Masal Çınlatısı / Ümran Ersin
kanadı titrek kuşsa Sultanahmet avlusu
içlerinden birinin adı Anka
Eminönü poyrazlanmalı Tophane'ye doğru
gel
bu gece olsun mutlu ölelim
sende ikimiz
bilirsin
taş masumdur çocuk avucunda
bir tabak yem’e kendini tutsak eden
avlu kuşundan yok ayırdı
insan'oğlu doğmuşken insanın
yalnızlığında tek bir gecenin
mutlu ölebiliriz bir dene
tenha vapur serinliği
düşen söze kaysın akşam
elini denize daldır
parmaklarından akan ışıklarıdır Galata' nın
incesazdan şarkıymış derler
yosun kokusu sinik o eski Karaköy fotoğrafı
belki o gün geceyi beklemeden ölmüştüm
bilinmiyor
tarihe düşen bir kayıt yok şimdilik
ninni bakışlı akşam kucağı
adam bankta bir kadını bekler
dalgalar geçer dalgalar biter
beklenen kadın başka bir zaman boyutunda
yollarını balıklar keser
hiç ölünmeyecek günleri
düşleyerek geçendi zaman
görmedim
o sonsuzluğa açılan yol
ama ben gitsem
rüzgar gelir miydi arkamdan
yağmura inceden bir fular
boyundan çözülüp usulca iner
kirli sokak lambası
eğilip sen bakmıştın hani
anımsa
Ilıktı bir tutam Kasım serpintisi
Üsküdar’dı yağmur
anı defterinde kımıldayan
yitik gölgeler vakti
yaz gecesi çocuk dolu taş avlu
ne çok anı ağırladı ne çok insan
çiy damlamış hayat
hiç bırakılmadı ki kurusun diye kenara
değişmez uzamında uykulu yıldız eğilip
merakla bekliyor masal sonunu
çöl rüzgarının bu yüzden sabrı
küçük çocuk postacı olmak isterdi
ancak o zaman bilirdi merak edileceğini
şimdi gelen her e-posta
kulağına düşen bir masal çınlatı
Ümran Ersin
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR