mustafa-bilgin-1-1852024221144.jpg


Birleşmiş Milletler Örgütü, 1985 yılını, “Katılım Gelişme Barış” alt başlığıyla ‘Gençlik Yılı’ ilan etmişti. 

Bugünden bakınca BM’nin bu kararının altında bir iblislik var mıydı bilmiyorum fakat Oğuz Aralın Gırgır dergisi de bu fikri sevmiş, o yıl genç okurlarının kısa yazıları için Bizim de bir çift sözümüz var” başlığıyla bir köşe ayırmıştı.

Anadolu’nun dört bir yanından gençler, kimi neşeli kimi dertli bir çift sözünü” yıl boyunca Gırgır’a -mektup ile- yolladılar.

 

Karikatürcüler için o yıllarda bilgisayar icat olmamış, mertlik bozulmamıştı. Bir yandan, bileğine güvenen iki-üç çizer bir araya gelip, kirasını ödeyebildikleri bir grafik bürosu açabiliyorlar, basın-yayın sektörünün başkenti Cağaloğlu’nda, kitap-dergi resimleme, amblem-logo tasarlama gibi işlerle tekerleği döndürüyorlardı.

Guernica Grafik Atölyesi de bu amaçla, 1984 yılının başında kurduğumuz, çok sayıda karikatürcünün bir araya geldiği bir grafik bürosuydu. 

1985 yılına gelene kadar birçok arkadaşımız çeşitli nedenlerle vazgeçseler de siz inatçı deyin, ben mecbur diyeyim; Hasan Seçkin, Orhan Coğuplugil, Ragıp Bayraktar, Arif Kurca ve bendeniz, Guernica’ bir süre daha yaşatmıştık.

O yıl içinde yollarımızın kesiştiği Çevren Yayınevi’ne, 1985-Gençlik Yılı’na yaraşır bir gençlik karikatürleri albümü yayımlamak için öneride bulunduk.

Öneri kabul görünce, heyecanla kolları sıvamış, Karikatürcüler Derneği üyesi dostlarımızdan ve mizah dergilerinde çalışan, nazımızın geçtiği arkadaşlarımızdan ‘Gençlik Karikatürleri istemiştik.

Semih Poroy’dan Metin Üstündağ’a, Asaf Koçak’tan Aptülika’ya kadar 58 arkadaşımız albüme karikatür verdiler.

İsmini burada özellikle anmak istediğim, başlı başına bir ‘Karikatür Pazarı’ yazısını hak eden Tamer Ocak da ikiletmeden karikatür veren arkadaşlarımızdandı.

 

12 Eylül adındaki o dondurucu buz kütlesinin ufak ufak erimeye başladığı yıldı 1985…

Darbe yönetiminin kapattığı Karikatürcüler Derneği o yıl yeniden açılmış, yeni dönemde Başkan seçilen Semih Poroy, ‘Uzun Lafın Kısası’ adını verdiğimiz Gençlik Karikatürleri albümüne kapak karikatürü çizmiş, önsöz yazmıştı.

“(…) Bu kitaptaki karikatürler, genç sanatçıların, genç insanlar adına çizdiklerinden oluşuyor. Karikatür kadar gençlerle özdeşleşebilecek başka bir sanat yoktur. Çünkü, başka hiçbir sanat dalı, bünyesindeki 'yaşlı unsurları' karikatür kadar hızlı tasfiye edememiştir. Ve çünkü, yalnızca karikatür, tıpkı gençlik gibi geleceğe umutla bakmakta; önümüzdeki yüz yılların 'insani' yaşamı kuracak gençlerin sanatı olmak istemektedir.” diyen Semih Poroy’a yürekten katılıyorduk ama isteyenin bir yüzü kara’ idi

Yaşam gönlümüzce akmadı… Geldiğimiz noktada bilgisayarlar ve grafik programları evlere kadar girip, üstüne sosyal medya yaygınlaşınca, “önce rapidolar bozuldu, sonra her şey…”

İnternet sayesinde istemediğiniz kadar sık görülen karikatürün “yüzü eskidi”, ondan bıkıldı. Bayiden para verip alanların sayıları azaldığı için sonunda mizah dergiciliği bitme noktasına geldi.

Karikatürcülük gençler için meslekler listesinin sonunda bile yok artık.

Yeni duruma çabuk uyum sağlayan çoğu karikatürcü, home ofis” yöntemiyle, akraba sektörlerde tutundular.

Bir kısım karikatürcü de Cemal Arığ’ın Uzun Lafın Kısası albümünde yer alan karikatüründe çizdiği gibi, evde çamaşır çitilerken beyaz atlı prensini bekleyen o genç kıza benziyorlar

 

Yazılı medyanın sizlere ömür olduğu günümüzde, bir beyaz atlı prens” gelsin, bu kez internet medyasında karikatürü yeniden ayağa kaldırsın istiyorlar şimdi

Uzun lafın kısası, internet medyasının Oğuz Aralı bekliyorlar, bekliyoruz

- Godot gibi” mi dediniz?!..

Mustafa Bilgin Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler