İran Cumhurbaşkanı Rei̇si̇’ni̇n ölümü
İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisülsedati (İbrahim Reisi) geçirdiği helikopter kazasında yaşamını yitirmesi iki farklı biçimde karşılandı. İranda milli yas ilan edilirken, Reisi’ye muhalif olanlar havai fişiklerle kutlama yapıyorlardı.
İbrahim Reisi, İran'ın sekizinci cumhurbaşkanı olarak 2021 yılında görev getirilmişti. 1960’da İran’ın Meşhed kentinde doğan Reisi, dini eğitim almaya genç yaşlarda başlamış, dini eğitimini Kum’daki dinsel eğitim veren okullarda almıştı. 1980’de İran Karşı Devrimi sonrası kurulan İslami rejimde çeşitli yargı görevlerini üstlendi. Adı 1988’de yaptığı yargılamalar sonunda verdiği infaz kararlarıyla duyulmaya başlandı. Kariyerinde hızla yükseldi, 2019’da İran Yargı Başkanı olarak atandı. İbrahim Reisi, 1980 2021’de cumhurbaşkanıydı. Yapılan seçimlerin sonuçları tartışmalıydı, seçimlere katılım oranı düşüktü, bazı adayların seçimlere girmesi engellenmiş, dışarıda bırakılmışlardı. Reisi dış politikada, selefi Hasan Ruhani’nin aksine Batı’ya sert tutum benimsedi. İbrahim Reisi’nin yargıda görev yaptığı süre içerisinde verdiği kararlar İran’da tartışmalara neden olmuş, insan hakları örgütleri tarafından eleştirilerle karşılanmıştı. Reisi’nin en çok eleştirildiği konu 19 Temmuz 1988 tarihinde başlayan ve beş ay süren, binlerce insanın sosyalist örgütlere, İran’da faaliyet gösteren komünist parti üyelerine sistematik bir biçimde antikomünizm kaynaklı infaz kararları verilmesi oldu. Halkın Mücahitleri, Tudeh, sosyalist ve komünist partiler mahkemelerde yargılandı ve ölüm cezalarına çarptırıldı. Mahkeme kararları aynı yıl içinde kitlesel olarak infaz edildi. Muhaliflerin kitlesel infazlarına hüküm veren ve ölüm komiteleri olarak adlandırılan gurupların içinde Reisi vardı ve uluslararası insan hakları örgütleri, bu infazları insanlık suçu olarak nitelendiriyorlar, sorumlu olarak Reisi’yi gösteriyorlardı. Reisi aynı tutumunu 2019 yılında İran Yargı Başkanı olarak da sürdürdü. 2019 ekenomik protestoları sırasında İran güvenlik güçleri protestoculara sert biçimde müdahale etti, bilanço korkunçtu yüzlerce protestocu öldürülmüş, binlercesi tutuklanmıştı. Reisi Yargı Başkanı olarak protestoculara ağır cezalar yağdırdı ve birçoğuna idam kararı verdi. Reisi’nin yargıda görev yaptığı süre İran’da idam cezalarının doruk noktasına vardığı bir süreç oldu. Uluslararası Af Örgütü, insan hakları kuruluşları İran’ın yargı sistemini sert bir biçimde kınadı. Reisi yargı sisteminde reform yapmayı vaat etti ancak tam tersine ifade özgürlüğü, toplanma hakkı ve adil yargılanma hakkı gibi temel insan hakları ihlalleri devam ettirildi, muhalif olarak nitelendirilen gazeteciler, avukatlar, insan hakları savunucuları tutuklanarak yargılandı ve ağır cezalara çarptırıldı. Reisi yolsuzlukla mücadele adı altında tutunduğu tavrını siyasal muhaliflerini sindirme aracı olarak da kullanmaktan kaçınmadı. İbrahim Reisi, 1988 toplu idamları mahkeme üyesiyken Kısa bir süre önce Eylül 1922’de Ahlak Polisi, Mahsa Amini’yi başörtüsünün hükümet standartlarına uygun olmadığı gerekçesiyle gözaltına almış, Amini, gözaltına alındığı karakolda kalp krizi geçirdiği, iki gün komada kaldığı ve ardından yaşamını yitirdiği açıklanmıştı. Görgü tanıkları Amini’nin Ahlak Polisince karakola götürürken dövüldüğünü, kasten başının polis aracına çarptırıldığını ve karakolda işkence gördüğü, yaşamını bu nedenle yitirdiğini belirtiyorlardı. Amini’nin öldürülmesi üzerine büyük bir başkaldırı yaşanmış, bu başkaldırı devrimden bu yana yaşanan en büyük başkaldırı olarak nitelendirilmişti. Reisinin ölümünü İranlı kadınlar başları açık olarak kutladı. Reisi, ‘Ölüm Kasabı’, ‘Cellat’, ‘katil’ olarak anılıyordu. Halit Payza
Gercekedebiyat.com