Tarih ve ölüm öyküleri: Nizamülmülk'ün Öldürülüşü/ Ali Mustafa
12 Eylül Faşizmine karşı bildiri basıp dağıttığı için üç yıl tutuklu kalmıştı. Çıkınca 12 Eylül’ün en karanlık yıllarını irdeleyen öyküler yazmıştı. Üçlü Kavşak (Cem Yayınevi, 1988) adlı ilk yapıtında bir dönemi öykü diliyle, eleştirel bakışla gün yüzüne çıkarmıştı.
Ahmet Yıldız, 1980’lerden bu yana öyküler yazıyor. İlk öyküsü Trabzon’da yayımlanan Kıyı’da çıkmıştı. (Kentte Bir Bahar Günü, Haziran-Temmuz 1982, sayı:21) Ahmet Yıldız, toplumsal mücadeleler içinden gelen bir öykücü. 12 Eylül Faşizmine karşı bildiri basıp dağıttığı için üç yıl tutuklu kalmıştı. Çıkınca 12 Eylül’ün en karanlık yıllarını irdeleyen öyküler yazmıştı. Üçlü Kavşak (Cem Yayınevi, 1988) adlı ilk yapıtında bir dönemi öykü diliyle, eleştirel bakışla gün yüzüne çıkarmıştı. Yürüyüşünü Kadın ve Boğa (Çalıntı Yayınları, 1998), Genç Kyros’un Yazgısı (Everest Yayınları, 2002) adlı yapıtlarıyla sürdürmüştü.- 1992’de Ankara’da Edebiyat ve Eleştiri dergisini 100. sayı çıkaran Ahmet Yıldız, eleştiri alanında özgün yazılara da imza atmıştı. Eleştiri yazılarından derlediği kitabını Kertenkeleler ve Edebiyat (Papirüs Yayınları, 2004) adıyla yayımlamıştı. Öyküde direngen tavrını sürdüren Ahmet Yıldız son olarak “tarih ve ölüm” odaklı öykülerini Kaynak Yayınları’ndan çıkardı. Ahmet Mümtaz İdil’in “topraklarına tutkun bir yazarın dilinden Nizamülmülk” diye değerlendirdiği (Aydınlık Kitap, Sayı:80) bu dördüncü öykü kitabında Ahmet Yıldız, tarihe farklı bir açıdan bakarak günümüz öykücülüğüne yeni bir soluk getiriyor. Birbirinin izdüşümü olan öykü anlayışlarından farklı bir tavırla tarihe yöneliyor ve o dönemlerden bildiğimiz, tanıdığımız kişilikleri “ölüm” olgusuyla iç içe sunuyor. Kitaba adını veren ilk öyküde Selçuklu’nun kudretli yöneticisi Nizamülmülk’ün trajik ölümü, öykü sıcaklığında tarihsel bilgilerle harmanlanarak anlatılıyor. Kuru bir tarih bilgisi dışında insani durumlar da sorgulanıyor. Nizamülmülk’ün yaşadığı sağlık sorununun -prostat- nasıl yakıcı bir acı haline geldiğinin anlatıldığı bu öyküde; Siyasetname adlı yapıtı yazmış bu çok yönlü devlet adamının adım adım ölüme yaklaştığı ve Hasan Sabbah’ın fedaisince öldürülüşü çarpıcı bir dille okura sunuluyor.-Kitapta başka “ölüm” hikâyeleri de var. Sultan Alparslan, Enver Paşa ve Cemal Paşa tarih kitaplarından öykü sahnesine iniyorlar, unvanlarından sıyrılıp “sade” insan olarak aramıza karışıyorlar. Onların ölümle karşılaştıkları “an”ı, yazarın sözcüklerle çizdiği görüntülerden ürpererek izliyoruz. Ahmet Yıldız’ın “ölüm”ü eksen alan kimi öykülerinde yer yer tarih metinlerine özgü “makale” havası sezilse de bir çırpıda okunuveren akıcı bir üslup taşıdıkları söylenebilir. Kimi öykülerin sonuna eklenen “ notlar” ve kitabın en sonuna konulan “kaynakça”, yapıta “belgesel” özellikler katıyor. Nizamülmülk’ün Öldürülüşü adlı kitabında Ahmet Yıldız daha önceki kitaplarındaki izlekleri de sürdürüyor. “Babamı Beklerken” “güncel tarih”le bağlantılı bir öykü. İlk yapıtı Üçlü Kavşak’ta “eksik bırakılmış” 12 Eylül hüznünü bu yapıta kadar taşımış Ahmet Yıldız. Oldukça “sert” bir yakın tarih panoraması çizen ilk yapıtındaki öykülerin bir devamı gibi de okunabilir “Babamı Beklerken”. Yıldız’ın öykülerinde tarihle güncelin bir arada verilişinde kimi şaşırtıcı geçirgenliklere de rastlanıyor. III. Yablaha’nın Torunu, adlı öykü “Gezi Direnişi”ne bir göndermeyle başlıyor. Tarih ve yer de veriliyor “İstanbul Gezi Parkı çevresinde 14 Haziran 2013 tarihinde öğleden sonra, polislerce sıkılan biber gazı (…)” Yazardan “Gezi Direnişi” öyküsü beklerken bu kez Çin’e kadar uzanıyoruz; oradan Nasturiliğin Türklerin arasında nasıl yayıldığı “tarihsel anlatılar”la dile getiriliyor. Öykünün sonunda kahramanlarımız Taksim’e, Cihangir’e dönüyorlar tekrar. Ahmet Yıldız öyküde “gerçeklik”in izini sürerken insani olana da eğiliyor. “Yazar Muzaffer Buyrukçu’nun Ölmeden Önce Gördüğü Son Düş”, günümüzdeki “yabancılaşma”ya dikkat çeken bir öykü. “Ölüm”ün yalnızlaştırdığı bir yazarı anlatması açısından da çarpıcı ve hüzünlü bir öykü aynı zamanda. Yalnızca “tarih” anlatılmıyor Nizamülmülk’ün Öldürülüşü’nde; “yeni insan” kültürel kaynaklarla nasıl oluşacak; ona da yanıt aranıyor. (Kıyı, Mayıs-Haziran 2014, Sayı: 289) Ali Mustafa
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR