Son Dakika



Değerli şair dostumuz Niki Marangou, Kıbrıs Rum Kesiminde yaşıyordu. Ülkenin en büyük ve önemli kitabevinin sahibiydi ve önemli bir şairdi.

Ne var ki bir kaç gün önce Mısır'da, bir trafik kazasında öldüğünü öğrendik.

Aydınlık, dürüst  ve samimi düşünceleriyle kısa sürede hepimizin dostluğunu kazanan Niki Marangou'yu, 2002 yılı Temmuzunda Yalova Şiir Akşamları'nda sunduğu bildiriyi yayınlayarak anıyoruz.  (G.E.)

*

Kıbrıs’ta kimlik üzerine tartışma her zaman olagelmiştir. Ancak, kimlik sorunu genelde politik sorunlarla ilintilendirilir.

Bazılarının düşüncelerine göre Kıbrıs’ta yaşayan Türkler ve Yunanlılar Türk ve Yunan değil Kıbrıslıdırlar! Bu önermeyi hiçbir zaman anlayamadığım gibi tamamen tarihi gerçeklere tamamen ters olduğunu düşünüyorum. Bu önermenin tarihe ters düşen tarafı insanları Yunanlı ve Osmanlı geleneklerinden koparmasıdır.

Bana göre gelenek, biz şairler için büyük bir ilham kaynağıdır. Sadece onun üstüne sıkıca basıp onu aşabildiğim zaman gerçek anlamda özgür ve dünyaya açık olabilirim. Özellikle biz yazarlar dillerimizin içine dalmalı ve onlardan beslenmeliyiz. İnsanların üzerine düşündüğü “Kıbrıslılık” durumunun ortak bir dil olmadığı gibi, Kıbrıs’da Türkçe ve Yunancanın yerini alabilecek İngilizce ile yazıldığını görmekten nefret ediyorum.  Bizim birbirimizi anlama yolunda varabileceğimiz ortak nokta, dillerimizin birbirine taşıdığı mirastır. Yoksa bu dillerin inkar edilerek sadece politik gerekçelerle yaratılmış, geçmişi, tarihi ve gerçekliği olmayan şeyler değil. Daha önce de söylediğim gibi, biz insanlık tarihinde büyük değişimlere tanıklık etmiş bir nesiliz. Çocukken annemin Kuzey Yunanistan’daki köyünde yaşamının yüzyıllar önce yaşanan yaşamdan çok da farklı olmadığına tanık olmuştum. Odun ateşinde pişen yemekler, tarıma dayalı bir hayat, taş ve topraktan yapılmış yollar, anneanemin giyimi ve köyün tek eğlencesi olan dans eden ayılar.

Bir kuşak sonra ben bilgisayar teknolojisine, uçaklarla seyahate ve globalizasyonun sağladığı bütün nimetlere kavuştum. Bana göre, Kıbrıs’ta yaşayan bir Yunan entelektüelinin dağdaki bir Yunan köylüsünden ziyade, İstanbul’da yaşayan bir Türk entelektüeliyle daha fazla ortak noktası vardır. Bu durum bizim edebiyatımıza da yansımalı. Bu nedenle bir adım daha atarak söyleyebilirim ki kendimi dünyanın açıldığı ayrıcalıklı insanlara rasında görüyorum.

Şiirim için gerekli ilhamı sadece Yunan geleneğinden değil, diğer geleneklerden de alabilirim. Günlerimi İstanbul’da dolaşmakla, İslam kültürünü incelemekle ve Eyüp’de günbatımını izlemekle geçirdim. Bu elbette benim çalışmalarıma da yansıyacaktır.

Dünyamız gittikçe kapalılaşmakta. İspanya’dan kaçan Yahudiler, Osmanlı topraklarında kendilerine barınak bulabiliyordu. Bugün ise kıyılarımız kendilerine daha iyi bir hayat arayan göçmenlere karşı korunuyor. Onlar için dünya kapalı bir yer. Yazar olarak bizim pozisyonumuz ise ayrıcalıklı. Bu ayrıcalık ise bize, kendimizi daha açık bir dünyadan yana tavır alabilmek için dünyayı gözleme, anlama ve yargılama hakkı veriyor.

Niki Marangou

(Edebiyat ve Eleştiri, Eylül-Ekim 2002, N. 63)

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM