Yüzleşme filmi ve yaşayan pedofili / Özlem Kalkan
''Çocukların en az yetişkinler kadar Tanrı'ya ihtiyaçları vardır. Onlar günaha daha çok eğilimdir.'' (Markos 10;13-16/ İncil)
Peki ya o çocuk Tanrı ile dolaylı iletişimini sapkın bir din adamı üzerinden yaparsa?
Ya da günaha eğilimli olan din adamı ise ne yapmalı?
Bir çocuğa yönelik en büyük suç olan pedofili, Kilise'de yeşerdiyse çözümü nerede aramalı?
Dün akşam 18.40 seansında izlediğim Yüzleşme adlı film bana bu soruları sordurdu; zira filmin kendisi de adından anlaşılacağı gibi bu sorular üzerinden yürüyor.
Filmin yönetmeni Francois Ozon, Fransız sinemasının genç kuşak temsilcilerinden ve kariyerine başlarken çektiği kısa filmlerle dikkati çekti ilk. Son 20 yıldır ise uzun metrajlı harika filmlere imza atarken gizli şiddet ve seks unsurlarını da bolca kullandı. Kumun altında ve 8 Kadın ile epey adından söz ettirdi.
Yüzleşme filminde, teoloji ve psikolojiyi bize ölçüyle aktarırken, göze sokulmayan fakat varlığını hücrelere kadar hissettiren cinsel şiddeti ustaca kullanmayı başarıyor.
69. Uluslararası Berlin Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü’ne layık görülen Yüzleşme, Alexandre adında Lyonn'da yaşayan evli ve 5 çocuk sahibi genç bir adamın hayatından mercekle yola çıkıp, matruşka misali başka genç damların hikayelerini deşip, birbirinden çıkarıyor.
Alexandre, yaklaşık 30 yıl önce 10-12 yaşlarında iken ailesi tarafından katolik kilisesi'nin izci kampına gönderilen bir çocuktur. Kilise'nin en itibarlı, dinsel doktrin anlamında en donanımlı baş papazı olan Preynant ise çocuklarla biraz fazlaca (!) ilgilenmektedir. Uğradığı ileri derecede tacizin izlerini 30 yıldır silemeyen genç adam çocukları ile gittiği kilisede yıllar sonra Preynant'ın tekrar çocukların dinsel eğitimi ile ilgilendiğini görünce geçmişin hesabına düşer, fakat korkuları vardır; Kilise ile savaşa girmek, yanlış anlaşılmak, işini kaybetmek, tacizin zaman aşımına uğramasından kaynaklı ispat edememek gibi.
Lyonn Başpiskoposluğu'na yollanan şikayet dilekçesi ile yıllar sonra Preynant'la yüzleşir. İşin korkunç yanı Preynant yaptığı hiçbir tacizi reddetmemektedir ve bu eğilimi de Vatikan'a kadar uzanan zincirle üstü bir şekilde kapatılmış, resmen korunmuştur ve de hala çocuklarla iç içe çalışmaktadır!
Kilisenin ve katolik mezhebinin doğasına var olan günah çıkarma ve affetme olgularının kilisenin bizzat içindeki bu suçu örtmeye yetip yetmeyeceğinin de sorgulandığı film ciddi bir belgesel havasında geçiyor.
Basın ve sanal iletişim yolu ile yapılan suç duyuruları ve genç adamın kişisel mücadelesi yüzlerce tacize uğrayıp bedenleri sömürülmüş ve hayatları karartılmış mağdurun ortaya çıkmasına ön ayak olur.
Kimi aileler çocuklarına inanarak şikayetçi olma yoluna giderken belli çevrelerin koruduğu Preynant'a güçleri yetmediği için susmayı tercih etmişler, kimileri ise kulak arkası etmişlerdir. İyi bir ebeveyne sahip olmanın öneminin altını ısrarla çizen film, laik devrimi gerçekleştirmiş olan demokratik Fransız toplumunun kurumsallaşmış ve köhneleşmiş bir dine karşı savaşını da aktarıyor. Tecavüzün travmasını atlatamamış, çok zeki ve başarılı bir öğrenci olmasına rağmen hayatta dikiş tutturamayıp toplumun çatlaklarında yaşayan Emmanuel, sonunda ateist olmayı seçen François ve Katolik dinine hala sıkıca bağlı aile babası Alexandre'ın yollarının kesişmesi ile kurulan mağdur platformu ve sessiz çığlığı topluma duyurma çabası ile film izlenmeyi hak ediyor.
Filme damgasını vuran ''Pedofili suç değildir. Pedofili çocukları sevmek anlamına gelir ve zarar teşkil etmez. Ama biz biraz fazla sevmişiz (!)'' cümlesi bile hala bu alçak köhne zihniyetle savaşın bitmediğini çok ama çok iyi anlatıyor.
İyi seyirler.
Özlem Kalkan
GERCEKEDEBİYAT.COM
YÜZLEŞME
Gösterim tarihi: 2 Ağustos 2019
Yönetmen: François Ozon
Ülke: Fransa-Belçika
YORUMLAR