mustafa-bilgin-2112024211755.jpg


Arkeoloji… Güzel Türkçemizde Kazıbilim”... 

 Geçmiş yıllarda yaşamış insana ait, toprak altından gün yüzüne çıkarılan maddi kalıntılara dayanarak sonuçlar üreten bilim dalı.

 Peygamber sabrı isteyen bu özgün bilimin, ülkemizde kitlelere mâl olmasında büyük emeği olan gerçek entelektüel, gazeteci Özgen Acar’ı geçtiğimiz günlerde sonsuzluğa uğurladık.

 Özgen Acar tarihi eser kaçakçılığı belasıyla da savaşırken, bu alanda uzman seviyesine geldiği, çok verimli bol ödüllü yıllar içinde, Yorgun Herkül yontusundan Karun Hazineleri’ne kadar birçok eser ve parçanın ait oldukları topraklara,

Türkiye’ye geri gelmelerini sağlayan bir usta gazetecidir.

 Yeri gelmişken, Yusuf Kurçenli ile Tarık Akan’ın ortaklaşa yaptıkları “Karun Hazinesi-1997” ile “Noel Baba Hazinesi-1998” belgesel filmlerinde, Karun hazinelerinin peşinde koşan gazeteci Özgen Acarı, sevgilimiz Tarık Akan’ın oynadığını belirtmeden geçmeyelim.

 Özgen Acar, SBF’de “Maliye ve Ekonomi” öğrencisiyken, gazeteciliğe muhabir olarak adım attığı Cumhuriyet’e, 1990 yılında, bilge İlhan Selçuk’un davetiyle köşe yazarı olarak yeniden döndü ve bu görevini ölümüne kadar başarıyla sürdürdü.

 Kavşak adını verdiği köşesinde 35 yıla varan yazarlık yolculuğunun bir bölümünde; 2003-2013 yılları arasında kendisiyle Cumhuriyet’te omuz omuza olmanın mutluluğunu yaşadım.

 

 Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edenler, kimi çeyrek-aydınımızı da aralarına katarak  Çözüm Süreci” tutturdular o günlerde.

 Çay içmeye bir araya gelmeyecek insanlar, büyük sorunlarımızın asıl sorumlularının işaret ettiği yerde toplanmışlar, hepimizi sıygaya çekiyorlardı

 “Alavere dalavere Kürt Memet -petrol için- nöbete” denecek bir büyük oyun sahneleniyordu azgınca

 Ne gelir elimden insan olmaktan, karikatür çizmekten başka” diyerek, gücümce tepki veriyordum Hayat Epik Tiyatrosu adlı karikatür köşemde.

 8 Eylül 2009 sabahına güzel bir sürprize uyanmıştım. Cumhuriyet’in o günkü sayısında, yakınca bir zamanda yayınlanmış karikatürümü kendi köşesinde yeniden paylaşmıştı Özgen Acar.

 Savaş gazisi erin madalya alması gibidir böyle şeyler, moral olmuştu bana, güç vermişti.

16 yıl sonra, bu yazının kaleme alındığı günlerde “2. Açılım” lafları dolaşıyor yine…

 Karikatürümde resmetmeye çalıştığım o sevimsiz, baş belaglobal ağalar vazgeçmiyorlar, yeni uluslararası duruma bağlı olarak yine deniyorlar

 Bu kez Özgen Acar’ın güven veren varlığından mahrumuz ama bize bıraktığı miras çok tanıdık…

 Direneceğiz…

 Yine çizeceğiz, yine yazacağız, yine kazacağız

 Dünya çapında bir kazıbilimci denli gazeteci Özgen Acar’ın da içinde olduğu büyük insanlık ailesi, çağımızın altın kalbini bulana, “insanın altın çağına dönene kadar, hep derine, en derine kazmaya devam edeceğiz

 Bilimle, sanatla… Evet, dünyanın altını üstüne getireceğiz!

Mustafa Bilgin Gercekedebiyat.com 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler