Karanlık filozoflar: Parmenides
Parmenides, nam-ı diğer dünyayı durduran filozof. Görüşleri Herakleitos’un görüşlerine karşıttı. Herakleitos ‘her şey değişir’ diyor, Parmenides ‘hiçbir şey değişmez’. Herakleitos karşıtlıklar olduğunu söylerken, Parmenides karşıtlık düşüncesinin ve evrende değişen hiçbir şeyin olmadığını. “Ölümlü olan bir şeyin ne var olması ne de her şeyi alıp götüren ölümle son bulması söz konusudur. Var olan sadece öğelerin bir araya gelmesi ve birbirlerine karıştıktan sonra ayrılmasıdır. (B8,9)” Parmenides’e göre varlık, ‘Bir’dir, geçici değil kalıcıdır, ne yaratılmıştır ne yok edilebilir, ezeli ve ebedidir. Varlık sabit olduğu için hareket ve değişme yoktur. Var olan her zaman vardır. “Varlık var olandır, hiçlik ya da var olamayan var değildir.” Ahmet Cevizci Felsefe Tarihi / Thales’ten Baudrillard’a kitabındaki Sokrates Öncesi Doğa Felsefesi başlığı altında Parmenides incelemesinde “Demek ki” der, “Varlığın bölünememesinin nedeni, varlığın içinde var olmayanın, boşluğun bulunmamasıdır. Başka bir deyişle, var olmayan ya da boşluk var olmadığına göre, varlığı bölecek olan bir şey de yoktur. Yani varlığı ancak var olmayan ya da boşluk bölebildiğine göre, boşluk varolmadığı için doğallıkla varlığın bölünebilme imkânı da yoktur. Varlık bölünemez olduğuna göre, o aynı zamanda sürekli olan, benzer, aynı cinsten bir bütündür. Buna göre, varlık kendisinde bölünme ve parçalar söz konusu olmadığı için bütündür; onda bir derecelenmeden, yoğunluk bakımından bir artma ve azalmadan söz edilemediği, onda bir yerde başka yerde olduğundan daha az ya da daha fazla bulunmadığı için varlık sürekli ve homojen bir bütün meydana getirir.(Say Yayınları, s.52)” Parmenides’in Doğa Üzerine (Peri Physeos) adlı şiirinin tamamı günümüze ulaşamamıştır. Günümüze ulaşabilenler Simplicius, Sextus Empiricus, Diogenes Laertius gibi antik yazar, filozoflar tarafından alıntılanlardır. Parmenides Tanrıça katına çıktığını kendisinin peygamber, büyücü ve şifacı olduğunu, felsefesinin mitolojik, mistik öngörülerle edindiği fragmanlarda belirtir. Güneş Tanrısı Helios’un bakire kızları Parmenides’i alırlar, onu Adalet Tanrıçası Dike’nin karşısına çıkarırlar. Birinci fragmanda bu karşılama anlatılır. “Atlar beni taşıdı, öylesine ileri götürdüler ki, yüreğim ne kadar uzanmak istediyse o kadar. Beni bilge tanrıçanın yoluna götürdüler, o tanrıça ki, bilgili insanı her yere ulaştırır. İşte o yolda ilerledim; çünkü beni o yola, bilge atlar çekti, arabayı hızla sürerken, genç kızlar ise yol gösterdi. ‘Hoş geldin, ölümsüz sürücülerin eşliğinde, seni buraya getiren atların yolculuğuyla, bilgelik yoluna ulaştın. Bu yol, hakikatin yoludur, onu öğrenmek senin için bir zorunluluktur. Ama aynı zamanda, ölümlü insanların inandığı aldatıcı görünüşlerin yolunu da dinlemelisin. Ancak, hakikati kavramak için, akıl ve mantıkla dolu bu yolu izlemelisin.’ İkinci fragmanda ‘hakikat yolu’ndan söz edilir. “Gel, sana söyleyeyim, hangi yollar araştırılabilir: Birincisi, var olanın var olduğu ve var olmamanın imkânsız olduğu yol; bu, ikna edici bir yoldur, çünkü hakikati takip eder. İkincisi, var olanın var olmadığı ve var olmamanın zorunlu olduğu yol; bu yolu sana göstereyim, çünkü bu, hiçbir şey öğrenemeyeceğin bir yoldur. Çünkü var olmayanı ne bilebilirsin ne de ifade edebilirsin.” Üçüncü fragmanda Parmenides düşünce ve varlık üzerine görüşlerini tanrıçanın ağzından aktarır. “Düşünmek ve var olmak aynı şeydir. Çünkü düşünce olmadan var olanı bulamazsın, ve var olan dışında hiçbir şey yoktur.” Altıncı fragmanda hakikat ve görünüş üzerinde durulur. “Söylenecek ve düşünülecek şey, var olanın var olduğudur; çünkü var olmak mümkündür, ama hiçlik var olamaz. Bunu sana söylüyorum, çünkü bu, hakikatin yoludur. Ama ölümlü insanlar, iki başlı olarak, hem var olan hem de var olmayan şeyleri düşünürler. Onlar için her şey hem ileri hem de geri gider, hem var olur hem de yok olur, hem aynıdır hem de farklıdır, hem bu yöne hem de diğer yöne gider. Ama sen, bu aldatıcı yoldan uzak dur, ve hakikatin yolunu takip et.” Varlığın birliğini sekizinci fragmanda buluruz. “Var olan, bölünemez ve değişmezdir, çünkü tamamen kendisiyle aynıdır. Ne geçmişte ne de gelecekte değildir, çünkü şimdi, tamamen ve bir bütün olarak var olur. Nasıl doğabilir ya da yok olabilir? Çünkü eğer doğduysa, ya var olmayandan doğmuştur, ya da var olandan. Ama var olmayandan hiçbir şey doğamaz, ve var olandan da doğamaz, çünkü o zaten var olur. Bu yüzden, doğuş ve yok oluş yoktur, sadece var olan vardır.” Başka kaynaklarda yer altı dünyasında Tartaros’la karşılaşmasından söz edilir. Tartaros’un onu “Hoş geldin ölümsüz sürücülerin kendisiyle ilgilendiği ve yolculuğunda seni bulunduğumuz yere kısrakların taşıdığı genç adam” diye karşılar. Ondan övgüyle söz eder: “Bu yolda seni bekleyen kötü kader yok ve bu yol insanların genelinin hak ve adalet dışında çıktığı bir yol da değil. Burada her şeyi, içinde hiçbir doğru inancın olmadığı ölümlülerin hakikat ve görüşlerinin etrafında dolaştığı sarsılmaz kalbi bulacaksın.” Yokluk düşüncesi paradoksal bir kavram olarak karmaşıktır. Varlığı var olarak bilmek, yokluğu, varlığın yokluğu olarak kabul edilmesi halinde anlam ifade eder. Evren duyularla kavranılabilir. Oysa Parmenides duyuların gerçekliği kavramada yetersiz ve güvenilmez olduğunu ileri sürer, sezgi ve algılara dayalı bilgiyi değersiz, doğruluğu kuşkulu, inanılırlığı zayıf olarak niteler, gerçek bilgiye yalnızca akıl yoluyla ulaşılabilecektir. Karanlık olarak nitelendirilmesinin kökeninde Doğa Üzerine’deki fragmanlardaki dilin alegorik, metaforik oluşudur. Parmenides felsefesi iki yol önerir, Gerçeklik Yolu (Aetheia) ve Yanılsama Yolu (Doxa). Gerçeklik yoluna akılla ulaşılabilinir, Eetheia değişmeyen, tek gerçekliktir. Doxa duyularla algılanır, değişken ve yanıltıcı nitelikler içerir. Mistisizm’de Yanılsama yolu dünyevi kavramlara denk düşer. Varlığın ‘Bir’liği, mistisizmin bütünsel varlık kavramıyla özdeştir. Hinduizm, Brahmanizm, Sufizm gibi inanç temelli mezhepler Bir’lik düşüncesini ‘Vahdet-i Vucut’la karşılar. İçsel sezgi, düşünsel bir dönüşümü dünyevi görünümden arınır. ‘Varolmayan’ın imkânsızlığı düşüncesi, mistisizmdeki evrendeki hiçbir şeyin yok olmayacağı, sonsuza değin sürdüreceği düşüncesiyle eşleştir. Tartalos’un yanına varma, peygamberlerin meleklerle ya da Tanrıyla karşılaşıp, konuşmalarına benzer, Parmenides’in mistik düşünsel yanı buna benzer ilahi bir karşılaşmadır. Tanrı ezeli ve ebedidir. En’am suresinin 103. Ayetinde Abdulbaki Gürpınarlı mealiyle şöyle denir: “Gözler onu göremez, o, gözleri görür, odur lütfü bol ve her şeyden haberdar.” Parmenides de Tartaros katına çıktığında içsel aydınlanmayla her şeyi görür, her şeyi bilir. Gerçeklik ne geçmişe, ne geleceğe, ne mekâna bağlıdır, yalnızca şimdidedir ve değişmeksizin öyle kalacaktır. Mistisizm de müritlerine zamansızlık ve mekânsızlık düşüncesine Sufizmin ‘an-ı daim’ kavramında olduğu gibi ulaşır. Parmenides’in doğa felsefesi metafizikle, varlığın birliği, duyu ötesi gerçeklik, ezoterik bilgiler içerdiğinden mistisizmin yeni bir sentezi gibidir. Öğrencisi olan Zenon ve Elealı filozoflar onun fikirlerini geliştirmiş olsalar da Parmenides görüşleri nedeniyle yalnız kalan karanlık düşünürlerdendir. Halit Payza
Gercekedebiyat.com