halit-payza-lokman-kurucu-592024212603.jpg


Lokman Kurucu’nun şiir kitap adları biri olumlu biri olumsuz iki yargıyı içeriyor. Olumlu olan kitap adlarının çarpıcı oluşu, çelişik olanı kitap adlarının harf eksiltmeden1 yazılmasının olanaksız olduğu, üzerine yazılanların yayınlanmasında yayıncıların çekince koyarak yayımlamaktan vazgeçmeleri ya da görmezden gelmeleri… Kurucu’nun yayımladığı son iki şiir kitabı ancak bir harf eksiltilerek kapak adı oluyor. 

Şiir kitap adlarında küfür kullanımı yazınsal anlamda bir ilk sayılabilir; bugüne kadar yayımlanan kitap adları içeriği en iyi biçimde yansıtacak, benzeri nitelikli yapıtlardan ayrıt edilecek nitelikte olması. Kurucu bu ilkeyi yerle yeksan ediyor, kavgada bile söylenmeyecek sözcüklerden oluşan argo tümceleri şiir kitaplarına koymaktan çekinmiyor. Kurucu bu anlamda yazınımızın asi, öfkeli, küfürbaz çocuğu!

Platon, evreni gerçekler ve gölgeler olarak ikiye ayrılır. Her şeyin aslı idealar dünyasındadır, duyularla algılananlar ideaların taklitleridir. Aristoteles’e, hocası Platon’un bu görüşünün aksini savunur, Platon’un fenomenler algısına ilişkin nesnelerin dışında kalan ide kavramını reddeder. Aristoteles’e göre asıl idealar somuttur, ancak nesnel olanın içindedir idea, nesnenin içinde görülür ve oradan çıkarsanabilir Kurucu’nun şiirlerinde Aristotelesçi ide algısı karşılığını bulur; Kurucu sanatın yaşamı taklit etmesini imgelerle, simgelerle ve küfürlerle anlatır. Her dizenin görünür mimesis’i ardında asıl söylemek istediği idede bulunur; yaşamın gerçekliğinden alır ve şiirine taşır.

Düz anlamlı olarak şiir kitap adlarında küfür kullanımı yoktur, olanların yazınsal anlamda tartışmalara yol açacakları ortadadır. Birçok eleştirmen, şair, yazar, kuramcı içerik / biçim, yazınsal poetikayı göz ardı ederek öncelikle kitap adlarına saldıracak, yaşadıkları başka düşündükleri başka yazdıkları başka sanat anlayışlarıyla küfürlü şiir kitap adlarına mal bulmuş mağribi(2) gibi saldıracaktır. Yazdıkları incir çekirdeğini doldurmayanlar, küfürlü kitap adlarıyla silahlarını doldurmaya çalışacaklardır.

Küfür, argo, belden aşağı kelimelere, şiirde, kitap adlarında ancak güçlü bir duygu ifade edilmek, toplumsal eleştiri güçlü-çarpıcı bir biçimde vurgulanmak istenildiğinde başvurulur. Bu kullanımın ardında yatan gerekçe şairin şiirini kurarken taşıdığı niyete, kitabın içeriğine, anlatılmak istenilen konuya bağlıdır. Salt kapakta kalması, içeriğinde karşılığının olmaması salt okurun dikkatini kitaba çekmek içindir. Kurucu okurun dikkatini kitaba çekmeyi amaçlamaz, içeriğine de taşıyarak bütünlüğü sağlar. Nitekim kitaptaki şiirler kapaktaki küfürlerle bir bütün oluşturur, okuru yanıltmaz, okur kitabın içinde ne bulacağını baştan bilir.

Kurucu’nun kendine özgü bir poetik anlayışı var, şiirlerinde bugüne değin yazılan şiirlerin dışında yeni bir şiir geliştirmeye yönelik çabalıyor. Bu algıya ilişkin bir manifestoyu şiir yoluyla anlatmaya çalışıyor. Kurucu'nun şiirlerinde toplumsal eleştiri ve protest nitelikler var. Gülmece, hiciv, mizah gibi küfür de haksızlıklara, yersiz yurtsuz statükoya karşı çıkış aracı olarak kullanılır. Söylenilmeyeni söylenilebilir olanının ardına koyarak söylenilir kılar. Şiir bu bağlamda başkaldırı ve özgürlük alanı olarak düşünülecek olursa, küfür de belden aşağı sözcükler de bu başkaldırının, kabul etmemenin, yadsımanın ve saldırmanın bir parçası olarak yazınsal poetikada karşımıza çıkar. Küfrün, argonun kitap adlarına taşınması da bu başkaldırı ve yadsımanın güçlü bir biçimde dışavurumundan başka bir şey değildir.

Argoya-küfre başka bir anlam da yüklenebilir. Şiir insana ilişkin duyguların, düşüncelerin en saf ve içten ifadesi olduğuna göre argo da şairin imgesinde taşıdığı, id, ego, ve süper egonun samimi ve içtenlikle ifade edildiği bir gerçeklik olarak ortaya konulmanın bir yöntemi olabilir. Okur kitap başlıklarındaki argodan yazanının duygusal niteliklerini ve içsel çatışmalarını görür. Okunma oranlarının yerlerde süründüğü, kitapların dağıtımının ve dağıtımının yapılmadığı bir ortamda argo başlık taşıyan bir kitap okurun dikkatini kitaba çekmek, kitabı anımsanabilir kıymak için de önemlidir. Provokatif bir yöntem olarak argo, küfür, belden aşağı sözcükler okurun eline alacağı kitabın cesur ve alışılagelmiş sınırları zorlamaya yönelik kurguya yönelik olduğunu kavramaya yöneltir. 

Küfür, argo, belden aşağı sözcüklerin kitap kapaklarına taşınmaktaki bir diğer yönelim dilin oyun olarak kullanımıyla ilgilidir. Şair/yazar küfrü, argoyu bilinen anlamları dışında yeni bir anlama, yeni bir bağlama dönüştürerek yaratıcı bir edim olarak da kullanır. Hangi niyetle yapılmış olursa olsun bu nitelikteki kullanımlar biçimsel ve anlamsal sınırları zorlayarak yeni bir estetik çaba oluşturmayı içerir.

Argonun, küfrün kitap kapaklarına ve içeriğine taşınması dilin nasıl kullanıldığı, topluma ve sanata nasıl bakıldığıyla açıklanabilir. Argo ya da küfür yerinde kullanıldığında estetiktir; anlatılmak istenilene derinlik kazandırır. 

Lokman Kurucu, özellikle kendi şiir dünyasında kendine özge bir alan açmaya çalışır. Bu alan denenmişliğin dışında, işgal edilmemiş, henüz oluşmamış bir alandır. Şiirlerinde kendine özgü bir anlatım biçimi kullanır, argoyla, küfürle, kutsal olmayan sözcüklerle toplumsal bir eleştiriye yönelir. Aristotelesçi idealarla kendi iç dünyasına yansıyan toplumsal gerçekleri, eleştirel yorumları, bireyin ve toplumun psişesinde, insan zihninin, bilincinin, bilinç dışının tamamında gerçekleşen yırtılmaları ve bozulmaları politik ve teolojik alt argo yöntemiyle eğretileyerek, yergiyle ve alaycılığı da içine katarak okura verir. Şiir poeikası düz şiir poetikası dışında alt metinlere taşıdığı poetik kırılmalarla yeni bir şiir ortaya koymaya çabalar. Sokağın dilidir, düzgün ve utangaç konuşmayı bu şiir poetikası içine konumlandırmaz. Varoluşsal kaygılar, insan ilişkileri bilinçdışının bilince egemen olmasıyla olduğu gibi sahteliğe başvurulmadan, maskeler ardına saklanmadan verilir.

Dikkat çeken bir diğer poetik unsur, şiirini kurarken geleneksel kalıpları kırarak, dilde yaptığı yaratıcı söz oyunlarıdır. Şiirini oluştururken yoğun biçimde kullandığı mizah, ironi, melankoli, argo gibi sıra dışı etmenlerle okurda güçlü bir duygusal tepki oluşturmayı başarır. 

Kurucu, sokaktan beslenir, sokaktaki insan yerine konmayan insandan, dışlanmışlardan, itilmişlerden, etiyle, kemiğiyle, cinselliğiyle kullanılmışlığıyla tükenen, ötekileştirilenlerden aldığı dünya görüşüyle bakar dünyaya ve şiirine. Buna yukarıdan bakan, kendinden başka kimseyi önemsemeyen, beğenmeyen tanrı yaratıcı artıklara kattığı tiksintiyi ekler. Ancak şiirleri yazınsallığa olan tutkulu bağını da yansıtır. Kurucu’nun okuru, onun gibi sokaktakiler, ötekiler, dışlanmışlar, tepede bakanların artıklarına tükürenler olmanın yanı sıra, yeni bir dünyanın olası olduğunu bilenlerdir de… Şiirleri iki biçimde okunmalıdır Kurucu’nun; düz anlamlarıyla, yan anlamlarıyla… Kurucu asıl söylemek istediklerini düz anlamlardan kaçınarak yan anlamlarla, dipte, derinlerde, derinliklerde göstermek ister. Sahte dünyanın yapay insanlarının küçümseyici, eleştiri, yergi, küfür ve argosunu yaşamın gerçekliklerinin büyüleyici yanlarıyla dengelemek içindir şiiri. Onda nefes alıp veren, yaşayan gerçek dünyanın felsefesi bulunur. Tozpembe değildir, grinin bütün renkleri vardır. Bireyi, yaşamı, toplumu sorgulayan bir poetik estetik şiirlerine yansır.

Lokman Kurucu’nun şiirleri hem bireysel hem toplumsal düzlemde, derin anlamlar içeren henüz manifestosunu yazmadığı poetik bir estetiği yansıtır. Görülür mü, yok mu sayılır kestirmek olanaksız. 

Bu metin de Kurucu’nun şiir kitaplarında kullandığı argo nedeniyle yayımlanır mı yayımlanmaz mı onu da kestirmek olanaksız!

Hodri meydan!

DİPNOTLAR

(1) Lokman Kurucu’nun son iki kitabında e ve a seslileri yoktur. Georges Perec’in de e harfini hiç kullanmadan yazdığı ‘Kayboluş’ romanını anımsatmak isterim. Kurucu’nun son iki kitabı ‘.nsest’ ve ‘Mını Yerim Faşizm’. 

(2) Tunus, Cezayir, Fas ve Batı Sahra bölgelerine Mağrip, üzerinde yaşayanlara Mağribi deniyor. Deyim olarak kullanıldığında “Mal bulmuş mağribi” olarak kullanılıyor. Bu deyim XIV. yüzyılda Mağrip sahillerindeki korsanlar için kullanılıyor. Büyük bir zenginliğe kavuşmuş gibi sevinç duymayı ifade ediyor. 

Halit Payza
Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler