İran’ın “Türk Sözcüğü” Hassasiyeti / Ümit Baykara
Son yüz yılda her ne kadar İranlılık bir ortak kimlik olarak halkı bir arada tutmayı başarmışsa da, aşırı Pers milliyetçiliği ve Şuubiye eksenli Şii mezhepçiliği, Fars olmayan etniklerde rahatsızlığa yol açmış ve İran’ın siyaset sahnesi giderek tırmanan etnik eksenli milliyetçiliklere tanık olmuştur.
İran devlet politikasına göre bugüne dek İran Türklerinin nüfus dağılımıyla ilgili herhangi resmî araştırma yayınlanmamıştır. İran’daki Türk aktivistlerin kendi olanaklarıyla elde ettikleri tahminî rakamlara göre, İran Türkleri 35-40 milyonluk bir nüfusla, İran’ın kuzeybatısı, merkezi, güneyi ve kuzeydoğusunda yaşamaktalar. Bu tahminleri doğrulayacak resmî açıklama ise eski İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin 18 Ocak 2014 tarihinde Türkiye’ye yaptığı ziyarette Türk basınına İran Türklerinin nüfusuyla ilgili yaptığı açıklama olmuştur. 18 Ocak 2014’te Türkiye’yi ziyaret eden Salihi, Türk basınına “İran nüfusunun %40’ı Türk’tür ve bu rakam iki ülkenin ilişkilerini pekiştirmekte iyi bir potansiyele sahip etkendir” şeklinde ifade etmiştir.
Bu büyük nüfus kitlesi içinde tırmanan Türk milliyetçiliği düşüncesi İran yetkililerini önlem almaya zorlamıştır. Geçmiş yüz yılda Türkleri Farslaştırmak isteyerek asimilasyon siyaseti güdümünde olan İran devlet zihniyeti, bu politika hüsrana uğradıktan sonra bazı açılımlarla Türklerin İran’a bağlılığının devam ettirmesine çalışmıştır.
Bu açılımların başında İran Meclisi’nde 100’e yakın milletvekilin katılımıyla oluşan İran Meclisi Türk Milletvekilleri Fraksiyonu gelmektedir. Geçtiğimiz yıl bazı İranlı Türk milletvekillerinin girişimiyle bu fraksiyon oluşmuş ve İran Türklerinin haklarının savunulacağı iddia edilmişti.
Son bir yılda bu fraksiyonun açıklamaları ve faaliyetine bakıldığında, belirtilen amaçlar konusunda pek de başarılı olduğu söylenemez, çünkü fraksiyon üyelerinin faaliyetleri yalnız birkaç açıklamayla sınırlı kalmıştır.
İran’ın siyasî gündemini ve haberlerini takip edenler içinde ortak bir kanıya göre, etnikler meselesi İran’ın yumuşak karnıdır ve er ya da geç şu ana kadar örtülmeye çalışılan bu sorun patlak verecektir. İran devlet yetkilileri bu gerçeğin farkında olarak çeşitli stratejilerle etnik meseleye çözüm getirmeye çalışmıştır. Türk Milletvekilleri Fraksiyonu bu çözüm arayışlarından birini oluşturur. Kuruluşundan yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen, açıklamalar dışında sorunların çözümüne yönelik herhangi bir somut adım atılmamıştır. Çünkü esasen fraksiyonun kuruluş amacı, mevcut sorunları çözmek değil, İran-Güney Azerbaycan Türklerini Türk milliyetçiliği ekseninde faaliyet gösteren ve Türklerin hak ve özgürlüğünü savunan siyasî akımdan ve bu akımın öncü teşkilat ve merkezlerinden uzaklaştırıp devlet kontrolünde Türk görünümlü merkezlere yakınlaştırmak olmuştur.
İran Meclisi Tebriz Milletvekili Şehabaddin Bimiktar’ın bu fraksiyonun isimiyle ilgili yaptığı son açıklama, İran basınında yeni bir tartışmaya yol açtı. Bimiktar açıklamasında, devlet yetkililerinin “Türk” sözüne gösterdiği hassasiyetten dolayı, Türk Milletvekilleri Fraksiyonu’nun lağvedileceğini ve onun yerine Kuzey Batı Milletvekilleri Fraksiyonu oluşacağını belirtmiştir. Bimiktar yaptığı açıklamada, kendilerinin de bunu anlamadıklarını fakat İran devlet yetkilerinin “Türk” sözcüğünün kullanılmasına karşı olduğunu ileri sürülmüştür. (Bakınız: Türk Fraksiyonu Türk Kelimesine Hassasiyetten Dolayı Dağıtıldı) Bimiktar’ın açıklaması İran ve Güney Azerbaycan Türkleri içinde yayılıp kamuoyunda tepkilere yol açınca, Urmiye Milletvekili Hadi Behaduri, devletin Türk kelimesine olan hassasiyetini doğrulayarak, fraksiyonunda işine devam edeceğini açıkladı. (Bakınız: Türk Sözcüğüne Hassasiyet Var Ama Biz Sözümüzün Üstündeyiz)
Bu fraksiyonun işlevsizliği ve yalnız İran’da Türk uyanışını yolundan caydırma amacıyla oluşturulduğunun en somut göstergesi, İran’ın 12. dönem hükümet kabinesinde görünmüştür. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhanî kabine listesini güvenoyu almak için İran İslami Şura Meclisi’ne göndermeden önce İran Meclisi Türk Milletvekilleri Fraksiyonu üyesi Urmiye Milletvekili Nadir Gazipur, Ruhanî’ye Türk bakan çağrısında bulunmuştu. Türkiye basınında da yer alan bu habere göre, genel kurulda meclise hitap eden Gazipur, “Kabinede Türk bakanların sayısı çoğalmalıdır, aksi takdirde Ruhanî hükümeti, Türklerin yaşadığı yerlerden vekil olan 110 (Türk) milletvekilinden güvenoyu için onay beklemesin.” demişti. Gazipur, “İran nüfusunun yaklaşık yüzde 50’si Türkçe konuşmaktadır. Meclise önerilecek yeni Eğitim Bakanı; Anayasanın 15. ve 19. maddelerini uygulaması, okul ve üniversitelerde Türkçe eğitimi gerçekleştirmesi gerektiğini bilmelidir.” ifadelerini de kullanmıştı. (Bakınız: Ruhani’ye Türk bakan çağrısı)
Geçtiğimiz hafta Hasan Ruhanî yeni kabine listesini İran Meclisi’ne sunmuş ve 20 Ağustos tarihinde önerilen 17 bakandan 16’sı Meclis’ten güvenoyu almıştır. Kabinede yer alan bakanların etnik kökenlerine baktığımızda kabinenin %76’sını Fars etniğine mensup bakanların oluşturduğu görülmektedir. (Bakınız: İran’ın Yeni Hükümet Kabinesi Neyi İfade Ediyor?)
Gazipur’un 270 milletvekili olan İran Meclisi’nin 110 milletvekili adına yaptığı uyarıya rağmen, Fars etniğinin baskın olduğu bu kabinenin güvenoyu alması Türk fraksiyonunun dikkate alınmamasını göstermektedir. Nitekim İran’ın Merend Milletvekili ve Türk Milletvekilleri Fraksiyonu üyesi Muhammed Hasannejad’ın kabinede Azerbaycan Türklerinden yeterli bakanın olmamasına itiraz edip kabinede daha çok Türk bakanın olmasını talep etmesi ve genel kurulda yaptığı itiraza rağmen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhanî bu konuya değinmemiştir (Bakınız:Cumhurbaşkanı’nın Türk Bakan Seçmemesi Kabul Edilir Değil).
Türk Fraksiyonu ortadan kaldırılacak mı, yoksa pasif şekilde varlığını sürdürecek mi? sorusu İran basınında sıcaklığını korurken, İran Meclisi’ndeki bazı Türk milletvekillerinin yaptığı açıklamalar İran devlet zihniyetinde Türk korkusu, İran ve Güney Azerbaycan Türklerinin millî uyanışından duyduğu rahatsızlık ve Pers milliyetçiliğin Türk sözcüğünü kullanmaktan kaçınmasını tekrar gözler önüne serip alternatif çözümler bulmaya devam ettiğini gösterir.
…
Ümit Baykara- Tebriz Araştırmaları Derneği Uzmanı
İran kültür yapısı itibarıyla kendi içinde çeşitli etnik, din ve mezhepleri barındıran bir ülkedir. Ülkenin resmi dilinin Farsça olmasına rağmen, Fars etniği nüfusun %50’sini bile oluşturmuyor. 1925’den sonra İran’a hâkim olan Fars milliyetçiliği ideolojisi 100 yıla yakın bir çabaya rağmen diğer etnik ve kimlikleri kendi içinde eritmeği başaramamış ve Farslık temelinde milletleşme prosesi başarısız olmuştur. Özellikle 1979’dan günümüze siyasî İslam’ın devlet yönetiminde başarısızlığı ülkeyi çeşitli krizlere gebe bir coğrafya haline getirmiştir.
YORUMLAR