büyüleyici ve yetenekli”!

Serginin açılış gününde

Bilim adamlarının evinde

Çok fazla abartılı sözler duydum.


Ve biryere gidip dedikodu yapıyorlardı oysa

Hayatımın arkasında!

          

***

Dağlar yükseliyor

Sanki sonsuza dek hep böyle duracaklarmış gibi.

Annem bizim için çok endişeliydi

Her zamanki gibiydi.

Aşkla tanışacak zamanım olmadı -


Sıradaki de olmadı.

 

***

Erken sonbahar...

Rüzgâr gözyaşlarını bırakır.

Köprüde büyükanne edasıyle

Arkadaki bir çalı ağacı tohumu ile


Kış yakıtı...

Geçmiş zamanı nasıl da arzular?!

 

***

Kendisine bir şaman diyordu oysa

Öyle bir tef çaldı ki,

Tırnakları büyüdü.


Yakınlarda ruhlar vardıysa bile,

Hepsi uzaklaştı.


 ***

Bir başka festival, sempozyum,

                 konferans...

Yeni toplantılar, randevular,

Kartvizitlerin değiş tokuşu, elektronik adresler.


Bunun nedeni tüm o zamanlarda

Tamamen hepsini unutmaktır aslında.

 

***

Akşamları bazen

Çay ya da vodka içtik

Yaydık düşünceleri,

Sabaha kadar konuştuk.


Şimdi aramadan

Bir arkadaşı ziyarete gidilmiyor artık.


***

Büyük bir günahkârdır,

Eski ruhum efendimiz...

 

Evet… Ve aşağıdakileri kıskanıyorum...


***

Karlı dikenli rüzgâr

Kandıkın taçlarını kopardı.


Dün çiçek açıyordu oysa.


***

Sessiz yukarıda

Dipsiz göl

Üzeinden sessiz sakin

Yusufçuklar uçuyor...

 

***

Silinen fotoğraflara bakıyorum

Büyükbabalarımın zamanları.

Onun parmaklarına dokunarak

Ellerimi tanıyorum...


Rusçadan çeviren: Oktay Hacımusalı

Lyubov Arbaçakova*

 

*Şor Türkü ressam, şair, Şor Türklerinin halk edebiyatının araştırmacısı, filoloji bilimler doktoru, Rusya Yazarlar ve Ressamlar Birliği üyesi. Novokuznesk Pedogojik Enstitüsü`nden mezun oldu. Şor Türklerinin Halk edebiyatı üzerine üniversitelerde dersler vermektedir.

GERCEKEDEBİYAT.COM

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM