Fotoğraf Altı yazıları - 19
1992 Haziran, Sarıcakaya, Lise bahçesi. Yaz diye halka açık kapıları bahçenin. İlk topu. İkinci ayakkabıları. Yürümeyi geçtik, koşar, top bile oynarız sevinci ve başarabilir miyim tedirginliği. “Oğul dedim, oğul balım haziranla geldiydi diye. Teşekkürler Edebiyat Nöbeti. ‘Bir renk olarak’ katkıma onay verdiğiniz için” dedim o derginin Mayıs -Haziran 2019, 46. sayısı içinde şiirim yer alınca… Oğul için çok şiir düşürdüm kalbimden kâğıtlara. Duygularımı düz yazıyla, şiirle ve fotoğraflarla aktarmaya çalıştım ona. Aldığınca mutlu olduğumu anımsasın diye verdiğimi bilecektir zamanda. Hepsini değilse de onun doğum ayına armağan olarak yayıma alınsın dileğim kabul oldu diye bu şiiri eklemeli yazıya. OĞUL Damla Yağmuru Dilerim ki dağılır esen yel ile, Ömrünün her deminde Bir sevdiğin olsun, sevgisiyle yaşatan Gebze, 20.7.2017
Elbette önce anne ve baba ile, sonra çoğu akşam saatinde o soldaki kasabın gürbüz oğlu ile.
Sağdaki eşofmanlı tek banka şube müdürünün oğlu. Bisiklette olan onun ablası… Masal yıllar.
“Ya da biz masal olsak…” diyor ya şarkı... "Masallara ne kadar inanılabilir insan kendi masal olamadıktan sonra..." demişim 2010 yılında şarkıyı paylaşırken.
Bu yıl çocuklar her kaygıdan uzak olabilsin, barışı bilsin, savaşı değil, oyun oynayabilsin, güvenle yaşayabilsin dileğimi ekliyorum altına. 7.4. 2016
*
Bugün o güzel gün. Fotoğraf birlikte gittiğimiz bir hukukçular buluşmasında, Kartepe sırtlarında, Seyrantepe üzerinde… Şimdilerde Almanya’ya yerleşen ve orada da hukuk denkliğini başaran avukat Emel Nişlioğlu objektifinden.
Kimseden emir almadan, kimse beklentiye girmeden, kendimi eksiksiz ve yarım saymamak için değil sevgi ve özlemle doğmanı beklediğim için beni anne yapmaya geldiğin gün. (“Üç çocuk yapın!” diye talimat veriyor siyasiler. “Evlenin, çoğalın!” diyor, nasıl yetiştirileceği konusu ise tanrıya havale.)
Bir aşk, bir sevgi çocuğusun. Gün geceye evrilirken dünyamıza ışık olmaya doğdun. Üzmeden geldin, umut oldun doğduğun günlerde yaşadığımız acılardan çıkışa. Baban yaşama seninle tutundu, ben tüm zorlara seninle dayandım. Hiç üzmedin güne kadar, yarınların için de umudum o ki gönlünce, gönlümüzce olsun yaşamın.
Canım oğul; girdiğin bu yaş ve sonrakiler de güzel. Oradan geçip geldim, unutmadım güzelliğini, sana daha güzelini diliyorum, daha yaşanası olsun dünyan. Sevgimiz daim. Kalbimiz seninle. Kanatlarına dur diyemediğinde nereye uçarsan uç özgür ve mutluysan biz de mutlu oluruz diyorum. Çünkü sevgi yan yana olmasak bile hepimizin direnç harcı. Onunla kurduk biz bu yaşam bağını. Kurduğumuz bağ hep güzel olacak, meyveleri hep özel. Kalbimiz varlığınla daha güzel çarpıyor, bunun için her yıl olduğu gibi bu yıl da kendim ve baban için sana çok teşekkür ediyorum. Ömrün, şansın, bahtın güzel olsun oğlum!
6.6.2016
Yağmur değildir elbet,
Habercisi de.
Yüzündeki bulutlar
Göz bebeğine toplanınca bilirim.
Dilerim gülüş konar göz bebeğine.
Yaz, kış, bahar, güz...
Güllerin neşeye açılsın derim.
Ömrünün hiçbir günü ram olmasın kedere
Ağmasın bulutların, sakın dönmesin sele!
Haziran'a ne kaldı şurada? Haziran bana mutluluk demekti... Öyle gelsin bu yıl da... Öyle de bitsin...
Bu ülke de biz de hak ediyoruz aydınlık ve mutlu günleri. İnsanın ömründe güzel günler vardır... Unutulmaz. 10.6.1991. Bu ilk aile fotoğrafımız. Tarihiyle anımsansın. 28 Mayıs 2018.
Canım oğul için önce fotoğrafları ile günlük tuttum sayılır. İki ayda bir otuz altı pozluk renkli film harcayıp, Eskişehir’de ikişer suret tab ettirip, ilk yıllarda birer fazlasını arkadaşlarıma bayram ya da yeni yıl kartı yerine göndererek…
Sonra o fotoğrafları bir deftere yapıştırıp, yanına kısacık not ekli bir tarih koyarak. (Gebze’ye geldiğim ilk yıl bayram kartı yollayacak zamanım kalmamıştı kimseye… El emeği kartlar yapmayı da burada bıraktım. Kırlardan çiçek toplar, kitap, dergi, gazete sayfasında kurutur ve belli bir güzellik içerecek şekilde beyaz bir karta yapıştırıp, özel bayram ve yeni yıl kartları yollardım akrabalara ve arkadaşlara.) Şimdilerde elektronik eşyalar arttı ve fotoğraf makineleri sayısal, yüzlerce çek, beğendiğini sakla, hepsi sanal ortamda... Dilersen fotoğraf kâğıdına bas… Dilersen bir yazıcıda yüzlercesini basılı halde al eline…
İlk okula buraya geldiğimizde başladı oğul. Sarıcakaya sonrası çalıştığımız Sivrihisar’da ise Kız Meslek Lisesinin uygulama ana sınıfı ve kreşine gitti iki yıl… Sabahtan akşama değil ama… Uyku keyfini evde yapıp, öğleden sonraki oyun ve etkinlik çalışmalarına… O yıllardan birkaç 23 Nisan fotoğrafı kaldı arkadaşlarıyla. Kalan fotoğraflar evde, lojman arkadaşları ve akrabalarla. Onları yanına not ve tarih eklemeden albümlerde biriktirdim. Yaşadığı yılları, arkadaşlarını kendi anımsasın diye zamanla. Yine de unuttuğu isimler olacak… Hem o yıllardan hem de sonraki yıllardan… Çocukların belleğine aldığı şeylerin sınıflandırması kendi ilgi alanlarına göre çünkü…
O yüzden en azından fotoğraflı anları anımsamakta zorlanmasın, taşıma güçlüğü olmasın, gün olup olası depremlerde yitmesin, “Tüm fotoğraflarım gitti çocukluğumdan!” diyen Van’lı genç avukat Neslihan'ın üzüntüsünü yaşamasın diye geçmiş yıllarda tüm albümleri sayısal fotoğrafa dönüştürdüm, kimisi cd, dvd formunda, kimi sanal albümlerde. Neslihan'ın yaşadığı acıyı yaşamasın diye, belki de bizleri unutmasın diye sanal dünyanın belleğine sakladım tüm anlarını. Benim gözümle belgelendiğini anımsayacak çoğunda, annemin çektiği tek fotoğrafımla nasıl da hüzünlendiğimi, o duygunun yoğunluğunu o da yaşayacak belki zamanla.
Nisan yağmurları var dışarda. Ülke gündemi açlık, zamlar, işsizlikler… Gençlerin yeter diyenlerinin bir kısmı anayasal haklarını kullandıkları için sonuçta aklanacakları gösterilerde gözaltına alındı ve tutuklu.
Okuyanlar okula gidemiyor, okula gidenler geleceğinin ne olacağı konusu belirsiz. Hatta çoğunluğu mezuniyet sonrası işsizlik, ekonomik sıkıntılar, evsizlik bekliyor diye karamsar. Bu karamsarlıktan kurtulmak istiyorlar. “Çoğalın, bu yıl aile yılı ilân ettik!” diyen ve belli yaşlara faizsiz evlenme kredisi diye üç otuz lira öneren sistemin o paraya ev eşyası almak bir yana ev bile kiralanamadığını biliyor olması gerektiğini görüyorlar ve devletin yurttaşlarına sağlık, barınma ve güvenlik, adalet sağlamasını ve sağlamakta eşit olmasını emreden anayasal hakların eşitsiz ve neredeyse askıda oluşunu haykırdıkları için dilekleri duyulmak yerine suçlu ilân edilmeyi kabullenemiyorlar…
Ben de anne olarak doktorasını bitiren oğlumun alanında hemen kadro bulması gerekirken kendi ülkemde üç yıldır işsiz kalmasını kabul edemiyorum. Tanımasam da her birinin kalbinin yanında olduğum tüm annelerin oğulları, kızları haklıyken tutuklanmasın, işsiz kalmasın, yurt olmadığı için kazandığı okuluna kaydını yaptıramamış olmasın istiyorum.
Bu yıl kendim için bahar dileği tutmadım, marteniçka örmedim, suya bırakmadım, ama tüm annelerin kalbine sevinç gelsin diliyorum yazıyla... Tüm anneler içinde ben de varım. Umarım bu yıl yaş gününde oğulla beraber havalara uçarım. Gebze, 7.4.2025.
Son not: Oğul bu bayram erken geldi, ilk gün doğum günüydü aynı zamanda, anne sessizce mutlu oldu.
Sarıldı doya doya, kokladı, saklanabilir gibi oğul kokusu... Sonra gitti.
Anneye bu son notu eklemek kaldı yazıyı göndermeden... Fotoğraf Altı Yazıları bir kitap boyunu çoktan aştı... Ama ne kalbimde fotoğraf bitiyor ne içimden geçenler... Bir yazıda bitmeyecek oğula duygularım da. Bu yazıda hiç bitmeyecek. Kalanı bir başka fotoğraf altı yazısına diye bitireyim bugünü.
Ünsal Çankaya
Gercekedebiyat.com