‘Gerçek Edebiyat’ sitemizde yakın bir zaman önce güzel bir şey başladı. Değerli yazarımız Hikmet Temel Akarsu, her hafta ‘Haftanın Kitapları’ bölümünde, nitelikli kitaplar öneriyor bizlere. Ben de yayımlanmaya başladığı günden bu yana, bu bölümü kaçırmıyorum.

24 Mart tarihli ‘Haftanın Kitapları’nda, Kemal Bilbaşar’ın Etrafımızdaki Duvar adlı kitabı gözüme çarptı. Yazarın bu adla bir kitabını daha önce duymamış, görmemiştim. Yaptığım kısa bir araştırma sonucunda, kitabın Bilbaşar’ın ilk romanı olduğunu öğrendim. Konusu da ilgi çekici geldi.

Birkaç gün sonrasında, Ankara’nın en büyüğü olarak bildiğim kitabevine gittiğimde, kitabı aramaya başladım. Baş köşede her zamanki gibi popüler kitaplar. Türk Edebiyatı bölümünde ilk önce bizi ‘Türkçe Edebiyat’çı yayınevleri karşılıyor. Bir bölümde ise, yazarlarının isimlerini bile duymadığım dört yüz elli bin, iki yüz elli bin adet basılan kitaplar. Gerçek Türk edebiyatçıları ise en dipte sessiz, mahzun.

Dipte, alt raflarda Kemal Bilbaşar’ın kitapları arasında bu kitabı bulmayınca, çalışana sordum. Kitap depodaymış, getirdiler sağ olsunlar. Tabii ki dört yüz elli bin adet basılanlar baş köşede olunca, Kemal Bilbaşar’a anca depoda yer kalıyor demek ki.

Kemal Bilbaşar öyküleri ve romanlarıyla yetkin bir edebiyat adamı olmasına rağmen, Üç Kemallerin (Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal) gölgesinde kalmış dördüncü Kemal olarak sayılmaktadır. Yıllar önce okumama rağmen, ‘Kaymaklı Tavukgöğsü’ öyküsünü hala hatırlarım. Yoksulluğun zorluğunu, hüznünü okuyucuya çok iyi duyumsatan bu öykü, sonunda en azından yüzümüzü hafifçe de olsa gülümsetir. Yine yıllar önce okuduğum ikinci romanı Denizin Çağırışı ise, edebiyatımızda ruhsal yabancılaşmanın konu edildiği ilk roman olarak değerlendirilir.

Yazarın ilk romanı Etrafımızdaki Duvar, 20 Temmuz – 2 Eylül 1941 tarihleri arasında Tasviri Efkar gazetesinde tefrika edilmiş. Roman, dönem aydınlarının, sanatçılarının gündelik hayatları, ilişkileri üzerine kurulmuş. Kısa bir roman, doksan sayfa, bir solukta okudum. Kısalığına rağmen, roman çok etkileyici, anlatım sade, sürükleyici. Roman nasıl ilerleyeceğini, nasıl sonlanacağını devamlı merak ettirtiyor okuyucuya.

Nurullah Ataç, Bilbaşar’ın ‘Budakoğlu’ öyküsünü okuduktan sonraki bir yazısında, özellikle Bilbaşar’ın üslubunu beğendiğini, ancak karakter yaratma konusunda henüz tam olgunluğa erişmediğini yazmış. Ataç, Bilbaşar’ın ilk romanını okumuş mudur bilemiyorum, ama gerçekten bu romandaki karakterler özellikle ruhsal özellikleriyle, güzel betimlemelerle başarılı bir şekilde yaratılmış.

Kemal Bilbaşar, Etrafımızdaki Dünya, Can Y. İst. 2025

Roman 1930’lu yılların Ankara’sında geçiyor. Roman, baş karakter Ferdi’nin iki kadına karşı olan gelgitli duyguları üzerine kuruluyken, besteciler, ressamlar, şairler, sanatçıların beraber  bulunduğu ortamlar, ilişkileri de anlatıyor.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki, o zamana göre epeyce zengin olan bu kültür-sanat ortamı ve ilişkilerin, bugün nerdeyse hiç kalmaması hüzünlendiriyor insanı.

Romanda beni etkileyen diğer önemli bir konu da yazarın doğrudan veya karakterleri arasındaki diyaloglar ile yaşama dair birçok şey hakkında anlattıkları. Örneğin şu satırlar çok etkileyici:

‘’Bu dünyada mesut olmak için yaradılışı zorlamak ilk şarttır.’’(s.38)

‘’Tabiat kanunlarının dışına çıkmaya çalışmak, hayatı olduğu gibi kabul etmemek bedbahtlığımızın anasıdır’’ (s.38)

Bir roman karakterinin, sanatçıların toplandığı evinin salonuna girerken söylediği, genç Cumhuriyetimiz ile ilgili şu sözleri:

‘’Salonumuzda hakiki bir Cumhuriyet havası vardır. Herkes dilediği gibi harekette serbesttir. Annem sanatkarların en ziyade korktukları şeyin hürriyetsizlik olduğunu söyler.’’ (s.53)

Şu yazılanlar ise bence en ilginciydi:

‘’Evlerinin sokağına saptığımız sırada, yaşlı bir dilenci kadın bize sokuldu. Hastaneden yeni çıktığını, memleketine dönecek parası olmadığını söyleyerek yardımlarımızı rica etti. Sonra ‘Allah ikinizi birbirinize bağışlasın’ dedi. Bu Ankara’da görmeye alıştığımız bir nevi geçinme tarzıydı.’’ (s.77)

Roman, doksan sayfasının her sayfası ile okuyucuyu doyumsuz bir edebiyat lezzeti ve romanın sonunun merakı ile kuşatıyor; roman hiç bitmesin istiyorsunuz. Ferdi’nin gelgitli ruhsal durumu, benim de romanın sonunun ne olacağı tahminimi gelgitli hale getirdi ve son tahminim yanlış çıktı.

Roman ile ilgili yazabileceğim naçizane iki küçük eleştirim olabilir. Romanın geçtiği dönemin Ankara’sı ile ilgili pek fazla bilgi bulamadım. Diğeri de romanın sonu biraz aceleye getirilmiş diye düşünüyorum. Romanı bitirdikten sonra, yanıtını en çok merak ettiğim soru ise: Bilbaşar’ın böylesine güzel bir romanı neden kitaplaştırmadığı. Karakter yaratımı ve olayların örgüsü ile bu roman bana göre döneminin Rus veya Batı klasikleri ile boy ölçüşebilecek çapta bir eser.

Bu değerli eseri, gazete sayfalarından çıkartıp, 74 yıl sonra bizimle buluşturan Can Yayınlarına, belki de birkaç yıl sonra rastlantı eseri kitabı görmeden önce bizleri haberdar eden değerli yazarımız Hikmet Temel Akarsu’ya ve ülkemizin en nitelikli edebiyat sitesi Gerçek Edebiyat’a çok teşekkürler ediyorum. Tabii ki en büyük teşekkürümüz bize bir kez daha ‘’Türk Edebiyatı büyük bir edebiyattır.’ dedirten Kemal Bilbaşar’a.

*Etrafımızdaki Duvar, Kemal Bilbaşar, Can Yayınları, 1. Basım, Mart 2025

Hasan Murat Doğan
Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)