Son Dakika



Schopenhauer’ın Einstein’dan Schrödinger’e, Nietzsche’den Wittgenstein’a, Wagner’den Mahler’e, Tolstoy’dan Beckett’a günümüz kültür dünyasını şekillendiren pek çok kişiyi etkileyen ve felsefe tarihinin başyapıtlarından biri olan İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya’sı, birinci basımının ardından iki yüzyıl sonra nihayet ilk kez tam metin çevirisiyle Türkçede yeniden doğuyor.

Görkemli bir manzaraya şahit olmak için insanın tırmanmayı göze aldığı yücelikler vardır. Bu yolculukta yükseklere çıktıkça havanın gitgide daha ince bir hal alarak keskinleşip serinlemesi kişiyi canlandırır ve manzara da ona yavaş yavaş açılmaya başlar. Artık aşağılarda kalan çarşı pazarların ve hesap çıkarların dünyasının gürültüsü buraya ulaşamaz; zirvede ise –sükûnet, huzur ve anlayışı da beraberinde getiren– tanrısal bir gözden manzaraya şahit olunur. Schopenhauer felsefesinin merkezindeki İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya’yı okumak da aynen bu şekilde dört ara aşamalı bir tırmanış güzergâhında olmak gibidir. Her adımda dünyayı deneyimin ve bilimin nesnesi olarak idrak ediş, aklın başarabileceklerinin sınırları, beden ve dünya bağı, dünyaya arzu temelli bağların sanatta ve varlığa bütüncül bakış yoluyla çözülme imkânı açılır ve kitabın şahikasına da son cümleye varmakla ulaşılır.

Tüm bunların yanında Kant felsefesinin tamamının en kapsamlı eleştirisi de mevcuttur.

A. Onur Aktaş, not düştüğü açıklamalarıyla ve çeviride seçtiği her kavram için hesap verişiyle okuru Schopenhauer’ın gerçek felsefesiyle buluşturmaktadır.

 

ÇEVİRMENİN 'ÖNSÖZ'ÜNDEN

Schopenhauer’ın 1818 yılında bitirdiği fakat ilk basımı 1819 yılında yapılan Die Welt als Wille und Vorstellung’un Türkçe ilk tam çevirisini İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya başlığı ile yaklaşık iki yüzyıl sonra yayımlıyoruz. 

Okur ile filozof arasından hızla çekilmek istemekle birlikte kitaba ilişkin bazı bilgiler vermenin ve temel kavramlar için çeviride seçtiğim terimlerin hesabını vermenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu takdim yazısında öncelikle kitabın bölümlerini kısaca okura tanıtacağım, Schopenhauer’ın bilinmesini ön koşul olarak ortaya koyduğu, 1813 yılına ait ve “giriş niteliğindeki çalışmam” dediği Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü hakkında bilgi vereceğim ve en nihayetinde de Schopenhauer’ın temel kavramlarının Türkçe karşılıklarını neye göre oluşturduğumu ifade edeceğim. (…)

 

TEMEL KAVRAMLAR ve ÇEVİRİLERİ

Welt – Dünya. “Dünya” birbirine bağlı her şeyin birlikteliği veya toplamıdır. Diğer bir deyişle varlığın ta kendisidir. Schopenhauer’a göre dünyanın ise iki yönü vardır: İsteme ve tasavvur. Burada dikkat edilmesi gereken husus dünyanın tekliğidir. Aynı dünyaya farklı açılardan baktığımızda, tıpkı demir paranın birbirini tamamlayan farklı yüzlerini gördüğümüz gibi “isteme” ya da “tasavvur”u idrak ederiz.   

Wille – İsteme.  Schopenhauer’ın kullandığı anlamda Wille bilinçsizdir, belirli bir hedefi yoktur, ahlâk ötesidir, zaman ve mekân ötesi bir tekliği haizdir, bütün zorunlulukların dışındadır, her şeyden bağımsızdır. Ancak Wille, içinde olduğumuz çokluk ya da tasavvur dünyasının “nedeni” değildir, zira nedensellik bağları sadece tasavvurlar arasında geçerlidir.  Dolayısıyla da Schopenhauer bu kavramla tasavvur dünyasının “nedeni” olarak görülebilecek bir öze değil, tasavvur dünyasında “nesneleşen” bir öze işaret etmektedir. Tüm bunların yanında varlığın bizatihi kendiliğine asla son veya nihai tatmin bulmayan Wille kavramı ile işaret edilmesi, varlığın da özünde ızdırap dolu bir yer oluşu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla metafizik denilebilecek bir araştırmanın etikle de sıkı bağı kurulmaktadır. Tüm bu yukarıda söylenenler ışığında Wille kavramının çevirisi olarak, bugüne dek tercih edilmiş iki rakip terim gibi görünen “irade” ve “isteme” arasından “isteme” uygun düşmektedir.

Vorstellung – Tasavvur. Schopenhauer felsefesinde idrak edilebilen her şey tasavvurdur (İTD, 4) ya da diğer bir deyişle özneye bağlı olan nesnedir. Tasavvurların da temelde algısal ve soyut olarak iki türü vardır. Schopenhauer’ın algısal tasavvur ile kastettiği dış dünyaya dair bütün deneyimleri kapsamaktadır. Algısal tasavvur, algısal idrakin üç kalıbı olan zaman, mekân ve nedenselliğe tâbidir. Algısal tasavvurlar bütün hayvanlarda mevcut olmakla birlikte soyut tasavvurlar –yani kavramlar– sadece akıl yetisine sahip insanlar için geçerlidir. Ancak soyut tasavvurların kaynakları da yine algısal tasavvurlardır, ki bu nedenle Schopenhauer bazen soyut tasavvurlar için tasavvurların tasavvurları da demektedir. Soyut tasavvurların bütün anlam ve içeriği algısal tasavvurlara dayanmaktadırlar. Fakat algısal tasavvurun asıl anlam ve içeriğinin ne olduğu ikinci kitabın metafizik soruşturmalarının açılış sorusudur. Ve tasavvurlardan sadece bir tanesi olan dolaysız nesne –yani bedenimiz– dünyanın tasavvur olmayan yönüne dair ipucu sunmaktadır. (…)


Kitabın genel yapısını gösteren tabloyu .pdf formatında yüksek çözünürlüklü olarak incelemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

(Doğu Batı Yayınevince basılan kitabı buradan edinebilirsiniz)

Gerçek Edebiyat

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM