Son Dakika



(...)

Yönetmelik okunduktan sonra, Akademi üyeleri oylarını kimseye söz vermediklerine yemin ettiler. Bu soruya ilk muhatap olan Segur, Akademi müdürü Viennet'ye şöyle yanıt verdi:

-Oyunuzu kimseye söz verdiniz mi?

-Ancak sizin verdiğiniz kadar.

Thiers gülerek yemin ediyor. Sanki siyasi bir yeminmiş gibi...

Saat bire çeyrek var.

Oylamaya geçiliyor. Ama önce bu oylama denen şey nasıl bir şey onu anlatalım.

Bu oylama yapılacağı zaman, her Akademi üyesi yerine oturduğunda sıranın üstünde dört köşe kesilmiş ve hazırlanmış küçük kağıt parçaları bulur. Başkanlık kürsüsünde de kavanoz denilen şeyleri görür. Bunlar gerçekten de kavanozdur. Akajuya boyanmış tenekeden iki berbat şey. Bu oy kutuları kadar çirkin, kaba, sakil, köşeli, göbekli şeyler tasavvur edilemez.

İşte kırk yıldan beri bütün akademi üyeleri İmparatorluk döneminden kaldığından kuşku olmayan bu korkunç kapların içinden çıkmışlardır. Müdür, geleneksel “Baylar, oylamaya geçiyoruz” sözlerini söyleyince, Pingard iki kavanozdan birini haşmetli bir eda ile eline alarak Akademi üyelerinin önünden geçti. Herkes oy pusulasını bu gudubet tencerenin içine attı ve herkes oyunu kullandıktan sonra Pingard kupanın içindekileri Başkanlık kürsüsünün üstüne boşalttı. Müdür oy pusulalarını saydı ve oy ayırımına geçildi.

Bir gün kavanoza şu dörtlüğü atmıştım:

Farketmez oyumu kullansam da kullanmasam da
Çünkü haset dehayı ve zevki altetmek için
Tuzaklar kurmuşa benziyor bu kavanozlarda
Hep testiler* çıkıyor önünde gözlerimizin.

M. de Noailles'e 25 oy, Balzac'a 4 oy çıktı. Ben oyumu Balzac için kullandım. Empis, Pongerville ve Lamartine de öyle yaptılar. (...)

(*Testi: Fransız halk dilinde bön, budala, cahil anlamındadır!)

Victor Hugo
(Gördüklerim İşittiklerim, çev. Şiar Yalçın, s. 80. Düşün yayınları, İstanbul, tarihsiz.)
Gerçek Edebiyat

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM