Müzik eserlerindeki telif haklarıyla ilgili gelişmeleri anlatan Ergül, 1986’da kurulan MESAM’ın 192 ülkede temsil edildiğini belirtti.
Ergül, MESAM’ın sanatçı, müzik eseri sahibi, söz yazarı, aranjör ve yorumcu olmak üzere toplamda 16 bin üyeye sahip olduğunu ifade ederek önemli detaylar aktardı. Türkiye’nin fikri mülkiyet alanında son dört yılda dikkat çekici bir ilerleme kaydettiğini vurgulayan Ergül, 1951 yılında kabul edilen 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan bu yana ilk kez konuya Cumhurbaşkanlığı programında yer verildiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanının kalkınmada öncelikli alanlar arasında fikri mülkiyeti işaret ettiğini belirten Ergül, 2026 yılı için büyük beklentiler taşıdıklarını ekledi.
Son yıllarda telif gelirlerindeki artışa dikkat çeken Ergül, gelirlerin son dört yılda 25 kat yükseldiğini ifade etti. Özellikle dijital platformlarla gerçekleştirilen yeni anlaşmalar ve yurt dışı gelirlerindeki yükselişin bu artışta önemli rol oynadığını belirtti. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir kuruluş olarak Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un girişimleriyle Türkiye’de ilk kez kaynağından lisanslama yapıldığını söyleyen Ergül, 21 bin otelin tamamının zorunlu lisans kapsamına alındığını vurguladı.

"Dünyada ilk 20'de olmayı hedefliyoruz"

 

Recep Ergül, telif hakları hukukunun ve bu alandaki kamuoyu bilgilendirme çalışmalarının Türkiye’de henüz gelişim aşamasında olduğunu belirterek, telif haklarının tarihi köklerinin çok daha eskilere dayandığını ifade etti.
Fikri mülkiyet yasasının 1951 yılında kabul edildiğine dikkat çeken Ergül, "Yasa vardı ama uygulaması yoktu. 1986’da MESAM kuruldu, yine uygulama yoktu. 1990’lı yıllarda ancak çalışmalara başladık. Yani sadece 35 yıllık bir geçmişimiz var. Ancak Batı toplumlarına baktığımızda, bu sürecin Victor Hugo öncülüğünde 1886 yılında İsviçre’nin Bern şehrinde başladığını görüyoruz. O dönem katılımcı ülkeler Bern Sözleşmesi olarak adlandırılan ilkeleri imzaladılar ve 1. Dünya Savaşı öncesinde, hatta savaş sırasında Avrupa’da meslek birlikleri kuruluyordu. Her biri ortalama 100 yıllık bir geçmişe sahip. Yani bizdeki gibi 30-35 yıllık bir süreç değil, tam anlamıyla oturmuş bir sistemden söz ediyoruz." ifadelerini kullandı.
MESAM’daki görevine başladığında Türkiye’nin telif hakları sıralamasında dünyada son 6 ülke arasında yer aldığını vurgulayan Ergül, şu anda ise sıralamanın 37. basamağında olduklarını açıkladı.
Türkiye’nin sahip olduğu yüksek potansiyelin altını çizen Ergül, dünya sıralamasında ilk 20’ye girmeyi hedeflediklerini belirtti.

"Yapay zeka bin liraya şarkı üretiyor"

MESAM'ın 40. yılını kutladıklarını belirten Ergül, fikri mülkiyet bilincini artırmak için 40 farklı etkinlik düzenlemeyi planladıklarını açıkladı. Bu etkinliklerden birinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği iş birliğiyle gerçekleştirileceğini vurgulayan Ergül, ülke genelinde yaklaşık 480 bin işletme bulunduğunu ifade etti. İşletmelerin en azından yarısının lisanslanması halinde sektöre milyarlarca liralık katkı sağlanabileceğini ve bunun sektör açısından büyük bir rahatlama yaratacağını söyledi.
Ergül ayrıca, MESAM bünyesinde yer alan Bilim Kurulunun son iki yıldır yapay zeka konusundaki çalışmalarına dikkat çekerek, kurulda Prof. Dr. Cihat Aşkın, Prof. Dr. Erkan Saka, Prof. Dr. Burcu Yıldız ve Doç. Dr. Cahit Suluk gibi uzmanların görev aldığını belirtti. Yapay zekanın bazı mesleklerin kaybolmasına neden olabileceğini ifade eden Ergül, özellikle aranjör müzisyenlerin bu durumdan etkilenebileceğini dile getirdi. Ancak işini doğru yapanların çalışmalarını sürdürebileceğini ve hatta bu süreci bir fırsata dönüştürerek yeniliklere imza atabileceklerini ekledi.
Aynı zamanda şarkı üretim maliyetlerinin 250-300 bin lirayı bulduğunu açıklayan Ergül, yapay zekanın ise bu maliyeti bin liraya kadar düşürebildiğini ifade etti. Yapay zekanın müzik üretim sürecine ilişkin detaylara değinen Ergül, yapay zekanın tamamen yeni bir şey yaratmadığını, mevcut müziklerden bir sentez sunduğunu belirtti. Bu sentezi oluşturan temel unsurların geçmişten bugüne Türk müzik endüstrisinde yer almış besteciler, söz yazarları, aranjörler ve diğer müzisyenlerin oluşturduğu veri tabanı olduğunu dile getirdi. Ergül ayrıca yapay zeka firmalarının tümünün lisanslanması gerektiğine dikkat çekerek hukuki sorumlulukların önemine vurgu yaptı.

"Global şirketleri ilgili kurumlara şikayet ettik"

Ergül, yapay zekanın müziği tamamen sona erdirmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, Almanya’da bu konuda emsal oluşturmuş davaların bulunduğunu belirtti.
Müzik dünyasındaki yapay zeka kullanımına dair müzisyenlere endişelenmemeleri gerektiğini vurgulayan Ergül, bunu bir avantaja dönüştürerek çalışmalarını kolaylaştırabileceklerini söyledi.
Global şirketlerin telif hakları konusunda Türkiye'ye haksız bir yaklaşım sergilediğini dile getiren Ergül, bu duruma yönelik aldıkları tavrı şu şekilde aktardı: "Göreve geldiğimizde bazı platformlarla bu nedenle sözleşme imzalamadık. Aksine, ilgili kurum ve kuruluşlara şikayette bulunduk. Gerekirse müziğin paylaşımını yasaklama yetkimizi kullanabileceğimizi ifade ettik."
Spotify ve diğer global şirketlerle ciddi iletişim problemleri yaşadıklarını anlatan Ergül, süreçle ilgili gelişmeleri şu şekilde paylaştı: "Kendi değerlerimize saygı göstermelerini talep ettik. Ancak dört yıl boyunca iletişim sorunları devam etti. Rekabet Kurumu’nun inceleme başlatmasının ardından Spotify ile nihayet görüşme sağladık. Türkiye’ye geldiler, workshop düzenlediler ve şu anda burada bir ofis açıyorlar. Artık iyi bir ilişki kurduk. Onlarla da gerekli düzenlemeleri gerçekleştirdik ve önemli iyileştirmeler yaptılar. Apple ve Deezer gibi diğer platformlarla henüz bazı sorunlarımız var, ancak bunları da çözme aşamasındayız. Süreç oldukça olumlu ilerliyor."

"Düğün başına 58 lira ödeyin, sorun çözülsün"

Recep Ergül, düğünde çalınan şarkılar nedeniyle 300 bin lira uzlaşma bedeli talep edilen gelin ve damada ilişkin açıklamalarda bulunarak, bu tür sorunların çözümüne dair öneriler sundu. Ergül, "Düğün salonları telif ücretlerini ödese, bu sorun tamamen çözülecek. Gelin ve damat böyle zor durumlara düşmeyecek. Ömür boyu hatırlanacak o özel güne gölge düşmeyecek ve tatsızlık yaşanmayacak." diye konuştu.
Telif ödeme konusunda düğün salonlarıyla yaşanan anlaşmazlıklara dikkat çeken Ergül, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bir düğünü düşünün. Çiçekçi, fotoğrafçı, süslemeci gibi herkes bu işten kazanç sağlıyor. Sahneye gelince ise durum farklı. Sahnedeki müzisyenler o akşam belirli bir ücret alıyor, DJ bile çalıştığı süre için ödeme alıyor. Fakat bir kişi hiç ödeme alamıyor, kim mi bu? Eser sahibi. Mesela Neşet Ertaş, Mahsuni Şerif, Aşık Veysel gibi üreten sanatçılar bu kategoriye giriyor. Ancak onların emeğine ödeme yapılmıyor.
Türkiye'de telif hakları konusunda ciddi sıkıntılar mevcut. Bunun temel nedeni toplumsal bilinç eksikliği. Ancak bu bilinç giderek yayılıyor. Geçen yıl bir kampanya başlattık; düğün başına sadece 58 lira ödeme yapmaları halinde sorun çözüleceğini söyledik. Ortalama bir düğünün maliyeti aşağı yukarı 100 bin liradan az değil. Ancak bu durumlarda 58 lira ödeme yapmak bile bazılarının direnişiyle karşılaşıyor. Çoğu ödedi, ancak ödemek istemeyenler hala var. Ne yazık ki sıkıntılar yaşanmadan çözümler bulunamıyor. Devlet müdahale ettiği noktada ise sorun aşılabilir hale geliyor."

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)