Son Dakika



Bugün Türkiye halkı çok farklı ve çok kirli bir saldırıyla karşı karşıya bulunuyor.

Bununla birlikte, bu yeni tür savaşa uyum sağlama konusunda son otuz küsur yıllık tecrübesinden beklenebilecek olanın çok üzerinde bir başarı düzeyine ulaştığını görmek sevindiricidir. Bunun birçok faktöründen birisi de yalanları derhal ortaya çıkaran sesli ve görüntülü iletişim teknolojisidir.

Eskiden ana iletişim kaynaklarını kontrol eden otoriteler karşısında halkı bilgilendirici bir mesajın yazılması, basılması, dağıtılması günler, en azından saatler süren bir işti. Şimdi anında yapılıyor ve bu arada hem basit yalanlar hem de dezenformasyon derhal fark ve teşhir edilebiliyor. Otorite artık bu iletişimi yok edemez. Direnişi destekleyen milyonları hapse atamaz. Aralarından seçerek korkutabilir ama halk bu korkuyu çoktan aşmıştır.

Bu süreçte dil bütün tarafların kullandığı  bir silah olarak daha bir öne çıkıyor. Seçilen sözler dostları  çağırmaya ve cesaretlendirmeye, hasımları ise tereddüt ve tecride yarıyor. Söz sanatındaki ustalık psikolojik üstünlük dolayısıyla moral ve siyasi üstünlüğe dönüşüyor.

Yirmi günlük direniş sırasında ortaya çıkarılan espriler, duvar yazıları, şiirler ve daha önemlisi şimdiden birkaç albüm dolduracak kadar çok sayıdaki direniş şarkıları, çürümüş yağma düzenini savunanları henüz siyasi olmasa da en azından moral açısından yenilgiye uğratmış durumda.

Bunun en önemli göstergesi her alanda yalana, kaba kuvvete ve hukuksuzluğa başvurmaktan başka çare görememeleridir. Camide bira gibi meseleler çoktan açıklığa kavuştuğu halde diğer çirkin yalanlarla birlikte tekrarlanıp duruyor, kendi taraftarlarını öfkeyle sokağa dökmek ve belki de ne olduğunu kavrayamayan ve etraflı düşünemeyen bir kesimi etki altında tutmak için.

Bir diğer gösterge ise otoritenin en çok sanatçılara ve yazarlara içerlemesi, onları hedef göstermesidir. Bu ülkenin tarihinde güzel sözleri daima muhalifler söylemiştir. Ziya Paşa'dan Nazım Hikmet'e, Şair Eşref'ten Neyzen Tevfik'e (Aziz Nesin başta olmak üzere yakın dönemi ve günümüzü unuttuğumuz sanılmasın) kadar muhalif yazarlarımızın şiirleri, hicivleri, esprileriyle yoğrulan Türk insanı bu direnişte muazzam yaratıcı bir edebiyat meydana getirmiştir. Bunlar mutlaka derlenecektir.

Sözün gücü kısa vadede kaba güç karşısında gerileyebilir, ama uzun vadede muzaffer olacaktır çünkü söze cop işlemez, gaz işlemez, kurşun da işlemez. Güzel söz hem duvarları hem de zamanı aşar. Bakın bakalım, egemenlerin yalakalarını hatırlayan, onları tarihin çöplüğünde arayan soran var mı. Ama onurlu söz ustalarını bilmeyen yoktur.

Edebiyat önce dürüstlük ister.

Son olayların kalıcı sonuçlarından birisi de yalaka yazarların ve sözde sanatçıların teşhir olmasıdır. Bir daha kolay kolay insan içine çıkamazlar. Kendi çevrelerinde dönüp dolaşırlar.

Şeref nedir, haberleri bile yokmuş. Yazıklar olsun!

Ama bunu söyleyeceğimiz ne kadar "kişi" varmış.

Mehmet Tanju Akad

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM