Altın Kitaplar etiketiyle yayımlanan eser, Petek Demir ve İpek Demir tarafından Türkçeye kazandırıldı. Dan Brown, Sırların Sırrı isimli kitabını şimdiye kadar yazdığı *en karmaşık kurgulanmış ve en iddialı* roman olarak tanımlarken, Türk okurlarına özel bir mesaj iletti.

Daha önce Başlangıç, Cehennem, Kayıp Sembol, Melekler ve Şeytanlar, Dijital Kale ve İhanet Noktası gibi kitaplarıyla uluslararası çok satanlar listelerinde zirveye yerleşen yazarın, Da Vinci Şifresi isimli eseri 56 dile çevrilmiş ve 250 milyondan fazla kopyası basılmıştı. Ayrıca yazarın Hayvanlar Senfonisi adında bir çocuk kitabı da bulunuyor.

Dan Brown’ın yeni eseri Sırların Sırrı, 9 Eylül’de Türkiye, ABD, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Slovakya, İspanya, Katalonya ve İsveç’in de aralarında bulunduğu toplam on sekiz ülkede aynı anda yayımlandı.

Yazar bu yeni kitabı için, *Bugüne kadar yazdığım en karmaşık kurgulanmış ve en iddialı roman – ve aynı zamanda en eğlenceli olanı. Yazmak unutulmaz bir keşif yolculuğuydu* ifadelerini kullanıyor. Sırların Sırrı tüm dünyada büyük bir ilgiyle beklenirken Dan Brown, Türk okuyuculara özel bir selam gönderdi.

 

Dan Brown’ın Türk okurları için mesajı şöyle:

Dan Brown | Penguin Random House 

'Türk okuyucularıma içten bir selam göndermek istiyorum. Hayranlarım sıklıkla bir roman üzerinde çalışırken ziyaret ettiğim en büyüleyici yerin neresi olduğunu sorar. Bu soruya her zaman aynı cevapla karşılık veririm: İstanbul. Doğu ile Batı arasında o eşsiz köprüyü oluşturan, büyüleyici geçit. İstanbul’un altındaki tarihi yeraltı sarnıcını keşfettiğim ve Cehennem’in finalini buraya taşıma kararı aldığım anı hiç unutmam mümkün değil. Türkiye, yalnızca etkileyici bir ülke olmakla kalmayıp benim için dünyadaki en sevilen yayıncılardan birine de ev sahipliği yapıyor: Altın Kitaplar. Onlar benim için bir aile gibi ve yeni romanım Sırların Sırrı’nı sizlere sunacak olmalarından dolayı büyük bir heyecan duyuyorum. Türkiye’deki tüm okuyucularıma en derin sevgilerimi gönderiyor ve yollarımızın en kısa sürede kesişmesini temenni ediyorum.'

 

Dan Brown'ın bugüne kadar yayımlanan tüm kitaplarının editörlüğünü üstlenen Hülya Şat, Sırların Sırrı adlı romanla ilgili olarak şunları dile getirdi: Dan Brown, her kitabında gelecekte gerçekleşebilecek yeni fikirler ve durumlar konusunda okuyucuyu adeta bir kehanetle hazırlıyor. Sanki yaşayacak olduğumuz olayların fragmanını okuyoruz. Örneğin, Cehennem adlı romanında aşırı nüfus problemine çözüm arayan bir karakterin dünyaya virüs yayma üzerine kurulu saplantılı davranışlarını işlemişti. Ardından dünya gerçekten bir pandemi süreci yaşadı. Başlangıç romanında ise yapay zekâ olduğunu ancak en son sayfalarda fark ettiğimiz bir karakter üzerinden günümüzdeki AI etkilerine dair öngörüler sunmuştu. Bugün yapay zekâ artık hayatımızın, duygularımızın ve düşüncelerimizin tam ortasında yer alıyor. Sırların Sırrı romanında ise daha önce hiç ele almadığı bir konuya değiniyor: Bilincimizin bedenimiz dışında da var olup olamayacağı ve ölümün gerçekten bir son olup olmadığı sorusu. Bu fikir, tüm insanlık için büyük bir değişim yaratabilecek ve gerçekleşmesi halinde belki de huzur getirecek bir yaklaşımı ortaya koyuyor. İşte bu nedenle bu romanı ayrıca daha değerli buluyorum. 

 

'Bilinç yok olur mu yoksa varlığını sürdürmeye devam mı eder?'

The Secret of Secrets: Dan Brown'dan Yeni Kitap Geliyor

Sırların Sırrı’nın çevirmenlerinden İpek Gedik’in yorumuna göre, kitabın en dikkat çekici yanı ölümden sonra ne olduğuna dair yaklaşımı. Gedik, Dan Brown’ın romanında bilinci, hem bilimsel hem de mistik unsurları harmanlayarak geçmişten günümüze taşınan inanç sistemlerini sorgulatan bir iddia ortaya koyduğunu belirtiyor. Roman, özellikle "Bilinç yok olur mu, yoksa varlığını sürdürür mü?" sorusuyla okuyucuyu yüzleştiriyor ve Dan Brown bu kez yalnızca tarihi sırların peşinden koşmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlığın yüzyıllardır yanıtını aradığı temel bir meseleye ışık tutuyor. 

Kitap, bilinç ve beden arasındaki ilişkiyi yeniden ele alırken, ölümü bir son değil, belki de bir geçiş olarak yorumluyor. Noetik bilim ile ilgili yapılan atıflar ve mistisizmle bilimin iç içe geçtiği bölümler hem düşündürücü hem de derinlikli bir etki yaratıyor. Yaşam, ölüm ve bilinç gibi konular, tüm insanlığın ortak merakı ve sorusu. Brown’ın romanıyla yaptığı ise bu kadim soruları modern bir anlatımla yeniden değerlendirmemize olanak tanımak.

 

'Yazdıkları gerçekten hayrete düşürecek türden.'

‘İnsanlık İçin Çığır Açıcı Bir İddia’

Sırların Sırrı’nın çevirmenlerinden biri olan Petek Demir, Dan Brown’ın büyük yankı uyandıran yeni romanını değerlendirerek şu düşünceleri paylaştı: Dan Brown, bu kitabında bizleri hayal bile edilemeyecek bir teknolojiyle tanıştırıyor. Her zamanki gibi, okuyucunun daha önce karşılaşmadığı ve detaylarını merak edip araştıracağı bazı yeniliklere yer veriyor. Bir okuyucu olarak, onun eserlerinin satır aralarını anlamlandırmayı seviyorum. Anlattığı şeylerin gerçekliğini veya olasılıklarını sorguluyorum. Benim için kendisi ufuk açıcı bir yazar. Bu kitapta bahsettikleri oldukça şaşırtıcı fakat dileğim, bunların bahsedildiği şekilde kullanılmaması yönünde.

 

Sırların Sırrı hakkında:

Sekiz yıl aradan sonra, dünyanın en ünlü gerilim yazarlarından biri, şimdiye kadarki en etkileyici romanıyla sahneye geri dönüyor: Sırların Sırrı. Bu eser, hem sürükleyici hem de derinlemesine sorgulayıcı bir başyapıt olarak karşımıza çıkıyor.

Robert Langdon, ünlü akademisyen Katherine Solomon’a Prag’da düzenlenen bir konferansta eşlik ederken, beklenmedik bir olaylar zinciri başlar. Katherine’in otel odasından hiçbir iz bırakmadan kaybolması, Langdon’ın dünyasını sarsar. Evinden uzakta, tanımadığı güçlerle mücadele etmek zorunda kalan Langdon, sevdiği kadını kurtarmak için yalnızca keskin zekasına güvenmek durumundadır.

Ortaçağdan kalan görkemli kaleler, göğe yükselen kiliseler, karanlık mezarlıklar ve dolambaçlı yeraltı geçitleriyle örülü bir şehirde geçen bu hikâyede, Langdon yüzyıllardır derin sırlarını saklayan ve teslim etmeye niyeti olmayan bu şehrin bilmecelerini çözmek zorunda kalır. Ancak bu mücadele sadece kendi yaşamını değil, aynı zamanda insanlığın geleceğini de ilgilendiren bir savaşın parçasıdır.

Bu kitabı okurken zihnimde dönen tek düşünce şuydu: Dan Brown, bu kez adeta zihnimizi alt üst etmeyi başarmış. Ölüm, bilinç ve teknoloji gibi büyük kavramları sorgulayan yazar, yalnızca Langdon’ı değil, biz okurları da karmaşık bir labirente sürüklüyor. Çıkış yolumuzu bulacağımız kesin değil, ancak tartışma yaratacağı konusunda hiçbir şüphe yok.

gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)