Ankara Öykü Günleri'nde eksik olan neydi?
Suriyeli yazarların, Türkiye’de yaşayan Esad karşıtı “muhalif”lerden seçilmiş olması, etkinliğin anlamına gölge düşürdü. Çünkü Chavez, emperyalist komplolara karşı İran’ı ve Suriye’yi var gücüyle destekleyen bir önderdi.
Başkentte siyaset kazanı fokur fokur kaynarken, kültürel etkinlikler de dur durak bilmiyor. Yine böyle bir haftayı geride bıraktık. Şenlikler, sanat günleri, forumlar, paneller birbirini izledi. 1 Mayıs’ta başlayıp hafta sonuna dek süren “13. Uluslararası Ankara Öykü Günleri”, “Uluslararası İşçi Filmleri Festivali”, “Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı”nın yanı sıra, “Halit Çelenk anması” ve “Adil Bozkurt’a saygı” etkinlikleri de bu kısa zaman diliminde gerçekleştirildi. Hepsini izlemeye çalıştım. O yüzden, dolu dolu bir hafta geçirdiğimi söyleyebilirim... Geride bıraktığımız haftanın en önemli sanat olaylarından biri, kuşku yok ki “Ankara Öykü Günleri” idi. Şenlik havasında geçen etkinliğe, komşu ülkelerden onlarca yazar katıldı. Yeri gelmişken belirteyim: Bu etkinliğe imza atanlar, 14 Şubat’ın tüm dünyada “Öykü Günü” olarak kutlanması için çaba gösterirken, “Ankara Öykü Günleri”ni neden Mayıs ayında düzenlediklerini anlayabilmiş değilim. “13. Ankara Öykü Günleri”, yakınlarda yaşamını yitiren Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez anısına düzenlenmişti. Etkinliğe Rusya, İtalya, Bulgaristan, Suriye ve Kuzey Kıbrıs’ın yanı sıra Venezuela’dan da iki yazar katıldı. Ancak Suriyeli yazarların, Türkiye’de yaşayan Esad karşıtı “muhalif”lerden seçilmiş olması, etkinliğin anlamına gölge düşürdü. Çünkü Chavez, emperyalist komplolara karşı İran’ı ve Suriye’yi var gücüyle destekleyen bir önderdi. Etkinliği düzenleyenlerin de bu duyarlığı göz ardı etmemeleri gerekirdi. Çankaya Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen “Öykü Günleri”nin izlence kitapçığına bir sunuş yazısı yazan Belediye Başkanı Bülent Tanık, ülkeler ve halklar arasındaki dostluğun önemine vurgu yaparken şöyle demiş: “Suriye’de yaşanan trajediyi yüreğimizde hissedebilmek, barışa giden yolda Kıbrıs’ın iki tarafındaki öyküdaşlığın farkına varabilmek; kültürel karşılaşmaları, sanatsal etkileşimleri doğrudan gözlemleyebilmek, hiç kuşkusuz bizlere müthiş bir sevinç ve haz veriyor.”
YORUMLAR