Yayıncı yazar Haluk Hepkon: ‘Avrupa merkezci edebiyatın esiri değiliz’
Kırmızı Kedi Yayınevinin sahibi yazar Haluk Hepkon, Kıbrıs’ın köklü gazetelerinden Yenidüzen’e verdiği röportajda, hem Türk yayıncılığının hem edebiyatımızın sorunlarını açıkladı.
Yenidüzen’de Simge Çerkezoğlu’na konuşan Haluk Hepkon, “İşin aslı kırklı yaşlarımda kitaplarla daha teşne hayat kurmak istemiştim ama zihnimde net bir yayınevi politikası yoktu. Sadece bir yayınevinde çalışmak istiyordum. Daha sonra bizi biz yapan, diğerlerinden ayıran Türkiye’nin iç siyasi saflaşmaları oldu. O dönemde biz birtakım yazarlarla tanışıyorduk ancak FETO kumpasları sürecinde Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu ile tanışmıştık. Soner Yalçın’da geçmişten tanıyordum. Bir kitap üzerinde anlaşmış Wikileaks kitabı çıkaracaktık. Onlar kitabı hazırlayamadan Oda TV operasyonu oldu. Cezaevine girdiler. Türkiye değişik bir atmosfere girdi. O dönemde aslında siyasi kaygıdan öte daha çok kişisel sözlerle onları yarı yolda bırakmanın yakışıksız olacağını düşünerek, Sızıntı kitabını bastık. Bu kitap çıktığı andan itibaren başka gelişmeler de oldu. Ardından Soner Yalçın, Müyesser Yıldız, Tuncay Özkan gibi isimler içeri girdi. Bu kitabın başarısıyla Balyoz kumpası ile cezaevine girenlerle irtibat kurduk olayların gelişimi ile de hayat Kırmızı Kedi’ye bambaşka bir yol çizdi. Biz de o yolda yürümeye devam ettik. Açıkçası bundan da memnun olduk. Haksızlığa uğramış insanların sesi olduk.” diyerek Kırmızı Kedi’nin yayın hayatına başlamasının nedenlerini açıkladı. Yalnızca siyasi mesajlar veren bir yayınevi olmadıklarını söyleyen Hepkon Enis Batur’un yayınevindeki işlevini de açıkladı. Hepkon şöyle dedi: “Biz bir yayıneviyiz, sadece siyasi mesajları olan kurum olamayız. Türkiye’de maalesef insanlar uzun zamandır apolitikleştikleri ve siyaseten hiçbir şeye dokunmamaya çalıştıkları için yazarlarımızın kitaplarını basmamız bile çok politik eylem gibi görünüyor. Aslında öyle değil. Biz sadece yayıncılık yapıyoruz. Yayıncılık sadece siyasetle olmaz edebiyat, şiir, çocuk kitapları olmalı. Aksi halde geleceğe kalıp, başarılı olamayız. Önemli olan kalıcı olmamız. Genel yayın yönetmenimiz Enis Batur, hem kişisel olarak tanımaktan çok mutlu olduğum birisi, hem de Türk edebiyatında çok önemli bir şahsiyettir, köşe taşıdır. Bilinenden çok daha derin, zengin bir insandır. Onunla birlikte yayınlarımızda bu alanlara yer veriyor olmamız kıymetli.” Hepkon, Çin yayıncılığıyla kurduğu ilişkiyi de “Esas olarak Avrupa merkezciliği hatalı buluyorum. Pekin kitap fuarına sık giderim. Dünyanın üçüncü büyük kitap fuarı. Teknoloj olarak inanılmaz yenilikler var. Avusturalya, Malezya, Japonya, Kore edebiyatını da izleyebileceğiniz bir fuardır. Fakat şunu fark ettim. Frankfurt kitap fuarına Türkiye’den elli yayıncı giderken, Pekin’e ancak birkaç kişi gidiyor. Bu durum biraz ideolojik, biraz batı merkezcilik. Çin edebiyatınca çok önemli isimler var. Türkiye’de birkaç yazar ancak biliniyor. Kültürel olarak beni bu durum rahatsız ediyor. Avrupa merkezci prangalardan sıyrılıp Çin’den de farklı, siyasi kitaplar da basıyoruz. Ben kişisel olarak önemsiyorum.” Biçiminde açıkladı. Komplo Teorileri Tarihi adlı kitabı olan Haluk Hepkon yazarlık yaşamıyla ilgili de “Fark ettim ki komplo teorileri Türkiye’de çok konuşuluyordu ama kavramın kendisinde bile doğru bilinmiyordu. Önce kavramı çalıştım, sonra teorilere baktım ve kitabı yazdım. Son olarak da TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ile görüştüm. Türkiye’deki solun 1980’ler ve 1990’lar sonrasında Neoliberalizm etkisiyle Türk adının geçtiği, cumhuriyetle ilgili her şeyi eleştiren, küçümseyen yaklaşımdan hoşlanmıyordum. Oysa ben de kendimi solda konumluyordum. Ama tüm bunların solculukla ilgisi olmadığını düşünerek Kemal Okuyan’ın cumhuriyete sahip çıkan tavrı çok hoşuma gitti. Böylece bir söyleşi kitabı hazırlamak istedim.” dedi. Hepkon yazarlık ve yayıncılık yaşamını şu kısa cümleyle tamamladı: “Hayatımda esas olan kitapların her zaman etrafımda olması. Özel olarak bir kimlik inşasından öte, çok okuyorum.” Gercekedebiyat.com
YORUMLAR