Orhan Pamuk’un Gazze konusunda suskunluğunun nedeni anlaşıldı
Nobel ödüllü dünya çapında tanınan yazarımız Oran Pamuk’un, Gazze’de İsrail’in katliamları karşısında ne düşündüğü, giderek daha çok merak edilmeye başlandı. Üstelik 3 Kasım 2023’te Mersin Kent Ödülü alırken –Gazze’ye oldukça yakın!– bu kentteki konuşmasında İsrail’in katliamları nedeniyle tek söz etmemiş, hatta alay eder gibi yine babasının yazarlığı üzerindeki etkisi üzerine konuşmuştu. Çok doğal, çünkü Orhan Pamuk, 12 Eylül sonrasında yalnızca roman yazmakla, 'estetik'le ilgilenen,12 Eylül öncesi yazarlar gibi politikayla ilgilenmeyerek doğru yapan, örnek bir edebiyatçı yazar olarak parla/tıl/dı. Gerçekten de Pamuk, 12 Eylül generalleri, dönemin işkenceleri ya da her şeyi satan Başbakan Özal hakkında tek kelime etmiyor, yalnızca roman yazıyordu. Orhan Pamuk Mersin Kent Ödülü töreninde, (3 Kasım 2023) Ancak daha sonra İstiklal Caddesi’nde Kürt ayrılıkçıların gazetesi Özgür Gündem’i satmış, neoliberal politikalar gereği "ulusal olan"ı aşındırılma rüzgârı estiği günlerde, onlara katılıp Atatürk ve Cumhuriyet değerleriyle alay eden pasajlar yazmaktan, konuşmaktan çekinmemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı bursuyla yazarlık kursuna katılmış olması sineye çekilmişken, Ermeni Kürt katlettik sözleri, onu fena halde politikanın içinde olduğunu gösterdi. Bu işin dünya çapında erbabı olduğuysa, 2012’de Le Figaro’da ilan olarak yayınlanan, Beşar Esad’ı açıkça tehdit eden “Rusya ve Çin gibi ülkelerden aldığı yardımlara güvenme! İstifa et yoksa Kaddafi gibi ölürsün!” gibi fena halde politik hatta faşizan şiddette bir metne önderlik etmesiyle iyice açığa çıkmıştı. Oran Pamuk, Yaser Arafat ve Ehud Barak tarafından Şarm eş-Şeyh Memorandumuyla Oslo Anlaşmasının perçinlendiği 1999 yılında konuyla ilgili “Yahudilerle Birlikte İstanbul’da Büyümek” başlıklı röportajında oldukça yuvarlak düşüncelere sahip olduğunu şöyle göstermişti: (…) Peki delikanlılık çağı... O zaman azınlıklarla ilişkileriniz... İsterseniz daraltalım. (Gülüyor) Madem ki konu Yahudilik, Yahudilerle yetinelim. O zaman hatırladığım 67 harbidir. İsrail’i, Ortadoğu sorununu bütün bunları o sırada öğrendim. O zaman politik bir bilinçlenme oldu mu sizde? Arapları tutuyordum, ama bir politik bilinçlenmeden gelmiyordu. Etrafa öyle gözüktüğü için, belki de bir Müslüman dayanışması içinde bulunduğum için... Hâlâ öyle mi? O apayrı bir konu. Olaya bir Arap-İsrail çatışması olarak bakmıyorum. O konuya daha sonra değiniriz. 67 savaşına dönünce, niçin o zaman Araplarla özdeşleştiriyordum kendimi diye düşünürsem, sanırım Müslüman olduklarından. Ama, öte yandan, siz de bilirsiniz ki Türkler Araplara karşı son derece şovendirler; tarih teorisi içerisinde Arapları küçümsemek önemli bir yer tutar. İyi, güzel. Ama inandığınız birtakım şeyler var, her ne kadar bütün ideolojilere biraz eleştirel bakıyorsanız da... Örneğin, İsrail sizce ABD’nin karakolu mu? Öyle oldu. Ortadoğu çatışmasında tavrınız nedir? Bakın, İsrail’in Filistin topraklarını zapt ettiği, onlara haksızlık ettiği inancındayım. İsrail’de barışçıl, uzlaşmacı bir çevrenin hakim olmasını, anlaşmazlıkların barışla halledilmesini isterim. İsrail’in Filistinlilerden aldığı, üzerinde hâlâ yerleşmiş olduğu topraklardan çıkmasını isterim. Ama bu demek değildir ki FKÖ ile her konuda hemfikirim. (Öteki Renkler, İletişim Yayınları, İst. 1999) 2006 yılında Yeni Şafak gazetesinin yaptığı bir röportajda da İsrail’i açıkça eleştiren şu sözleri söylemişti: “Eğer insan başkalarının derdiyle ilgilenmemişse, hayatını yalnızca kendi mutluluğunu inşa etmeye göre kurmuş ve sonra da mutlu olmuşsa ben o mutluluğu sevmem.” Bir zamanlar doğru yolda olan Orhan Pamuk, şimdi ısrarla suskunluğunu koruyor. En son sosyal medya X'te görüp nedense not almadığım bir mesajı okumuştum. Müzesini gezen bir okuru kapıdan çıkarken filozof Zizek’in Filistin’e desteğini anımsatarak kendisinin suskunluğunu ima etmesi karşısında gülümsemiş ve ‘O filozoftur rahat konuşur’ gibi bir şeyler gevelemişti. Bizce bu suskunluğunun birkaç önemli nedeni var: EdebudsmanFİLİSTİN SORUNU KONUSUNDAKİ ESKİ DÜŞÜNCELERİ
ORHAN PAMUK’UN GAZZE KATLİAMI KONUSUNDA SUSKUNLUĞUNUN NEDENLERİ
Gerçekedebiyat.com