Hitlercik / Erdinç Gültekin
Bir Türk, sırtında Hitler'in resminin basılı olduğu bir tişörtü neden giyer? Peki ya ben... Hitler'le karşılıklı oturmak zorunda mıyım? Gözüm sürekli Hitler'e takılıyor. Terliyorum. Sinirleniyorum. Sakin olmaya çalışıyorum. Bu herif, bu tişörtü Almanya'da giyse tutuklanırdı diye düşünüyorum. Derken yanına garsonu çağırıyor Hitlerci. Beş dakika kadar konuşuyorlar. Garson omzunu okşuyor, kafasını sallayarak ayrılıyor adamın yanından. Garsonluk da pis iş. Masadaki kim olursa olsun hizmet etmek zorundasın. Ama ben garsonun yerinde olsaydım en azından surat yapardım bu pezevenge. Biramı temizliyorum. İçimden bir his, kalk, diyor. Diğer ses bir Bavyera daha söylüyor. Daha kolay tutuşsunlar diye saçları birbirine bağlanan kız çocukları geliyor gözümün önüne. Şarkısını söyleyen bir çingene neden öldürülür? Bilim insanlıktan nasıl olur da bunca kopar? Hitler vahşetini felsefi, psikolojik boyutlara taşıyordum ki, parmaklarımın arasında oynadığım fındık tanesi fırlayıverdi; gitti Hitlercinin kalın ensesinde bitti. Haliyle adamın dönüp baktığı ilk insan ben oldum. Kaşlarında, gözlerinde insanlar doğranıyordu. Sırtındaki adam gibi bakıyordu. Korkmadım değil. Yüzümü, bakışlarımı elimden geldiğince yumuşattım. Yüzüme yayabildiğim kadar belirsizlik yaydım. İpince gülümsedim. Soru işareti olmaya çalıştım. Bu temiz yüze daha fazla bakamadı. Erdinç Gültekin
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR