İğne ile kazdığımız kuyuysa ömür denen,
Kanaviçe işler gibi gül koymalı her gününe,
Danteline bir motif, çemberine gül oya,
Tersi yüzü şiir olsun rengarenk heceleriyle.
Söküvermek kolay olmaz öylesi büyüdükçe.

Öğrencelik deniyordu işlediğim ilk mendile,
Dürüp de saklamış annem, bohçadaydı benimkisi.
Çağla yeşili bir ipi bin yaprağa döndürmüşüm,
Bulduğumda göz yaşımı kuruttuydu gündüz gece.

Ustalığıma ördüğüm örtü oldu bir yatağa,
Metrelerce beyaz motif eklendiydi diğerine.
Suyuna gitti çarşafın, bembeyaz ketenliğine,
Zincirlenip dantel olan 'Ören Bayan'ın ipleri, 
Göz nurumla yetişmişti ablamın çeyizliğine.

Öyle uzak ki o yıllar, hayli zor anımsıyorum,
Ayrıntılar uçup gitmiş ve belleğim sis altında.
El emeği renklerimiz çoktan sarardı sandıkta,
Kimse beğenmiyor artık, fabrikasyonu revaçta,
Hayatımız roman değil, olamayacak zamanla.

Ama bizlerdik yaşayan, hepsi de bizde kalacak,
Çünkü hepimizin vardır ezberinde bir şiiri,
Gül kokulu kâğıtlara inci harflerle yazılan.
Kalbinin ta köşesinden, belki çocukça, acemi,
İmge, simge, ironi ve metafor nedir bilmeyen.

Elbet içtenlikle dolu ve sevdamızla büyüyen,
Cümlecikler dizmedik mi, devrik, düzgün, az ezgili,
Bu yaşamda izi kalan, birkaç dostta anı olan.
Her dizesi yaşanmışsa kime ne ki biçiminden,
Muhteşem olamayışı pek göreceli değil mi?

Ünsal Çankaya
Gercekedebiyat.com


ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)