Kentli orta - alt sınıfın ironik halleri: Tutsak Kediler Kumpanyası
Vecdi Çıracıoğlu’nun SRC Yayınların’ndan çıkan yeni romanı Tutsak Kediler Kumpanyası orijinal, yeni üslup arayışları içeren, sokağı çok iyi bilen bir yazar tarafından kaleme alınmış, humoura ve ironiye edebi bir konteks içinde yer veren bıçkın, dağdağalı, okunaklı, yenilikçi, sevimli bir roman.
Edebiyat okuru Vecdi Çıracıoğlu’nu daha ziyade denize dair eserlerinden tanır. Bu alanda kendine özgü bir üslupçuluk ve lugatçe yaratmak için çokça çaba gösteren yazar denizi yazan nadir yazarlarımız arasında kendine özgün bir yer edinmeyi başardı. Rumelihisarı yaşanmışlıklarından yola çıkarak ve ilham alarak yazdığı Nehirler Denize Kavuştuğunda adlı öykü derlemesi ve Denize Dair Hikâyat başlıklı, üç uzun öyküden oluşan üçlemesi ile denizcilik edebiyatımızdaki yerini perçinledi. Kendi yazın evreninin ilham pınarı olan Rumelihisarı’ndaki bohem hayatından ziyadesiyle nasibini aldığı için söz konusu bu platoda cereyan eden başarılı eserler verdi. Bunlar arasında kuşkusuz en önemlisi Can Yayınları İlk Roman Ödülü’nü kazanan, İstanbul’un fethi sırasındaki, topların Hisar’da dökülüşünü anlatan Kara Büyülü Uyku’dur. Yine aynı ortamlardan yeşeren Serseri Standartları Sempozyumu, Gemileri Sayan Kedi gibi romanlarla aynı başarıyı tekrarlayamasa da kendine özgü bir okur kitlesi yaratmayı bildi. Rumelihisarı hakkında yazdığı Devşirme Eşiktaşının Ruhu: Rumelihisarı adlı monografisi ile kent belleğine özgün lezzetler kattı. Sokağı, ezilenleri, en alttakileri savunan edebiyatı ile toplumdaki kült kişilere ait biyografiler kaleme aldı. Bunlar arasında en dikkat çekici olan muhalif, isyankâr futbolcu Metin Kurt hakkında yazmış olduğu Gladyatör’dür. Kimi yazarlar kariyerleri boyunca hep aynı platodan, hep aynı yaşam çevresinden ürün verirler. Vecdi Çıracıoğlu da verdiği çok sayıdaki eserle Hisar’ın “resmi” (?!) tarihçisi olarak kendini tescilledi; denizi yazan bir yazar olarak tavsif edildi. Hiç kimsenin başka alanlara yöneleceğini beklemediği bir sırada o denizden çıktı, üstünü kuruladı ve apayrı bir üslupçulukla neşeli bir roman yazdı: Tutsak Kediler Kumpanyası. Tutsak Kediler Kumpanyası kentli orta-alt sınıfın yaşam alışkanlıkları, saplantıları, obsesyonları, korkuları, galeyanları, huzursuzlukları ve hayvan sevgisini bile bir takıntı ile ele alan tarzıyla günümüz insanını ironik olarak anlatan, akıcı, kompartımanlarla ilerleyen neşeli bir roman. Çıracıoğlu’nun bu romanda yeni üslup denemeleri içinde olması ve Türkçesi’nin daha da akıcı bir hale gelmiş olması önemli artılar. Sokağın dilinin unutulduğu kaotik bir dönemde apartman dünyasında yaşananları şenlikli bir dille anlatan bir okumalık. Tutsak Kediler Kumpanyası romanında Çıracıoğlu, “Leman- Öküz – Hayvan - Ot” ekollünden gelen, sokak dili ile barışık mizah ile Rumelihisarı bohemlerinin arasına inmiş Boğaziçi Üniversitesi taifesinin elit entelektüel mizahının özgün bir terkibini yapmış. Anlatılanlar bir yanıyla bıçkın, marazi ve öfkeli; diğer yanıyla obsessif, kırılgan ve çağdaş psikolojik sendromlara gönderme yapan mizahi unsurlarla dolu. Kitaba adını veren anekdotdan da bahsedersem sanırım eser daha fazla ilgi çekecektir. Kitabın yayınevi ile buluşmadan önceki adının Tutsak Penis Kumpanyası olduğunu biliyordum. Bunun Çıracıoğlu’na ait bir hinlik, bir edebiyat sanatı, bir benzetme, bir kinaye olduğunu sanıyordum. Ama kitabı okuduktan sonra araştırdım ve öğrendim ki ilişki esnasında böyle bir kilitlenme olayı gerçekten de olabiliyormuş. Romanın en neşeli ayrıntısı ve temel kilit noktası olan bu epizodun kitaba adını vermesi çok daha ilginç olabilirdi. Ama ülkenin de gerçekleri var. Böylesi bir kitap ismi sanırım bugünkü kültürel ortamda hoş karşılanmazdı. Dolayısıyla Çıracıoğlu çok haklı bir nedenle otosansür uygulayarak kitabın adını “Tutsak Kediler Kumpanyası” olarak değiştirmiş. Bu haliyle de okunaklı, neşeli, şenlikli, humour dolu özgün bir roman yazmayı başarabilmiş. Hikmet Temel Akarsu
htakarsu@gmail.com
Gercekedebiyat.com