Haksızlık üzerine
Haksızlık, birinin yararına ötekinin zararına yapılan eylemdir. Başka bir ifadeyle söylersem, diğerinin hakkını gasp etme üzerinden yol alır ve canlıların hemen hemen hepsinde görülür ama bu eylem insanda uç noktadadır. Sadece insanda adalette ve hakka karşı, kasıtlılık temelinde harekete geçer… Sadece insanda mevcut kültürle kuşaktan kuşağa geleneksel hale getirilerek, çarpıtma, yok sayma, yoksun bırakma ve aç gözlülük eşliğinde devam ettirilir… Hak tanımaz birinin duyguları çok zaman her türlü sınırı aşarak akıl ve mantığa üstün gelir… O, yalnız başına ‘ben’dir… ‘Biz’ yerine ‘ben’ dilini kullanır… Saldırgan ve sapkındır… Sözleri, davranışları genel kabul görmüş doğrularla uyuşmaz… Kafası karışıktır ve bu kafa üzerinde kafa yorduğumuzda onun kusurlu kişilik yapısına sahip olduğunu görebiliriz… Empati, samimiyet, ilgi sevgi, eşit koşullarda yaşamaktan uzaktır. Kendine uygun gördüğünü başkasına görmez ve çevremizde, dünyamızda, aile, toplum, devlet yapımızda bu eğilimlerle donanmış sayısız hak tanımazla karşılaşabiliriz… İşin feci yanı istediğiniz kadar çabalayın, hak tanımaz birinin doğasında hiçbir şekilde değişim yaratamazsınız… Yapılacak tek şey karşı durmaktır… Hak tanımaza karşı çıkacağız… Öfkeleneceğiz, öfke duyacağız… Eğer öfke haksızlığı ortadan kaldırmaya yönelik girişim taşıyorsa idealdir. Öfkenin taşkınlığı bazen kaybettiklerimizi ya da bizden alınanları geri alır ve bu iyidir… AYRICALIK HAK DEĞİLDİR Yaşam hakkımızı birilerinin insafına bırakamayız… Koşulları eşitlemek zorundayız… Buyurgan olana, karanlığa haykırır gibi haykıracağız… Güçlü, anlamlı sözler edeceğiz… Rahatsız edici sesten, rahatsız edici bakıştan hoşlanmadığımızı göstereceğiz… (Buyurgan ses ve bakışlar sinirlerimizi bozar, kendimizi kötü hissetmemize neden olurlar.) Kendine uygun gördüğünü ötekine görmeyen saplantısının etrafında gelişen kusurlu ahlaki davranışın doğada olmadığını bağıracağız… Efendiliğin, egemenliğin ve ayrıcalığın hak olmadığını; düşüncelerimize, yaşama koşullarımıza karşı durmanın hak olarak tanımlanamayacağını anlatacağız… İNSAN OLMAK HAK TANIR OLMAKTIR İnsan olmanın ölçütlerinden biri hak tanır ve hak savunur olmaktır. Eğer sahip olduklarımıza komşumuzun da sahip olması gerektiğini öğrenirsek, insan olmayı öğreneceğiz… Kederli çocuğu, acı acı uluyan hayvanı, dalda çığlık çığlığa şakıyan serçenin şakıma nedenini anlarsak, insan olma koşullarından birini gerçekleştirmiş olacağız… Geleceğimiz açık ve güvenli olmak zorunda… Varoluşumuzun nedenini sorgulamak hepimizin görevidir ve bu görev hayattan alacağımız derslerle güçlenir. Her şey bize bağlı… Birbirimize bilgelik de kazandırırız cehalet de kazandırırız… Ders verir ders alırız… Hakkı da haksızlığı da birbirimizden öğreniriz… Akıl da akılsızlık da insana dairdir ve seçim elimizde… Hayatımızı güçlü bir çerçeve içine almak, vurguna kapılmamak ve yürek burkan haksızlıklarla karşılaşmamak istiyorsak, kendimizi var etmek zorundayız diyerek bitirelim. Haydar Uzunyayla
Gerçekedebiyat.com